Yazar Cihan Aktaş, İstanbul Ticaret Üniversitesi Kültür Müdürlüğü ve Kültür & Edebiyat Kulübünün desteklediği Kitap Kritiği Atölyesi’nin ilk konuğu oldu.
2009 yılında okuyucuyla buluşan Kusursuz Piknik isimli hikâye kitabı çerçevesinde başlayan sohbet ilerleyen dakikalarda katılımcıların da sorularıyla İran gezilerinden, kitaptan dizi yapmaya kadar vardı. 2000'li yıllara kadar hikâyeciliğini ortalama yılda bir kitap yayınlayarak sürdürdüğünü ifade eden Aktaş, 2000'den itibaren ortalama 4 yılda bir öykü kitabı yayınladığını belirtiyor.
Bana Uzun Mektuplar Yaz romanı filme çekilebilir
Durum hikâyeleriyle bildiğimiz Aktaş'ın, Kusursuz Piknik üzerinden yaptığımız söyleşide durum hikâyesini yazarken de olayı, hareketi incelikli bir şekilde öykülerine eklediği görülüyor. Göçmen ve mülteci temalı hikâye kitabı hazırlığında olan Aktaş, “hangi kitabınızın film olmasını isterdiniz” sorusuna karşılık Bana Uzun Mektuplar Yaz romanının filme çekilebileceğini söyledi. Bununla beraber, son dönemde edebiyat eserlerinin daha önceki dönemlere göre çok daha yoğun bir şekilde dizi film ve sinema filmi senaryolarında kullanıldığını ve bu uyarlamalarda da metne sadık kalma konusunda bir titizlik gösterilmediğini anlattı.
Aktaş, İran'da yaşamaya başladığı ilk yılları hatırladığında, özellikle bir kadının romancılığı, öykücülüğü ya da şairliği hakkıyla icra edebilmesi için "kendi zamanını siyasal-toplumsal süreçlerin belirleyiciliğine kapılmadan tanzim edebilmeye ihtiyaç duyduğu" söylüyor ve kendi tecrübesinde İran'da yaşadığı yılların zamanını iyi kullanma açısından yararını gördüğünü söylüyor.
Hatta Tahran’da bulunduğu zamanlarda parkları gezdiğini ve bunları fotoğraflandırarak bir deneme kitabı yazmayı da düşündüğünü söyledi. Bunun dışında İran yolculuklarını da kaleme almaya devam eden Aktaş, ilerde belki bunun da romanını yazacağını belirtti. Aktaş, Matematik Bölümü’nde okuyan bir öğrenciye; matematiğin anlamlandırılmasına ilişkin bir bakışın Kojin Karatani'nin Metafor Olarak Mimari kitabını okuyarak oluşturulabileceğini söyledi.
Yazmak için mimarlığı bıraktı
Hikâyelerindeki kadınların inatçı ve yalnızlığa itilmiş bir halde tasvir edildiği şeklindeki eleştiriye, “dönemi yansıtan karakterler çizmeye çalışıyorum” şeklinde cevap verdi. Ayrıca kadının modern zamanlardaki konumuna dikkat çeken Aktaş, yazmak için mimarlığı bıraktığını ve bundan hiç pişmanlık duymadığını belirtti. İstanbul'un, hayatın içinde yaşanan adaletsizliklere karşı itiraz etmenin, ses yükseltmenin önemli merkezlerinden biri olduğunu düşünüyor Cihan Aktaş.
Bir edebiyatçı ve yazar olarak içinden geçtiği toplumlarda ve dünyada yaşananları takip etme vazifesini anlatıyor. Bu tahkikatın neticesinde gazetelerde ve diğer düşünce yayınlarında yayınladığı her yazının bir hikâyenin oluşumuna mani olduğunu öğreniyoruz.
Lazgin Akan haber verdi