İstanbul Üniversitesi Beyazıt kampüsü,  herkesin bildiği görkemli kapıdan içeri girerek heyecana ortak olduğunuz etkileyici bir mekan.  Kampüs,  rektörlük ile birlikte Hukuk,  Siyasal ve İktisat fakültelerini içinde barındırıyor.  Özel olarak bahsedeceğim Hukuk fakültesi,  1200 kişilik amfide ders yapma heyecanını ve keyfini yaşayabileceğiniz nadir üniversitelerden.  Yani her adımınızda haşmetli bir yapı…

Birbirimizi bulalım

Şimdilerde her yıl 1200 öğrencinin alındığı ve 400 kişi olarak ders yaptığınız fakültede aklınıza gelebilecek her türden öğrenci ile karşılaşmanız mümkün. Bu kadar kalabalık içinde hemen her cemaatten ve gruptan öğrencileri göreceksinizdir. Geçen yıl açılmış olan mescid ise bu grupların/cemaatlerin pek çoğuyla tanışma imkânını sağlayacağınız mekânınız da olacaktır. Anadolu Gençlik, İlim Yayma, Gülen cemaati ve ismini bilip bilmediğimiz çokça grup… Yani fakültede muhakkak ya siz kendinize göre birilerini bulursunuz ya da zaten onlar sizi  zamanla bulacaktır. :)

Faal hukukçular var

Hukuk ile ilgili etkinliklere katılmak isteyen ve bilhassa bu konuda kendini geliştirmek isteyenler için katılacakları pek çok etkinlik var. Öncelikle Hukukçu Hanımlar Birliği’nden bahsedelim.  ‘92 yılında kurulmuş ve şimdilerde de hizmet veren, her ayın ilk çarşambasında toplantısı olan, oldukça verimli bir dernek. Buraya katılan arkadaşlar farklı hukuk fakültelerinden pek çok kişiyle tanışacak ve dernek üyeliği de olan avukatlar, hâkimler, noterler, öğretim görevlisi hanımlarla fikir alışverişi yapma, onların tecrübelerinden yararlanma imkânı bulacaklar.

Bunun yanında avukat Muharrem Balcı tarafından çok uzun senelerdir devam eden Salı dersleri de hukukçularla birlikte olmak ve meslek pratiği hakkında önceden fikir sahibi olmak isteyenler için bulunmaz fırsat. http://genchukukcular.org/ adresinden bu dersler hakkında daha geniş bilgi sahibi olabilirsiniz. Yine fakülte yakınlarında olması açısından Birlik Vakfı Hukukçular Kulübü de sürekli faal olan yararlı bir topluluk. Fakültenin kendi içinde ise Genç Hukukçular ve Fikir Adası gibi öğrencilerin kendi oluşturdukları hukuk toplulukları var.

Cumartesiler nasıl değerlendirilebilir?

Fakülte yakınlarındaki birkaç merkezi zikredelim. KOCAV, Cumartesi günleri sürekli programı olan ve özellikle hukuk fakültesi öğrencilerinin çokça vakit geçirdiği bir vakıf. Sene boyunca daima değişen konuşmacılarla program yapan oldukça dinamik bir merkez. BİSAV yine cumartesi günleri eğitim veren ve oldukça farklı konulara yoğunlaşmanızı sağlayacak, akademik ağırlığı da olan vakıflardan. Verilen dersler sonrası yapılan sınavla 'kademe eğitimi' olarak adlandırılan üst okumanın yapılması da mümkün.

Edebiyat severler ne yapacak?

