Türkiye’de belli şartlar yüzünden memleketlerinden kopup gelmiş yabancı kız öğrencilere kucak açan, onlara kalacak yer ve dil eğitimi veren bir kurum SADER.

SADER ne yapar? Nasıl çalışır? Kimleri misafir eder? Misafirlerini nasıl ağırlar? Bunları dernek görevlisi yazar Müzeyyen Taşçı’dan öğrendik. Ayrıca memleketlerinden buraya gelmiş birkaç öğrenci ile de Türkiye’deki yaşamları hakkında konuştuk.

SADER aslında Sefire-i Âlem Derneği

Yurtdışından Türkiye’ye gelip burada eğitim gören misafir öğrencilere yönelik rehberlik faaliyetlerinde bulunmak ve sahip olduğumuz değerleri tanıtmak gayesiyle kurulmuş bir dernek. Gayesini aşmış, bir zaman sonra gelen kızlara abla-ana kucağı ve sıcak yuva olmuş Sefine-i Âlem… Onların yalnızlıklarını, birbirleri ile buluşturarak azaltmış, birlik etmiş, saf etmiş İstanbul’da bu kız öğrencileri.

Sefine-i Âlem’de ne tür eğitimler var?

SADER
SADER
SADER
SADER
SADER
SADER
SADER
Resimleri büyütmek için üzerini tıklayınız

Türkiye’ye yüksek öğrenim amacı ile gelen öğrencilere yönelik yıl boyu devam eden seminerler, kurslar, konferans vb. eğitim programları organize ediyorlar. Öğrencilerine, ülkemizde üniversiteye yerleşmede girdikleri YÖS, ALES kurslarıyla bu sınavlara hazırlanma imkânı sunulmakta.

Bunun yanı sıra burada kalanlar Türkçe, İngilizce, Arapça, dinî eğitim, fotoğrafçılık kurslarında eğitim görme imkânı bulurken; ayrıca, paneller, proje grupları  ve kitap tahlil guruplarında aktif görev alarak önemli tecrübeler kazanmakta.

Çok okuyan değil, çok gezen bilir

Yıl içerisinde düzenlenen İstanbul içi geziler, Türkiye geneli gezilerle öğrencilere, ülkemizin doğal ve kültürel zenginlikleri tanıtılmakta. Ülkelerine özgü yemek ve tanıtım günleri, çay günleri, film gösterimleriyle öğrencilerin birbirleriyle kaynaşması sağlanmakta SADER’de.

50 ülke 700 öğrenci

SADER bünyesinde 50 farklı ülkeden toplam 700 öğrencimiz bulunmakta. Ülkemizde okumaya gelen bu gençlerin, Türkiye’yi tercih etme nedenleri bölgelerden gelen öğrencilere göre farklılıklar göstermekte. Hepsinin farklı nedenleri var. Afrika ve Ortadoğu’dan gelen öğrencilerin tercih etme nedenleri ülkemizin müslüman bir ülke olması. Türkî cumhuriyetlerden gelen öğrenciler ise ülkemizi hem tanımakta, hem de kardeş ülke olmaları münasebetiyle Türkiye’yi tercih etmekte. Ayrıca Türkiye’nin gittikçe parlayan yıldızı da Türkiye’yi, öğrenim görmek için cazip hale getirmekte.

Kitap düşmüyor ellerinden

Üniversite eğitimi, ALES, din ve Kuran eğitimi yanı sıra okuma aktivitesini de es geçmiyorlar. SADER, öğrencilerine belli bir okuma sistemi belirlemiş. Öğrencilere dinî, tarihî, sosyolojik içerikli kitaplar okutulmakta. Kitapları okutmanın yanısıra öğrencileri kitapların yazarları ile buluşturarak kitap kritiği programı gerçekleştirilmekte. Bunun dışında alanında uzman kişilerle birlikte buluşmalar da gerçekleştirilmekte.

Ömer Faruk Korkmaz, Mehmet Ali Bolat, Yıldız Ramazanoğlu, Engin Noyan, Hasan Eker ve birçok yazar bu seminer ve kitap kritiği çalışmalarına katılmış. Bunun dışında Dua Bilinci, Namaz Bilinci, Türkistan Geceleri, Beyhude Ömrüm, Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Aşk Kapıyı Çalınca, Ben Bilal ve Yusuf’un Üç Gömleği dönem içinde okunan kitaplardan birkaçı.

