Felsefe tarihinde üzerine kafa yorulan birçok konuda olduğu gibi ‘ruh', 'ölüm öncesi ve sonrası’ meseleleri hakkında da eserler bulmak mümkün olabiliyor. Şayet bir düşünür üzerinden gidiyorsanız ve bu isim de Gazâlî ise işiniz hem zor hem de kolay oluyor. Günümüze kadar ulaşmış felsefe metinlerinde hem müellifin Gazâlî olması, hem de kendisi hakkında yapılan araştırmaların çokluğu imkânları genişletebiliyor. Fakat elbette yaptığınız araştırma sadece kaynak bulmakla sınırlı değil. Bunun dışında elde ettiğiniz kaynakları dikkatlice okumalı, bu kaynakları iyi özümsemeli ve daha önce söylenmemiş, üretilmemiş bir bilgi, düşünce üretmek durumundasınız. Hâl bu iken Gazâlî üzerine yapılmış birçok kıymetli çalışma bulunmasının yanı sıra, maalesef bu haberimize konu edindiğimiz Ruhattin Yazoğlu’nun Ruh, Ölüm ve Ötesi - Gazali Üzerine Bir Araştırma kitabı hakkında aynı değerlendirmeyi yapamayacağız.
Konu hakkında yeterli cevapları vermemiş
Girişte de belirttiğimiz gibi Gazâlî üzerine yapılan çalışmaların zorluğu, onun metinlerinin altından kalkabiliyor olmaktan ileri geliyor. Araştırmayı yapanın zihin dünyasının genişliği, analitik zekâsı, meseleyi okuma biçimi çalışmanın neticesini ciddi anlamda etkileyen unsurlardan yalnızca birkaçı. Şayet sadece okuduğumuz metin üzerine konuşacak olursak (ki çalışmanın yazarı hakkında detaylı araştırma yapmış değiliz, sadece haberimize konu edindiğimiz kitabın bir değerlendirmesini yapmaya çalıştık) kitap esas itibariyle Gazâlî ve onun ‘ruh', 'ölüm ve ötesi’ meseleleri hakkında söylenmiş olan sözlere bir ekleme yapamıyor. Diğer bir ifade ile yazar bize yeni bir şey söylemiyor, yeni bir bilgi üretmiyor.
Yazarın ele aldığı konunun mahiyeti, benzeri meseleler üzerine okuma yapmış olanlar açısından çok ciddi sorularla karşılaşırken, maalesef çalışma bu soruların birçoğuna gerekli cevabı veremiyor. Kimi bölümler konu hakkında ziyadesiyle kısır ve yüzeysel kalırken, kimisi de ele aldığı başlığı tam olarak açıklayamadan bir sonraki başlığa geçiş yapıyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi yazarın dili okumayı kolaylaştıracak cinsten değil, aksine bir takım anlaşılması zor kalıplar ve yanlış kullanılmış kavramlar metnin içerisinde mevcut.
Gazâlî’nin kısa fakat en önemli eserlerinden biri olan El-Munkizü Mine’d-Dalâl ve daha geniş ve kapsamlı eseri olan Kimyâü’s-Sa’âde özellikle felsefenin gelişimi, çeşitli konular hakkında tarihteki filozofların fikirlerinin derinlemesine analiz edildiği çalışmalardandır. Yazar çalışmada Gazâlî’nin birçok kitabına başvurarak gerekli kaynak taramasını ihmal etmemiş, bazı önemli konularda da bu kaynaklara referans göstermiş. Öncelikle çalışmasına konu edindiği ‘ruh', 'ölüm ve ötesi’ bahislerinin diğer düşünürlerce nasıl ele alındığına dikkat çeken Yazoğlu, antik Yunan filozofları ve İslâm düşünürlerinin metinlerinden kimi alıntılar yaparak konuya bir girizgâh hazırlamaya çalışmış. Yazara göre üzerine konuştuğumuz konu hakkında insanlık tarihinin her döneminde çeşitli düşünceler ortaya konulmuş. Yazoğlu’na göre bunun en önemli sebebi insanın fıtratından gelen bir beka mücadelesinin bulunuyor olması. Bu mücadele bedenin ve ruhun devamının mümkün olup olmadığını, bu ikisinin ne zaman yaratıldığı, esas olarak mahiyetlerinin ne olduğu gibi sorular çalışma kapsamında gündeme getirilmiş.
“Ruh ezeli değildir, bedenle birlikte yaratılmıştır”
Kitabın giriş bölümünde ruhun kaynağı hakkında felsefe tarihindeki düşünürlerin görüşlerine yer verilerek, en temel soru olan ‘ruhun ezeli olup olmadığı’ gündeme getirilmiş ve konu hakkında birçok düşünürün fikirlerine yer verilmiş. Gazâlî ruhun ezeli olduğunu iddia eden Platon ve Aristo gibi filozofların görüşlerine katılmayarak, ruhun bedenle birlikte yaratıldığını belirtmiştir. Bu konu hakkında Gazâlî'nin, Kindî, Fârâbî ve İbn Sînâ gibi filozoflarla benzeri görüşleri paylaştığını Yazoğlu’nun çalışması ile öğrenebiliyoruz.
Kitapta bir diğer dikkat çekici husus, Gazâlî’nin El-Munkizü Mine’d-Dalâl’da belirttiği, bilginin kaynağı problemine ilişkin düşüncelerinde karşımıza çıkmaktadır. Yazar ölüm meselesi üzerine bölümü izaha girişirken Gazâlî’nin onu bir ‘hâl değişimi’ olarak tanımladığını belirtir. Gazâlî ölümün yokluk olduğunu, haşr hadisesinin vuku bulmayacağını söyleyenlere karşı çıkmaktadır. Dünya hayatı sonrasında her nefsin hesap verecek olmasını, konu hakkındaki ayetlerle desteklemekte ve bunun bir tür hâl değişimi olduğunu, ruhun bedenin ölümünden sonra yaşamaya devam edeceğini savunmaktadır. Gazâlî’nin bilgi teorisinden hareketle bu dünyanın bir çeşit rüya hali olduğunu ve bu rüya hakkındaki en gerçek bilginin rüyanın sonlanması ile mümkün olabileceği belirtilir. Ruhattin Yazoğlu’nun açıklamasına göre Gazâlî’nin bu görüşlerine göre ölüm gerçek mahiyetiyle açıklanamaz. Çünkü bu rüya hayatını bilmeyen ölümü bilemez. Ölüm hakkında gerçek bilgiye ulaşabilmenin yolu, bu rüya halini yani dünya hayatını neticeye erdirmektir.
Ruhattin Yazoğlu’nun kaleme aldığı, İz Yayıncılık'tan çıkan ‘Ruh, Ölüm ve Ötesi’ kitabı şahsen bizi tam olarak doyuramadı. Daha önce Gazâlî üzerine okuduğumuz kitapların aksine, bu kitap zihnimizde yeni pencereler açılmasına vesile olamadı. Fakat teknik bir takım hususların idrak edilmesi, veri olarak kütüphanenizde bulunması bakımından göz gezdirilebilir bir çalışma.
Abdullah Said Can yazdı