Bundan yaklaşık beş asır önce (XVI. yüzyılda) inşa edilen Mimar Sinan’ın camilerinde büyük bir başarıyla sağlanan akustik çözümlemelerin esrarı günümüzde bile halâ tam olarak çözülememiştir. Bu çerçevede çok sayıda çalışma yapılmıştır. Bunlardan birisi olan “Doç. Dr. Mutbul Kayılı, Mimar Sinan'ın Camilerindeki Akustik Verilerin Değerlendirilmesi,” adlı çalışmasında “Sinan'ın akustik bilimine tam anlamı ile hâkim olduğunu, konuyu tasarım etabında ele alarak çözüm getirdiğini ve tesadüflere yer bırakmadığını göstermiştir.
Şöyle ki;
- Hacim boyutları nedeni ile oluşan ve hacmin tabiî frekansları olarak belirtilen rezonansların belirli frekans bölgelerine yığılmasını önlemek amacı ile en, boy ve yüksekliğin eşit olmasından kaçınmıştır. Hatta kare planlı camilerde dahi, planlar incelendiğinde, en ve boy arasında farkın yanı sıra, taşıyıcı sistem (ayak, payanda) veya nişlerle düzgün karenin bozulduğu görülmektedir.
- Prizmatik, özellikle dikdörtgenler prizması formunda hacimlerde tabiî frekanslar en çok köşegenlerde görülür ve bu frekanslarda oluşan rezonanslar çoğunlukla problem olarak ortaya çıkarlar. Sinan'da ise, Selimiye'de de olduğu üzere bu köşelerde, kubbe ve benzeri örtülere geçiş elemanı olarak yerleştirdiği mukarnaslardan sesi dağıtarak yansıtıcı eleman olarak yararlandığını ve rezonans oluşmasını önlediğini görüyoruz. Ancak Rüstem Paşa Camiî'nde görüldüğü üzere, geçiş elemanı olarak düz pandantif kullandığı camilerde bu noktaların tekrar incelenmesi gerekmektedir. Çünkü bu camilerde de rezonans oluşmaması özellikle dikkati çekmiştir.