Kur’an-ı Kerim’i burada öğrenip sıkı sıkı sarılıyorlar

SADERli öğrencilerde birbirlerine olan bağlılıkları, sahip çıkmaları çok dikkat çekici. Birçoğu dinin farzlarını, Kur’an okumayı -memleketlerinde yasak olduğu için- burada öğreniyor. Ve bu fırsatı bulmuşken Kur’an’a ve namaza sıkı sıkıya bağlanıyorlar. SADER öğrencilerine Türkiye’yi, buradaki yaşamlarını, özlemlerini ve memleketlerini sorduk:

Yabancı olmak değil, özlemek zor

Türkiye’de zorlandığınız şeyler var mı?

Yabancı öğrenci olduğumdan dolayı herkes gibi memleketimi, doğup büyüdüğüm şehrimi, anne-babamı, anneannemi özlüyorum. Bizim ülkemizin para değerinin farkı olduğundan dolayı maddi durum konusunda zorluk çekiyorum ve bir de ben öğrenci evinde Türk arkadaşlarla beraber kalıyorum. Bayramlarda, hafta sonu tatillerde onlar evine gittiğinde yalnız kaldığım için ailemi daha da çok özlemeye başlıyorum.

Memleketinizde dininizi rahatça yaşayabiliyor musunuz?

Memleketim Çin’de olduğundan dolayı dinimi yaşayamıyorum. Allah’ı anmak için biraraya toplandığımız zaman “örgüt yapıyor” diye zannedip suçsuz olsa da toplayıp karakola götürüyorlar. Buradaki gibi örtülülere hoş gözle bakmıyorlar, o yüzden şimdi gelen nesillere bakınca sadece müslüman diye kimliğimiz var ama ne yapılması gerektiğini, Müslümanlık nasıl diye sorunca çok az cevap veren vardır ama çoğunlukla bilmiyorlar. Ailelerin bilgisi az olduğundan dolayı öğretemiyorlar.

Ülkenizde kültür-sanat etkinliği olarak neler yapıyorsunuz? Ne gibi dergiler çıkarıyorsunuz?

Genel kültür çalışmaları olduğunda okullarda geleneksel enstrümanlarından Huştar, Tambur, Duttar, Gıcek, çabuk olarak kullanılan “Çung”, tırnağına bir şey takarak yapılan enstrüman Kalun’la orkestra kurarak şölenler düzenliyoruz, yöresel Uygur dansları ediyoruz, halk müziği şarkıları söyleyerek yarışmalar yapıyoruz.

Ülkenizde kutladığınızda bir gün var mı? O gün neler yapıyorsunuz?

Müslüman olduğumuzdan dolayı genel olarak Kurban ve Ramazan bayramlarında ön sırada temizlik konusu oluyor. Kirli hiçbir yer bırakmaksızın tertemiz siliyoruz. Bayramlık kurabiyeler, şekerler, kuru yemişler alınıyor. Burada özellikle biz Uygurlarda “Samzu” dediğimiz hamurla yapılan ince uzun çubuklu yavarlak şekildeki tatlımız var. Onu her iki bayramımızda soframızdan eksik etmiyoruz. Kurban Bayramı’nda etleri haşlayarak misafirlere ikram ediyoruz. En güzel kıyafetleri giyerek bayramımızı dört gözle karşılıyoruz. Her televizyon kanalında bayramlık özel kutlama programları veriliyor. Akrabalar arasında bayramlaşmalar oluyor. Nevruz bayramında ise özel yöresel kıyafetler giyilir, yöresel enstrümanlar kullanılarak sokaklarda, okullarda şölen yapılır.

Çıkardığımız  dergiler: Tarim dergisi, xınjıang kadınları, xınjıang medeniyeti, ümit çiçekleri, xınjıang gençleri.

Aynı yemekleri yemek sıkıyor

Gün içersinde neler yapıyorsunuz burada? Neler okuyorsunuz?

Sabah namazından sonra mutlaka Kur’an okuyorum. Sonra dinlenip kahvaltı yapıyorum. Okula gitmek için hazırlanıyorum. Okulda önce derslerle vakit geçiriyorum. Okuldan sonra geziyorum ve öğlen eve gidiyorum. Hafta sonları ise arkadaşlarımla geçiriyorum. Her ay hatim indirmeye çalışıyorum. Dinî kitapları (kendi dilimde İngilizce) okuyorum.

Türkiye’de zorlandığınız şey?

Kışın hava çok soğuk oluyor. Aynı yemekleri yemekten çok sıkılıyorum; bazen tadı alamıyorum.

Ülkenizde kültür-sanat etkinliği olarak neler yapıyorsunuz? Ne gibi dergiler çıkarıyorsunuz?

Coastweek” dergisi basılıyor her hafta. Oturduğum şehir ve ona yakın şehirler hakkında anlatıyor. Ramazan ayının her gününde mutlaka sohbet oluyor ve hep beraber, kadınlar arasında.

 

Gülizar Sönmez haberdar etti