Şehirlerimizin yeniden düzenlenmesi gündeme gelmişken biz de Dünyabizim olarak, şehir meselesine ayrı bir başlık açalım istedik. Birkaç farklı başlık altında, şehre temas eden konulara değineceğimiz bu dizimizde, şehir uzmanları, mimarlar yahut şehre bakan değil şehri “gören”, “okuyabilen” insanlarla söyleşiler ve soruşturmalar yapmak, şehre temas eden kitapları bu dikkatle belki tekrardan değerlendirmek ve bu konuda yer yer ufak yer yer derinlemesine konulara temas eden yazılar yayınlamaya niyetlendik.
Bu kapsamda Mustafa Kara, yaptığımız soruşturmaya cevap verdi.
Bursa’nın en çok neyini/ neresini seviyorsunuz? Bu yer/lere ne sıklıkta gidebiliyorsunuz?
Güzel sesi, güzel sözü ve güzel hattı bir araya getiren Ulucami’yi.
Yaşadığınız şehirle kurduğunuz ilişkiyi kısaca anlatır mısınız? Kurduğunuz bu ilişkiye etkileyen “unsurlar” nelerdir?
Otuz beş senedir tarihî bir şehirde yaşama imkanını lütfetti Rabbim. Bu beni mutlu ediyor. Fakat tarihi dokuyu rant uğruna katledenler üzüyor.
Siz Bursa’nın “neresindeniz”?
Buhara - Bursa - Bosna’nın tam ortasındayım. Bazen doğuya, bazen batıya bakıyorum.
Bulunduğunuz muhitin değişim/ dönüşüm hikâyesine dair hafızanızda neler var? Geriye dönüp baktığınızda meydana gelen değişimler/ farklılaşmalar sizde nasıl bir duygu uyandırıyor?
Ülkemizde özellikle son 40 yılda betonlaşma aşkı cahil yetkililerin desteğiyle zirveye ulaştı. Bu kasırga devam ediyor. ‘Göz boyamak’ için bazı şeyler varsa da umut vermiyor.
Bir sabah uyandığınızda şehirde neler kaybolsa üzülür, neler kaybolsa sevinirsiniz?
Bütün tarihi evlere büyük bir afiş asmak istiyorum: “Benim de Yaşama Hakkım Var”.
Yaşadığınız şehre kendinizi ait hissediyor musunuz? Sizi bu şehre ne bağlıyor ve ne uzaklaştırıyor?
Ömrümün çoğu Bursa’da geçti, kader. Buna ben karar vermedim. Karardan memnunum. Dostlar olmasa hiçbir şeyin tadı yok. Dostlar sağ olsun.
Bursa’da yaşamasaydınız nerede yaşamak isterdiniz?
Tabii ki Anbet’te. Anbet benim maskat-ı re’simdir, yani doğum yerim. O kulübede olmak isterdim. Oradaki tabiî hayatı özlüyorum.
Yaşadığınız şehre baktığınızda gördüğünüz bütün insani etkinlikler, şehrin genelinde yürütülen faaliyetleri düşündüğünüzde, neyin yavaşlamasını ve neyin hızlanması isterdiniz?
Zihniyetimiz değişmeli. Lüzumsuz işlerdeki hızımız sebebiyle birçok çam deviriyoruz. Kendimize gelmemiz için yavaşlamak, hatta durmak ve düşünmek gerekir.
Bursa’ya dair bir film çekseniz konunuz ne olurdu? Bursa’ya dair bir film çekseydiniz ilk sahne nereden başlardı?
Bursa’yı 1326’da fetheden fatihlerin alçakgönüllülüğüne vurgu yapan bir sahne ile başlamak isterdim. Çünkü ordular toprakları fetheder, halbuki fetihler gönüllerde gerçekleşir. Bunun da şifresi tevazudur.
Ümit Aksoy konuştu