Edebiyatla ilgilenen arkadaşlar içinse Beyazıt başka hiç bir yerde bulunmaz bir çok fırsatı sunuyor müdavimlerine. Sürekli kültürel hareketliliğin olduğu canlı bir yer. Okuldan çıktığınız gibi Sahaflar ( özellikle 26 numara:) ), Çemberlitaş’a doğru yürümeye başladığınızda Birlik Vakfı ve düzenli yapılan konferansları… Karşı kaldırımdan devam ettiğinizde biraz aşağıda Türk Ocağı ve salı konferansları, genelde siyasi konular üzerine yapılan sohbetler. Burdan sonraki durak ise Türkiye Yazarlar Birliği. Hemen her hafta düzenli yapılan etkinlikler (söyleşiler, sinema gösterimleri, yazar buluşmaları) ve her sene Aralık ayının ilk haftası düzenlenen Edebiyat Mevsimi. Sonrasında Sultanahmet’e doğru yürümeye devam edildiğinde Türk Edebiyatı Vakfı ve tabi ki artık gelenekselleşmiş Çarşamba sohbetleri. Her hafta başka konu ve konuklar… Yani kısacası Suriçi’nde vakit geçirmek isteyene ilgilenecek faaliyet oldukça çok… Bizim fakülte gibi devam zorunluluğu olmayan bölümlerde okumak ise  bunların hepsiyle ilgilenmek için iyi bir fırsat.

Karakoç’u ziyaret etmeden olmaz!

Cağaloğlu’nda bulunan yayınevleri ise es geçilmemeli. Tabi ki öncelikle Diriliş Yayınları. Ne zaman denk gelinir bilinmez ama İstanbul'da okuyan öğrenci Sezai Karakoç ile konuşmak veya en azından karşılaşmak  için şartları zorlamalı. Mesela Sezai Karakoç'un orada bulunduğu zamana denk gelene kadar her hafta bir kitabını almaya hususi olarak yayınevine gitmeli ve karşılaşma heyecanı yaşanmalı sanırım…

Gez, gör, dolaş

İstanbul'da ve tarihi dokunun içinde öğrenci olunca adım başına gezilecek cami, külliye ve müzeler var pek tabii… Kampüsün içindeki Beyazıt Yangın Kulesi, Beyazıt, Süleymaniye, Sultanahmet, Firuzağa, Nuru Osmaniye, Ayasofya, Fatih ve Yavuz  Selim camileri, Topkapı Sarayı, Yerebatan Sarnıcı, Mısırçarşısı, Kapalıçarşı, Gülhane’nin içinde olan İslam Bilim ve Teknoloji müzesi, Arkeoloji müzesi fakültenin yakınında olması dolayısıyla ilk aklıma gelenler ve İstanbul'a daha yeni gelmiş olanlar için ilk etapta görülecek,  vakit geçirilecek güzel yerler. Sonrasında ise Eyüp, Üsküdar gibi farklı ilçeler İstanbul'da izlenecek gezi rotaları olarak devam edebilir.

Okuma grubunuz da olsa keşke

Tavsiye niteliğinde ise şunu söylemek isterim ki muhakkak bir okuma grubu içinde bulunun veya kendi grubunuzu oluşturun. Şimdilerde devam edip etmediğini bilmesem bile benim fakülteye başladığım sene Şehrengiz dergisi Rasim Özdenören okumaları başlatmıştı. Oradaki arkadaşlarla birlikte çok verimli okumalar yapmış ve mail yolu ile kitaplar hakkında da fikir alışverişinde bulunmuştuk. Sonrasında ise Sezai Karakoç ve Aliya ile okumalara devam edilmişti. Sanırım bu 4 yıl içinde bana katkısı olan en güzel şeylerden biriydi bu faaliyet…

Sonraya bırakma

Hukuk fakültesi, ağır eğitimi ile birlikte çoğu kişinin pek bir şey yapamadığı ve tüm faaliyet hayallerini okul sonrasına bıraktıran bir bölüm olsa da eğer kendinize fırsat verirseniz her saatinizi dolu dolu yaşayabileceğiniz bir bölüm. Hem fakültede öğretim görevlisi de olan Hüseyin Hatemi Hocanın dediği gibi, "Hukuk fakültesini 5 yılda bitiren bir yıl, 4 yılda bitiren 4 yıl kayıptadır."

Not: Sorularınız veya danışmak istediğiniz bir şeyler olursa [email protected] adresinden iletişim kurabiliriz.

 

Şehbal Erenay yazdı