“Dil ve Edebiyat” dergisi, genel yayın yönetmenliğine Üzeyir İlbak’ın geçmesiyle, niteliğini günden güne yükseltmekte. Dergi, kasım sayısında okurlarını “Mavera” dergisi için yaptığı özel dosyayla selamladı. Dosyaya, zamanında “Mavera”da yazmış Nazif Gürdoğan, Nurettin Durman, Hüseyin Yorulmaz’ın yanı sıra Zafer Acar, Bahtiyar Aslan gibi yazarlarımız da denemeleriyle destek vermişler. Ama biz dergi okurlarını asıl heyecanlandıran, Üzeyir İlbak’ın, Mavera’nın köşe taşları Rasim Özdenören ve Atasoy Müftüoğlu ile gerçekleştirdiği söyleşiler oldu. İlbak’ın yönelttiği cesur soruların etkisiyle, bu söyleşilerde pek çok yeni ayrıntıyla karşılaştık.
Mavera’nın yöneticilerinden Rasim Özdenören, derginin isminin konulmasından başlayarak bürosunun tutuluşuna kadar merak ettiğimiz önemli hususlara açıklık getirmiş. “Mavera” ismini ilkin Nuri Pakdil’in “Edebiyat” dergisi için önerdiğini, ancak bunun kendi dergilerine kısmet olduğunu vurguluyor. Özdenören, bildiğimiz gibi sadece “Mavera”nın değil, “Büyük Doğu”, “Diriliş” ve “Edebiyat” gibi dergiciliğimizin diğer köşe taşlarında da yazmış, onların mutfaklarında bulunmuştu. Bu dergilerden edindiği deneyimlerin, kendisine “Mavera”nın idareciliğinde önemli katkıları olmuştur. Rasim Özdenören, “Mavera”nın mutfağına da değinmiş, ayrıca Sezai Karakoç ve Nuri Pakdil’e dair anlattığı hatıralarını da ilk defa “Dil ve Edebiyat” sayfalarında öğrenmiş olduk. Rasim Özdenören’in bu söyleşisi, yakın tarihimize de önemli tanıklıklar getiriyor, özellikle sol kesimin “Mavera”ya kötücül bakışını bilhassa vurgulamış Rasim Özdenören.
İlbak’ın Atasoy Müftüoğlu ile gerçekleştirdiği söyleşiyi de zevkle okuduk. “Büyük Doğu”nun en genç yazarı özelliğine sahip olan ve “Büyük Doğu”, “Diriliş”, “Edebiyat” ve “Mavera” için yoğun emek sarf eden, bu dergiler için yeri geldiğinde Anadolu’yu dolaşıp abone toplayan Müftüoğlu, bu dergilerin başat özelliklerini değerlendirmiş ve onlara nasıl yaklaşmamız gerektiğine dair bir kılavuz çıkarmış. Ama her zamanki eleştirel bakışını da koruyarak dergilerimizin kimi eksikliklerini de dile getirmiş. Ayrıca Atasoy Müftüoğlu, “Mavera”nın mutfağında yaşadıklarını da bizlere içtenlikle aktarmış; özellikle Erdem Bayazıt’ın siyasete atılışına ve Akif İnan’ın tarikata girişine dair paylaşımlarını ilgiyle okuduk.
Sevindirici bir haber: “Dil ve Edebiyat” dergisi, yerli düşüncemizin dergilerini masaya yatırmaya devam edecek. Dergi bu hususta kronolojik bir seyirle geriye doğru gidecek, öğrendiğimiz kadarıyla sırada “Edebiyat” var.
Osman Kurt haber verdi