Fonda değil sahnenin tamamında ezanı duyduğumuz, birkaç saniyeliğine secde etmeyi değil namazın kendisini seyrettiğimiz, sonuna kadar bir cami tasavvuru içerisinde izlediğimiz bazı filmler var. Bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az da olsa bu filmler, üzerine iki lafın belini kırıp izlemeyen varsa hemen izlesin diye hatırlatalım istedik. (Yolu camiden geçen, en vurucu sahnesi camide gerçekleşen filmleri yazmak da bir başka güne kaldı.)
Setteki cami köylünün gerçek camisi oldu
Cami temalı filmleri derlemeye karar verdiğim sırada karşıma çıkan ve hem izledikten, hem de hikayesini okuduktan sonra beni gülümseten Fas-Fransız ortak yapımı “The Mosque/ The Jamaa” (Cami) filmiyle başlayalım listemize. “The Mosque” filmi Faslı yönetmen Daoud Anoulad Syad’a ait. Filmin çok garip bir hikayesi var. Daoud Anoulad Syad'ın bir önceki filmi için setinde inşa ettirdiği caminin Fas’ın Zagora bölgesindeki köylüler tarafından gerçek bir ibadethane olarak algılanmasından, bir önceki filmin çekim ekibinin tatildeyken binayı gerçek bir ibadethaneye çevirmelerinden ve akabinde çekim ekibi filmi çekmek için geri döndüğünde köylülerin setteki bu camiyi yıktırmak istememelerinden yola çıkarak hazırlanmış kurmaca bir film “The Mosque”.
Filmi izlerken Fas’ın beyaz-mavi yapılarını, halılarını, oymalarını, işlemelerini görünce sanki Mağrib'in orta yerinde harikalar diyarındaymışsınız gibi hissediyorsunuz. Film hakkında kısa bir dipnot verip öyle geçelim: Bundan üç yıl önce, 2011 senesindeki İkinci Uluslararası Malatya Film Festivali’nde galası yapıldı bu filmin. Aynı zamanda Uluslararası Uzun Film Yarışması’nda da yer aldı.
Ezan okurken minarede vefat eden imam
İkinci filmimiz bir İsmail Güneş filmi olan, senaryosunu Ömer Lütfi Mete’nin yazdığı “Çizme” filmi. Türkiye’de Arapça ezan yasağının yaşandığı dönemleri anlatan çok etkileyici bir film. Küçük bir Rize köyünde geçiyor film ve ezanın Türkçe okunması için çıkan yasayı protesto eden yaşlı bir imamın ezanı Türkçe okumamak için görevinden ayrılmasını konu alıyor. Filmin en can alıcı sahnesi ise son sahne: Yaşlı imam yavaş yavaş minarenin merdivenlerinden yukarı doğru çıkıp aylar sonra ilk kez ezanı Arapça okumaya başlıyor. Daha sonra buna rakik kalbi dayanamıyor ve ezan okurken minarede vefat ediyor. Olaylar Arapça ezanın serbest bırakıldığı 16 Haziran 1950 yılının bir sonraki günü geçiyor. Filmi izledikçe “çizme” metaforu üzerinden ezanın özünden yoksun bir şekilde minarelerden nasıl yükseldiğini görüyor izleyici.
Sırada “Eşrefpaşalılar” var. Filmin baş kahramanı bir imam. Mavi Marmara gazilerimizden biri olan Sinan Albayrak, imam rolüyle filmin başrol oyuncusudur. İzmir’de kabadayılarla ün yapmış bir semt olan Eşrefpaşa’dan İstanbul’a göç etmiş bir topluluğun, kültürlerini hiç bozmadan devam eden hayatlarına bir imamın girmesiyle yaşadıkları değişiklikler anlatılıyor. Her gün silahların patladığı, uyuşturucu ticaretinin yapıldığı bu yerde Erzurumlu bir imamın kullanılmayan bir camiyi yeniden düzenleyerek ibadete açması ve bölge halkının gönüllerine girmesi filmin en güzel yönü belki de.
Camiyi merkezine olan filmler çoğalmalı
Venedik ve Toronto film festivallerinde de gösterimi yapılan “Le Grand Voyage” (Büyük Yolculuk) filmi var sırada. 2006 Fas-Fransız yapımı film, görüp görebileceğimiz en muhteşem yolculuk filmidir bana göre. Müslüman bir ailede yaşayan Reda’nın, arasının çok iyi olmadığı babasının kendisinden isteği doğrultusunda Fransa’dan Mekke’ye uzanan yolculuğunun hikayesini anlatıyor film. Hac vazifesi için Avrupa’dan yola çıkan baba-oğulun, Balkanlar’dan Türkiye ve Ortadoğu’ya geçip Arabistan’da biten yolculukları esnasında yaşadıkları zorluklar ve baba-oğul arasında görülen ilişki de biraz da kendi içlerine doğru yaptıkları yolculuğu resmediyor sanki. Filmin İstanbul ayağında Sultanahmet ve Ayasofya’yı görebiliyorsunuz. Filmin tamamı en büyük camiye/Kabe’ye olan yolculuğu anlattığı için ve merkezine Hac vazifesini aldığı için, cami merkezli filmler arasında parmakla gösterilen filmlerden biri bana göre.
Kimisi hayatın merkezine camiyi yerleştirmiş ve filmi öyle çekmiş, kimisi camiyi bir sığınma mekanı olarak görmüş, pişmanlıklarıyla kubbe altına yerleştirmiş kamerasını… Dileriz yolunun üzerinde cami bulunurken filmin içine sıkıştırılan saflar, ezan okunurken ara verilmeyen setler çoğalsın dünyada. Camiyi merkezine olan filmler de bu kadarla sınırlı kalmasın. İyi seyirler.
Hatice Sarı yazdı