Ali bin Ebî Talib el-Kureyşî el- Haşimî olarak bilinen Hazreti Ali, Hicret’ten yirmi bir sene önce doğmuştur. Peygamberimiz'in (sav) damadı ve amcasının oğludur. Hazreti Hatice’den sonra ilk inanan ve Peygamberimizle (sav) birlikte ilk kez namaz kılan da Hazreti Ali’dir. Peygamberimiz (sav) Medine’ye hicret ederken yatağında yatmış ve onun yokluğunu gizlemiştir. Ensar-Muhacir kardeşliği ilan edilirken Hazreti Ali’yi Peygamberimiz (sav) kendine kardeş seçmiştir. Bedir, Uhud, Hendek, Hayber savaşlarında kahramanlıklar göstermiş, İslâm sancağını taşımıştır. Bir sabah namazı vaktinde Haricî Abdurrahman b. Mülcem tarafından zehirli bir hançerle yaralanmış ve aldığı yaranın etkisiyle 28 Ocak 661 tarihinde vefat etmiştir.

Kahramanlığı ve ilmi dillere destan

Hz. Ali, bütün zamanlarda saygıyla anılmış ve dinimizin en büyük kahramanları arasında gösterilmiştir. Bugün de dünyanın birçok bölgesinde yaşayan Müslümanlar'ın Hazreti Ali’ye sevgisi devam etmektedir. Peygamberimiz'in (sav) sahabeleri arasında ilim konusunda da en ileride olanlardan kabul edilen Hazreti Ali, dört büyük halifenin sonuncusudur. Aynı zamanda o, İslâm’ı ilk kabul edenler arasındadır. İslâmî mücadelelerde her zaman ön safta durmuş ve büyük kahramanlıklar göstermiştir. Peygamberimizin (sav) Tebük Seferi dışındaki tüm seferlerine katılan Hazreti Ali, kahramanlığı ve ilmiyle dillere destan olmuştur.

Hazreti Ali Cenkleri, Hazreti Ali’nin kahramanlıklarının anlatıldığı eserlerin genel adıdır. Konusu Hazreti Ali’nin kahramanlığı ve Müslümanlığı yayma mücadelesidir. Bu eserler, Müslüman Türk coğrafyasının her köşesine yayılmış ve en çok okunan kitaplar arasında yer almıştır. “Allah’ın Aslanı” olarak bilinen Hazreti Ali’nin kahramanlık vasıflarından en dikkat çekeni, onun nara atmasıdır. Hazreti Ali, narasıyla yeri göğü titretir ve düşmanı dize getirir. Bunların yanında, bir çırpıda bin kâfiri dağıtır, bir defada altı yüz düşmanı öldürür, bir günde on bin kâfiri yere serer, bir yumrukla kâfirin kafasını dağıtır, düşmanı Zülfikar ile iki parçaya ayırır.

Hazreti Ali Cenkleri’nin hangi tarihte, kim tarafından kaleme alındığı kesin olarak bilinmiyor. İslamiyet’i yayma mücadelesini anlatan, dinleyenlerin inancını artıran, onlara heyecan veren Hazreti Ali Cenkleri ile birlikte, Müslüman Türklerin fetihlerini anlatan cenkler de Anadolu’nun her köşesine yayılmış ve çok okunmuştur. İçerisinde olağanüstü konu ve unsurların da yer aldığı, manzum, mensur veya manzum-mensur tarzda yazılmış olan eserin, dil özelliklerinden 13. veya 14. yüzyılda kaleme alındığı anlaşılmaktadır.

Cenklerde anlatılan destanlar

Hazreti Ali Cenkleri birer destandır. Ejderhalarla savaşılır, büyücüler alt edilir, cadılar perişan edilir. Zülfikar ve Düldül Hazreti Ali’ye verilen iki olağanüstü nesnedir. Bunların özellikleri hiç kimsede olmayan özelliklerdir. Hazreti Ali aynı zamanda keramet ve velayet sahibidir. Zalimleri yener, mazlumları korur, darda kalanların yardımına yetişir.

Yüzlerce yıl okunan, çoğaltılan bu eserler (Haverzemin Cengi, Hayber Kalesi Cengi, Kan Kalesi Cengi, Berber Kalesi Cengi, Muhammed Hanife Beni Gatafan Cengi, Mağrip Ejderhası Cengi, Muhammed Hanife, İmam Hasan ve İmam Hüseyin’in Cenkleri) N. Ahmet Özalp tarafından “Gazavat-ı Hazreti Ali” isimli 1868 baskısı esas alınarak yayına hazırlanmış ve Kapı Yayınları’nca okura sunulmuş. Eserde günümüzde kullanılmayan kelimeler sadeleştirilmiş, anlaşılması zor görülen cümleler günümüz cümle yapısına göre düzenlenmiş, fazla görülen tekrarlar azaltılmış, çelişkili görülen ifadeler düzeltilmiş.

Özalp’ın sunuşundan, Cemal Süreya’nın da bu cenkler üzerinde çalışmak istediği, bir yayıncı ile anlaştığı ama ömrünün vefa etmediği anlaşılmaktadır.

Dokuz cengin bulunduğu eser 551 sayfa, hacimli bir eserdir. Buna rağmen dilinin sadeliği ve akıcılığı ile bir çırpıda okutuyor kendini. Eserde 224 sayfa tutan Haverzemin Cengi en kapsamlı cenktir. Burada Hazreti Ali’nin öne çıkan kahramanlık vasıfları şöyle sıralanmıştır: Bir çırpıda bin tane kâfiri dağıtması. Bir defada altı yüz kişiyi öldürmesi. Bir günde on bin kâfiri yere sermesi. Bir saatte yedi bin kâfiri yere düşürmesi. Bir yumrukla kâfirin kafasını dağıtması. Düşmanı kuşağından tutup yere vurması. Düşmanı Zülfikar ile iki parçaya ayırması. Gazaba gelip düşmanı alt etmesi. Heybetinden adeta yer inlemesi, düşmanın aklının gitmesi. Heybetiyle düşmanı titretmesi. Kâfirin iki ayağından tutup onu eski bez gibi ikiye ayırması. Kâfiri yakasından tutup sert bir şekilde yere vurması. Kalenin kapısını kuvvetle çekip yerinden koparması. Kendisine fırlatılan oku iki parmağıyla tutması. Kuvveti karşısında kâfirlerin bir iskelet gibi donup kalması. Narasıyla yeri göğü titretmesi. Narasının şiddetinden gökyüzünün yıkıldığının sanılması. Yumruğuyla kâfirin kafasını dağıtması…

Hazreti Ali Cenkleri, günümüz öykü, roman yazarlarının, şairlerinin başucu kaynağı olacak nitelikte bir eserdir. Kelime zenginliği, ifade gücü, sağlam Türkçesi, dayandığı sağlam temeller bakımından bizim en kadim eserlerimizden ve kadim geleneği günümüze en iyi taşıyan metinlerdendir. Bu eserler için Dede Korkut Hikayeleri’nden sonra kültürümüzü oluşturan en başat eser denebilir.

Hazreti Ali Cenkleri, haz. N. Ahmet Özalp, Kapı Yayınları

Recep Şükrü Güngör