Rabia Christine Brodbeck, Sufi Kitap’tan çıkan Hz. İnsan kitabında insanın yaratılış amacını, kâinat üzerinde insanın değerini güzel ve akıcı bir üslupla anlatmış. Rabia Hanımın İslam ile tanışmasındaki mutluluğu cümlelerinden hissedebiliyorsunuz.
İnsanın Allah’a olan aşkı ne kadar büyük olursa
Allah, insanı kendi nurundan yarattığı için değerli kılmıştır. Allah’ı kendi iradesiyle zikreden bir mahlûk olduğu için önemli bir noktadadır. Bunu da şu ayetle aydınlatıyor Rabia Brodbeck: “Her şeyi senin için, seni kendim için yarattım.” Buradan anlayacağımız gibi Allah, insanlara sonsuz nimetler vermiştir. İnsanlar bu nedenle Allah’a muhtaçtır ancak Allah insanların ibadetine muhtaç değildir. İnsanların ibadet etmesi Rabbi sevindirir. İtaatsizlik karşısında Allah yine en mükemmel olmaya devam eder. Kulların Allah’a ibadeti ve itaatinin yine kendilerine hayır olarak dönecek olmasının altını çiziyor Rabia Brodbeck. İnsanın Allah’a olan aşkı ne kadar büyük olursa, Allah’ın o aşka sunacağı geri dönüş çok daha büyük olacaktır.
İnsan, Yüce Allah’ın bir parçasıdır. Allah’ın suretleri kısıtlı olarak insanda mevcuttur. İnsan merhametlidir, ama Allah’ın merhameti sonsuzdur. İnsanda tüm duygular barınır. Seçimse yine insanın eline bırakılmıştır. Fakat ne olursa olsun insan, Allah’ın karşısında aciz bir kuldur. Allah, insana kendi suretinden üflediği için insan yeryüzüne halife olarak gönderilmiştir. Bu da insana büyük bir sorumluluk yüklemiştir. Allah insanı mükemmellik sınırında yarattığı için, ondan insan-ı kâmil olmasını istemiştir. Tabi insanda nefs denilen bir tehlike de vardır. Bu yüzden insanın mücadelesi ona yenik düşmemekle başlar.
İnsan tertemiz yaratılmış varlığını, dünyanın aldatıcı unsurlarına kapılarak kirletebilir. Ancak insanın kalbinde o nur hep vardır. Zaten Allah günahsız bir kul değil, günahı karşısında sürekli tövbe eden, O’na yalvaran bir kul istiyor. İnsan öyle üst noktaya konmuş ki arada sadece aşkla aşılabilecek bir perde var. Allah’ın cemaline olan özlemin ve O’na kavuşma arzusunun insanı daha çok yaktığını, bu yanma neticesinde aşkın kalbe geldiğini söylüyor Rabia Brodbeck. Öyle ki bu aşkı tadan insanların da sadece Allah’a kavuşmak istediklerini belirtiyor.
Moderniteyi, küreselleşmeyi ve bunların insanlık adına doğurduğu sorunlu sonuçları ele alıyor
İslam dini bir bütündür, bu bütünlüğün tevhid ve tasavvuf inancı içinde gerçekleştiğine dikkat çekiliyor Hz. İnsan kitabında. Zaten tevhid inancı, duyguları zirveye çıkartan Allah’a yakın olma halidir. Bu bütünlük insanın nefsini bastırır, ilahi olanı ortaya çıkartır. İnsanın, tüm duygularının farkında olduğunda yaşamına Hz. İnsan olarak devam edeceğini söylüyor Rabia Brodbeck. Bu bütünü parçalara indirgediğinizde de sorunların baş gösterdiğini anlatıyor. İnsan parçalandıkça, uzaklaşıyor ve duyguları körleşiyor. Körleşen insanın da gerçeğe uyanması bazen mümkün olmuyor.
Rabia Christine Brodbeck aslında bu gerçeğe uyanan insanlardan biri ve kitapta da kendi bulduğu yolları anlatıyor. Tüm dış etkenlerden arınarak kendini İslam’ın huzur veren derinliğine bırakıyor. Tüm bu yollardan geçmesi tabi ki çok derin bir tecrübeyi de orta çıkartıyor. Bu tecrübeyle Rabia Brodbeck, yaşadığımız yüzyılı, moderniteyi, küreselleşmeyi ve bunların insanlık adına doğurduğu sorunlu sonuçları ele alıyor.
İnsan İslam dininin yerine başka bir şey koymaya çalıştıkça batmaya başlıyor. Dünyevî zevkler, iktidarlar insanın gözünü asıl nimetlere karşı körleştiriyor. Zenginliği, gücü kendi nefsi için istediği an zaten insan kaybeden tarafa çoktan geçmiş oluyor. Dünyada kavram ve duygu karmaşalarının bu denli yaşanmasının aslında iman eksikliğinden kaynaklandığını belirtiyor Rabia Christine Brodbeck. Aklı karışan insan, kendi içine gömülüyor ve bunalımlar yaşıyor. Hz. İnsan kitabında insanın bu bunalımlardan maneviyat duygusuyla çıkabileceğine dikkat çekiliyor.
İnsanlar Kur’an’ın faziletlerini anlayıp hayatlarında uygulasa Hz. İnsan olma şerefine nail olacaktır. İnsanın, Allah’ın onu yarattığı nur bilincinden ve duygusundan kopmadığında, sadece Allah’ı görme arzusuyla kavrulduğunda aşkı tadacağını yazmış Rabia Christine Brodbeck.
Sevde Kaya yazdı