Bu Savaş Bizim Değil (!)
Mazlumder, insan hakları mücadelesini veren örgüt olarak Türkiye'de önemli bir yere sahiptir. Bu önem ve saygınlığını insanları savunurken “ayırt etmemesine” borçludur biraz da. Yani ki “kul hakkı” sadece bizim mahallenin insanları için geçerli değildir; ne tüzüklerinde ne de eylemlerinde.
Diyarbakır'da, “Barışa evet!”, Hatay'da “Gadir-i hum tanınmalı!”, Irak'ta, “İşgale hayır!”, ülkemin dört bir yanında, “Başörtüsüne özgürlük!” diye haykıran, özgür basın için yollara düşen bir örgüttür Mazlumder. Bunları birçoğumuz biliyoruz. Ve bazen elimizle bazen gönlümüzle destekliyoruz mazlumların dostu olan bu güzel insanları.
Yukarıda anlattıklarım dışında etkinlikler de yapıyor Mazlumder.
Karikatür ders ve yarışmaları, makale yarışmaları, sempozyumlar, düşünce özgürlüğü kampanyaları ile kültürel ve düşünsel alt yapısı da sağlam duran Mazlumder, zaman zaman film günleri de düzenliyor.
Şu sıralar “Melankoli'nin Üç Odası” adlı Alman- Finlandiya ortak yapımı olan ve Çeçen- Rus savaşını çocukların gözüyle anlatan bir film Mazlumder – İstanbul Şubesi'nde gösterilecek ve film üzerine söyleşi yapılacak.
Melankoli'nin Üç Odası için neler diyebiliriz?
Mazlumlar ne anlatırlar filmlerde?
Ya savaş bittikten sonra geriye kalan sadece acılar mıdır? Ya çocuklar?...
Bu film: Çocukları şiddetin olduğu zamanlarda etkilemek daha kolaydır, demeye çalışıyor.
Bir film, bir belgesel, bir ağıt bizi gerçeğe daha çok mu yaklaştırır? Film ya da belgesel; beyaz camın ardında gördüklerimiz, aslında bir hatırlamadan başka bir şey değildir. Bir Boşnak gencin beynine sıkılan kurşunu çeken fotoğraf makinası, bir Amerikan başkanına atılan ayakkabıyı gözümüzün önüne getiren kamera iyi bir hatırlatıcıdır.
Her şeyin bir haber sıcaklığında tüketildiği ve unutulduğu zamanlarda film iyidir. Hele ki, savaşın aksiyon tarafını değil de kahreden tarafını gösteren film iyidir.
Melankoli'nin Üç Odası, Alman Arte televizyonunda sabah saat 10:00'da yayınlanınca, filmi çoğunlukla çocuklar seyretmiş. Bazı ebeveynler ise televizyon kanalını protesto etmişler: Neden çocukların TV seyrettiği bir saatte bu savaş belgeselini programa aldınız, diye! Üstelik Bu TV Fransa, Almanya ve İsviçre'de hem Almanca hem Fransızca olarak yayın yapıyor. Varın siz düşünün kaç çocuk bu filmi izledi?..
Filmin kahramanları zaten çocuklardı. Savaşın kahrını en çok kadınlar ve çocuklar çekiyor. Erkeklerin çoğu zaten ölüyor ve geriye kalan acıyı görmüyorlar. Savaş görmüş erkeklerse yaşamdan o kadar zevk almıyorlar. Bu filmin yanında bence Alexander Sokurov'un bir Rus askerin annesi olan yaşlı Alexandra'nın gözüyle anlattığı Çeçen- Rus savaşı sonrası da gösterime konulabilir. Orada Alexandra, bir Çeçen anneye: Savaş erkeklerin savaşı, oysa biz kadınlar bu savaşın dışındayız, der. Film izlenesi türden. Ama, Alexandra ne derse desin, savaş hepimizin savaşı. Dünyanın neresinde olursa olsun!
Bu bilinçle hareket eden ve mazlumdan yana hareket eden Mazlumder'i kutluyorum.
Not: Film Kanal 24 televizyonunda gösterildi. Yakında tekrar yayınlayabilirler.
Mansur Yılmaz, iyi filmleri izlemeli, izletmeli dedi.