Wadjda” (Vecde) diye bir film izledim. Yönetmeni Haifaa al-Mansour yazılmış. Google'da arattım. Tedirginiğim arttı, suretini görünce. Arttı diyorum, çünkü filmi izlerken de o tedirginlik ve rahatsızlık içimde çeşitli şekillerde dönenip duruyordu. Kadın yönetmen bir yerde duruyordu ve orayı haklılaştırmak için olaylar onun istediği şekilde akıp duruyordu. Yönetmene net bir şekilde haksız veya kötü diyemiyoruz. Neden mi? Biraz açık etmeye çalışayım.

Erkek çocuk isteyen baba gerilimi

Filmin merkezinde, Riyad'da yaşayan ve kendisine bisiklet satın almak için para biriktiren Vecide adında bir kız var. Vecide'nin çok çalışan ve eve az uğrayan bir babası var. Onu çok az görüyoruz evde/filmde. Kızın annesi ise bir okula gidiyor. İşi bitince de eve geliyor. Sesi güzel. Kızıyla beraber şarkılar söylüyorlar. Lezzetli yemekler pişiriyor. Namazlarına devam ediyor ve kızı Vecide'yi de namaz kılması için güzelce teşvik ediyor. Fakat evde gene de bir baba boşluğu hissediliyor. Filmin ilerleyen zamanlarında anlıyoruz ki babanın içinde de bir boşluk var: Erkek çocuk boşluğu. Baba erkek çocuk istiyor ama eşinin artık çocuğu olmuyor. Filmin gerilim noktalarından birisi bu. Vecide'nin babası yeni bir kadınla evlenecek mi? Yani annesinin üstüne bir kuma getirecek mi?

Çocuk saflığı karşısına Filistin'i yerleştirmek

Bende tedirginlik ve hoşnutsuzluk oluşturan ikinci nokta ise Vecide'nin saflığı ve temizliği üstünden yönetmenin Filistin'e vurur gibi olmasıdır. Nasıl mı? Vecide'nin okuduğu medrese, okul kuralcılığın soğuk havasını bize hissettirme konusunda epey başarılı. Müdire'nin şahsında bir ikiyüzlülük ve İslam'ı sindirememişlik sözkonusu. Vecide katılıp kazanacağı Kur'an tilaveti ve ıstılahları yarışmasından yara almamak ve böylece bisikletine kavuşmak için statükonun yanında yer alıyor. Yarışma günü nihayet gelip çatıyor ve Vecide çalışmasının karşılığını alıyor. Birinciye verilecek 1000 riyali almaya hak kazanıyor. Lakin ödülü veren müdire sahnede Vecide'ye parayla ne yapacağını sorunca cevap müdireyi şok ediyor. Çünkü Vecide o parayla uzun süredir göz koyduğu bisikleti alacağını söylüyor. Müdire de bisiklet kullanmanın kız çocuğuna yakışmayacağını söyleyerek bu parayı Filistinli kardeşlerine bağışlaması için Vecide'yi icbar ediyor.

Yönetmen neleri çarpıştırıyor?

Yönetmen, bir tarafa kurumsallaşmış bir anlayışı ve samimi olmadığına bizi inandırdığı yöneticileri/ topluluğu/ toplumun büyük kesimini koyuyor, diğer tarafına ise küçük bir kız çocuğunu ve üstüne kuma gelecek olan annesini koyuyor. Kadının mağduriyeti ve çocuğun masumiyeti, müslüman bir toplumda kabul görmüş ikinci eşin çeşitli sebeplerle alınmasının karşısına yerleştirilmiş. Bunlar birbirleriyle örtük veya açık bir şekilde çarpıştırılıyor. Bir diğer çarpıştırma ise yukarda işaret etmiş olduğum İslam'ın kalplerine tam olarak yerleşmediği yönetici / hakim kesim diyebileceğimiz diğerleri ile Vecide ve annesi. O kadar ki Vecide'nin yarışmada okuduğu ayetler onların kalplerindeki hastalığa ve münafıklığa çok açık bir şekilde göndermede bulunuyor.

Oryantalist kervanına katılmanın dayanılmaz hafifliği!

Hayır şunu söylemeye çalıştığım anlaşılmasın: Riyad'da yaşayan her müslüman İslam'ı mükemmel bir şekilde hayatına hayat etmiştir. Bunu iddia edemem. Fakat anladığım kadarıyla Almanya'da yaşayan yönetmen Haifaa al-Mansour'un kamerasında Batılı bir göz var. Kadın hakları retoriğine oryantalistler kervanından dalarsanız modernist bir maraza yakalanırsınız. Bu marazın tedavi süreci de epey uzun bir zaman daha devam edecek gibi görünüyor.

Yönetmenden şüphelenme sebeplerim neler?

Filmin bu tarzda seyredilmesinin / okunmasının ne denli isabetli olduğunu sizler de bu filmi gördükten sonra karar vereceksiniz. Suudi Arabistan'da yaşayan müslümanların bazılarına, devletin yerleştirip uygulamaya çalıştığı İslami anlayışa/mezhebe eleştirilerimiz olabilir. Fakat batılılara seyrettilmesi düşünülen bir filmde, durduğumuz yeri onlara sevimli, diğer kardeşlerimizin durumunu/ anlayışını kötü göstermeye çalışmak bana pek samimi gelmiyor.

Abdest alan, namaz kılan, Kur'an okuyan çocuklar aşkına...

Olumlu ve güzel şeyleri de barındıran bu film hakkında söylenecek şeyler daha fazladır. Ama ben sözümü ve değerlendirmemi şöyle bitirmiş olayım: Abdest alan, namaz kılan, Kur'an okuyan, bisiklet süren çocukların heyecanına ve güzelliğine şahit olmak için bile bu film izlenir.

 

Mustafa Nezihi daha iyi filmler özlemiyle yazdı