Ne zaman tarihimizde bir büyük şahsiyet gündeme taşınsa dikkat kesiliriz. Hemen ertesinde ya eserlerine ya da eserlerinden kırıntılar taşıyan müsveddelere bakarız. Ama vefa duygumuz burada tıkanır kalır. Peki bu şahsiyet yeryüzünde iz bırakmıştır bırakmasına ama geride bir dikili taşı da mı yoktur? Onları bulmayı da bıkmadan usanmadan tarihin izini sürenler başarabilirler. Ben bu noktada kendimi başarılı addetmiyorum. Sadece gayretim olduğunu düşünüyorum.

Yine bir vesile ile Filibeli Ahmet Hilmi’nin kabrini aramaya koyuldum. Bu hem sahiden bir vazife hem de sorumluluk duygusunun gereği idi. Zira Filibeli Ahmet Hilmi’nin 30 Ekim 1914 tarihinde vefatının akabinden 100 yıl geçmiştir ve elimizde henüz sıcağı sıcağına yayınlanan tam metin A’mâk-ı Hayâlvardır. Kaknüs Yayınları, Ali Yıldız tarafından hazırlanan her şeyiyle mükemmel baskılı eseri yazarın vefatının 100. yılına ithaf etmiştir. İşin en hazin tarafı şu ki, ölümü şaibeli olan Filibeli’nin mezar yeri de hiçbir kitapta kesin kayıt şeklinde geçmemektedir.

Kastamonulu Ahmet Hilmi, Filibeli Ahmet Hilmi

Ankara’dan Diyanet aylık dergisinin benden istediği Filibeli Ahmet Hilmi’nin mezar taşını bir şekilde bulmam ve resimlemem gerekiyordu. Sanal ortamda önemli bir iş yapan yazarmezar.com sitesinde http://yazarmezar.com/mezar-sayfa-74.html adresinde Filibeli’nin mezarının Fatih Camii haziresinde yer aldığı yazmakta ve mezar taşının da fotoğrafı da gösterilmekte idi. Ancak mezar taşının sadece Ahmet Hilmi bölümünü okuyanlar için sıkıntı yoktu tabi.

 

Filibeli'nin mezarı

Nitekim Fatih Camii haziresine vardığımda ilk sürpriz bizi bekliyordu. Mezarlığa girmek yasaktı. Demir parmaklıkla çevrili olan Ahmet Amiş Efendi, Ali Emiri Efendi gibi mühim zevatın yattığı bölüm izne tâbi idi. İzni hemen oracıkta türbeler müdürlüğü görevini deruhte eden Prof. Dr. Mustafa Sabri Küçükaşçı hocamızdan aldım. Diyanet adına Filibeli’nin hayatına dair yazıda yer almak üzere mezar taşını fotoğraflayacağımı söyledim. Kapılar açıldı ve güvenlikçi arkadaşın nezaretiyle içeri girdik. Bildiğim sadece Ali Emiri Efendi'nin mezarı idi. Onu da Mehmet Serhan Tayşi Hocamızın refakatinde ziyaret etmiş idik. Bana söylenen bu mezarın yakınında olduğu idi. Gözüm sitede yer alan fotoğrafı aramakta idi. Ama acaba hakikaten o taş Filibeli’ye mi aitti?

Güvenlikçi arkadaş işimi kolaylaştıran bir söz sarfetti: “Eğer yeri bilmiyorsanız hazirede yer alan ve numaralandırılmış mezarların listesini getireyim” dedi. “Hay hay” dedik, sevindik. Nihayet listede 409 kişi arasından Ahmet Hilmi ismini bulduk. 34 numarada “Ahmet Hilmi Efendi” yer alırken karşısına parantez açılarak, “Nakşi Şeyhi Kastamonulu, Seyyid” yazılmış; 94 numarada ise “Taş silik okunamıyor” yazılmış ancak üstü çizilerek “Filibeli Ahmet Hilmi Efendi” yazılmıştı. İki mezar taşını da yerinde gördük. Hakikaten Nakşi şeyhi Seyyid Kastamonulu Ahmet Hilmi Efendi (2 Zilhicce 1305/1888) Filibeli Ahmet Hilmi diye bir yerde de olsa kayıtlara geçmişti. Mezar taşı, şahidesi gayet okunaklı ve dimdik ayakta idi.

Kastamonulu'nun mezarı

 

Ancak Filibeli’nin mezarı ve şahidesi için aynı şeyi söylememiz mümkün değildi. Kayıtlarda da geçtiği üzere mezar taşından bir şeyler okumak mümkün değil maalesef. Sadece 1333 tarihini seçebiliyorsunuz. O da 1914’e tekabül ediyor. Ne hazindir ki bugüne kadar tespiti yapılmış olsa idi mezar taşının akıbeti aynen ölümüne karıştırılan şaibe iddiaları gibi silinip gitmeyecekti belki de. Ne yapalım, en azından mezar yerini biliyor olmakla kendimizi teselli ediyoruz. Gün gelir yolunuz düşerse Fatih Camii haziresinde Filibeli Ahmet Hilmi Efendi’yi ve dahi Kastamonulu Ahmet Hilmi Efendi’yi de anarak uzaktan da olsa Fatiha okuyunuz lütfen…

Son söz, Aynalı Baba’dan…

 

(+)

Bakın Aynalı Baba daha A’mâk-ı Hayal’in birinci perdesinde neler söylemiş:

Bu fena mülküne ibretle nazar kıl ey cân

Gafleti eyle hebâ, hâlî değildir meydân

Hani Sultan Süleyman, hani İskender Han

Sad-hezâr ömrü sürûr ile geçirsen bir ân

Ne güle bülbüle bâki, a gözüm bâğ-ı cihân

Kime yâr oldu? Muradınca felek devr-i zamân.” (s.38)

 

Kâmil Büyüker, bir ziyaret sonrası yazdı