Çocuktur farkı yakalayan. Tazeliğin, kirlenmemiş bakışın farkıdır, çarpıcı güzelliği işaret eden.
Çiçeği ilk farkeden, hayretini sürekli yanında taşıyan çocuk bakışını benliğimize giydirmemiz, zimmetlememiz elzemdir.
Tazelenip her gün, hayata yeni gelmiş gibi zıplayan heyecanla girmek, şehirlerin sağır duvarlarını geçersiz kılabilir ancak.
Bakışımıza sirayet eden kiri, her akşam yıkamak, bulutların arkadaşlığıyla mümkün.
Dağların haberi böyle alınır.
Suyun akmaya karşı engellenmez aşkı, okyanus özlemi, bize neler söyler.
Kuşların türküsü sonra.
Yaşamak kaçar avucumuzdan sanki. O an içimizde, genişleyip duran bir ovanın varlığına benzer huzur ve güven hissederiz.
Gözlük takmış bir yaz güneşi, sorumluluğun ve hayalin kesişme noktasında belirir.
Deniz de bir kitaptır. Sayfaları sonsuza açılır. Okunmadığını hissettiğinde bindirir kayalara.
Sert uyarılar yapar, uykuları böler; bizi bakmaya, bakışın yelkenini doldurmaya çağırır.
Öfkeyle kıyısını döven bir denize kim kayıtsız kalabilir?
Veya papatyalar arasındaki tek gelinciğe.
Yaşamak doldurmaktır bakışı tıka basa. Kelime kelime eklemektir, her birini diğerine. Çocuk gözüyle; kuşdiliyle.
Sonra bir uçurtma havalandırmak, teşekkür niyetiyle...
Ahmet Mercan yazdı