Koskaca başkentte bizim bir mekanımız yok diyenlere birkaç yıl önce kapılarını açmıştı Mekan Kıraatevi. Üzerinden çokça zaman geçmesine rağmen tam olarak sahiplenebildiğimiz işte burası benim mekanım dediğimiz nadir yerlerden birisi Mekan. Bu kadar sahiplenilen bir yerin neyi var diye soruyor insan haliyle. Biz de neyi yok ki demek yerine ciddi ciddi anlatalım mekanımızı.

 

MEKAN KİTAPKAFE Mİ KIRAATEVİ Mİ KIRAATHANE Mİ?

Mekan her şeyden önce bir sığınak. Ulu orta bir yerde değil. Kartal yuvası gibi. Hakim bir yerde ama mahkum bir yerde değil. Ankara'nın göbeğinde Kızılay'daki sokakların en sakinlerinden birinde(inkilap sokak).

Son yıllarda kıraathane ya da kıraatevi denildiğinde akla tavla kağıt oyunları okey gibi çeşitli oyunların oynandığı küfürlerin gırla gittiği sağa sola bulaşmaktan başka işi gücü olmayan adamların toplandığı bir yer beliriyor hayalimizde. Ama isme bakıldığında kıraat yapılan yer olması gerekiyor. Peki bu tür yerlerde bir şey okunuyor mu gerçekten? Evet,kıraathaneler şu günlerde posta gibi toplama gazetelerin en çok okunduğu yerler . Kitapkafe denilince de entel dantel tiplerin yoğun olduğu hakikaten kitapların olduğu yanında çay kahve meşrubat türlerinin de olduğu ve çoğu zaman yayınevlerinin çatısı altında oluşturulmuş yerler aklımıza geliyor.

Mekan ise tüm bu yerlerin en  güzel özelliklerini almış bir yer. İçinde kitapların, dergilerin, gazetelerin bulunduğu, entelin de sıradan vatandaşın da birlikte oturabildiği, küfür vesaire olayların hiçbir şekilde yer almadığı mescidiyle, terasıyla, büfesiyle gittiğinizde tüm ihtiyaç duyabilceğiniz fonksiyonları karşılayan bir mekan.

 

MEKAN HEP AYNI MI HİÇ DEĞİŞMİYOR MU?

Mekan açıldığı günden beri minumum negatif, maksimum pozitif değişikliğe uğramış bir yer. Negatif değişiklik deyince sahibinin, ideolojisinin değişikliğini falan hayal etmişseniz yanılıyorsunuz. Sadece çay fiyatları birazcık zamlandı. Ama yine de bulunduğu çevredeki en ucuz ve en güvenilir çayı burada içebiliyoruz.Sadece çay yok elbette. Yiyecek içecek türleriyle de bizi aç bırakmayan bir yer.

 

DAHA BAŞKA ŞEYLER de VAR

Kitaplar, dergiler, gazeteler demiştik bunlar öyle alelade şeyler değil. Kemal Tahir'den Necip Fazıl'a Orhan Pamuk'tan Dostoyevski'ye zengin bir kitaplık, dergiliğinde son ve eski sayılarını bulabileceğiniz Yolcu, Fayrap, Cafcaf, Genç Birikim, Genç, Gerçek Hayat ve benzeri birçok dergi okuyacak meraklılarını bekliyor. Birçok kitapkafeyi görmüş birisi olarak en çok derginin ve kitabın okunduğu karıştırıldığı yer mekandır diye düşünüyorum.

Eskiden haftalık olan çarşamba söyleşileri artık aylık yapılıyor. Bu adam azlığından ilgisizlikten gerçekleştirilmiş bir değişiklik değil, tersine az olsun öz olsun mantığından ortaya çıkmış bir değişiklik. Bu söyleşilere sıradan insanlar gelmiyor tabi Hakan Albayrak, Sadık Yalsızuçanlar, Hakan Arslanbenzer gibi isimler sadece benim katılabildiğim söyleşiler. Özellikle Ankara'da yaşayan yazar, aktivist gibi değerli insanların katıldığı söyleşiler bunlar.

Sözün Özü Mekan, Ankara'da yaşayanlar için ya da Ankara'ya yolu bir şekilde düşenler için güzel bir kaçış noktası.

 

Sami Yaylalı yazdı