ÂLEME BİR DE BU KAPIDAN GİRMEK
İstanbul Fatih'te gözlerden ırak olmasa da sadece ilgilisine aşikâr olan bir dernek, sessiz sedasız güzel işler yapıyor. İsmi Bâb-ı Âlem. 2004 yılından beri hizmet veren dernek “Biz Bir Milletiz” sloganıyla yola çıkıyor. Dünyaya medeniyeti, adaleti götürmüş ve bunu bilfiil icraatlarıyla göstermiş olan bir milletin fertleri olarak, özellikle yurtdışından gelen öğrencilerin memleketimizi, medeniyetimizin imkânlarını pek de tanımadıkları görülmüş. Bu gaye Bâb-ı Âlem derneğinin de kuruluş fikrini, fitilini ateşlemiş diyebiliriz.
Fatih'te Hasan Halife Mahallesinde gözünüzden kaçmayacak bir binada hizmet veren dernek, yurt dışından gelen misafir öğrencilere yıl boyu devam eden Yabancı Öğrenci Sınavı hazırlık kursları, Türkçe kursları, Divan Seminerleri, Diksiyon ve Kompozisyon, Temel Dini Bilgiler, Kur'an-ı Kerim, Arapça, İngilizce, Osmanlı Türkçesi v.s. daha bir çok saha da hizmet veriyor. Derneği ziyaretimizde danışmada Hüseyin Beyin gösterdiği ilgi alaka beraberinde 5 katta verilen hizmetin boyutları şahsen beni heyecanladırdı. Hele ki teras katta ücretsiz olarak sunulan çay ikramıyla ve bütün cesameti, heybeti ile Fatih Camii ve külliyesini seyrin her şeye bedel olduğunu söyleyebilirim.
Hizmetin boyutları ve yelpazesi çok geniş. Bâb-ı Âlem medeniyetin merkezini İstanbul esas alarak bütün dünyaya sesini duyurmaya çalışıyor. Pergelin bir ayağı İstanbul'da sabit iken diğer ayağı âlemi dolaşıyor da diyebiliriz.
Yine gözlerden kaçan bir yayın faaliyeti var derneğin. Üç aylık peryotla çıkan “Sefine” dergisi, ismi gibi tam bir sefine (gemi) hüviyetinde.
Ama bu gemi Nuh'un Gemisine eş. Derginin son sayısı incelendiğinde bu görülecektir. Kapakta dosya konusu olarak Örf ve Adetlerimiz işlenmiş. Kimler hangi kültürler yok ki:
Kosova, Türkmenistan, Fas, Tacikistan, Çad, Uygur, Ahıska v.s. Dergide giriş yazısında önemli bir de vurgu var: Hikmetin künhüne vakıf olmak. Ne büyük bir ihmal ve zaaf noktası… İçi boşaltılan bütün değerlerin, yitirilme ve yok olma müsebbiplerinden birisi.
Aynı menbadan beslenen milletler olarak bakıyoruz ki düğün, sünnet, cenaze gibi buralarda devam ede gelen güzel hasletler hep aynı şekilde cereyan ediyor. Dosyada her ülke, yine o ülkenin misafir kalemi tarafından kaleme alınmış. Ülkelerin adet ve geleneklerinden küçük anekdotlar:
Çad: “Erkekler kadınlara asla el kaldırmazlar; bir erkek, bir kadına el kaldırırsa o erkek toplum içinde küçük görülür. El kaldıran erkeğin yanında bir erkek varsa ona şöyle diyebilir: 'Biz onları korumak için buradayız, el kaldırmak için değil.' Erkekler aralarında kavga yaparlarsa asla küfür söylemezler. Kim küfür söylerse o zaman kız seviyesine düşmüş olur. Yani zayıf bir insan olarak görülür.”
Uygur Türkleri: “Doğumdan bir hafta sonra bebeğin ismi konulur. Aile düşünüp ismi kararlaştırır ve mahallenin imamına gidilir. İmam Kur'an okur. Ardından çocuğu kendi eliyle yuvarlatarak ismini üç kez yüksek sesle tekrarlar. Çocuğun kırkı dolduğunda mahallenin çocukları çağrılır, çocuklar, güzel şeyler söyleyerek kaşıkla su alıp bebeğin kafasına dökerler.”
Özbekistan: “Kurban Bayramına 'büyük bayram' denir. İki gün kaldığında arefe günleri nişanlanır. Arife günü çeşitli yemekler özellikle Özbek pilavı pişirilir, komşular birbirlerine ikram ederler. Çocuklar yakın akrabaya giderler. Küçük bayram ise Ramazan bayramıdır. Bu bayramda herkes 'iyd bayramınız kutlu olsun' diyerek tebrik ederler.”
Fas: “Sünnet olacak çocuk atla türbe ziyaretine götürülür. Sünnet gününün erken saatlerinde anne en güzel kıyafeti giyer, evin ortasında bir yerde oturur ve yanında bayılma halinde yardımcı olacak bayanlar durur. Sünnetçi girerken davullar ve zurnalar çalınır ki: anne baba çocuğun ağlamasını duymasın. Bazı yörelerde ise genç kızlar, çocuğu sırt üzerinde taşırlar ki, evlilik için uğur getirsin.”
Dergide yine farklı coğrafyalardan gençlerle bir açık oturum yapılmış. Ayrıca güzel bir portre olarak Endülüs Fatihi Tarık Bin Ziyad yazısı da yer alıyor.
Bu arada derginin ücretsiz olduğunu da belirtelim.
Her şeyiyle âleme bir de bu kapıdan girmekte fayda var.
İrtibat: www.babialem.org, [email protected]
Kâmil Büyüker, başka bir kapı araladı.