90’ların sonu ve 2000’lerin başı benim neslim için sıkıntı günlerin yaşandığı günlerdir. Bu günler birkaç nesil için sıkıntının hüküm sürdüğü, her şeyin zorlandığı yıllardı. Polis baskınları, sıkıntılar üstüne sıkıntılar… Yeni dostlarım sıkıntı içindeydi. İmam-hatipli arkadaşlarım sıkıntı içindeydi.

O dönemde kader beni Bihmed ile buluşturdu. İki can var orda: Hamza Meral ve Anadolu delikanlısı göynü yanık Oymacı Bekir Usta. Okul için İstanbul’dan her dönüşünde gecenin bir saati iki can beni orda beklerdi; sabaha kadar sohbet devam ederdi ve Neşet Ertaş ile dinlenirdik. Ah o günler ne güzeldi. Menfaatle henüz tanışmamıştım. Yaşım 18 idi.Neşet Ertaş

Neşet Ertaş kimimizin sevdiğine hasretinin dildeşi

“Yazımı Kışa Çevirdin” dedi mi görmeliydiniz o anı. Kimsede derman kalmazdı. Sıkıntı günlerinin ne olduğunu sıkıntıyı bilen bilir. Muharrem Ertaş’ın gariban oğlu, babası gibi Bekir Ustanın derdini  dile getirmişti. Bir adam ki 20 yıldan fazladır memleketine, dünyaya merhaba dediği yere uğramasın da yolu Neşet Ertaş’tan geçmesin.

Efendim, bizlerin tarihi göç tarihidir. Yeryüzünde gurbeti duyandır insan dediğin. Bilir hasreti, yanar göynü. Hele “Mühür Gözlüm”e ne demeli. Kim sevmiş de mühür gözlüsü için yanmamış. “Mühür gözlüm seni elden, sakınırım kıskanırım, yağan kardan esen yelden sakınırım kıskanırım ey.” Gel de sevdiysen dayan ey can.

Neşet Ertaş kimimizin çocukluğu, kimimizi gençliği, kimimizin sevdiğine hasretinin dildeşi. Onun gibi bir dildeş daha değer mi toprağımıza? Zaman hükmünü verecek elbet. Biz de şahit olur muyuz, onu da kader diyecek. Sevgiliye sorulan zor sorudur,  “Neredesin Sen?” “Sinemde gizli yaramı kimse bilmiyor” demesi yeter. Kaç sinede kaç yara var acep? Ben sayısını unuttum sinesi yaralıların.

Neşet ErtaşYalan dünya bu, zorumuş meğer çilesi

Anne dedem Aşık Zarrafi’ye hasret idi bu göynüm. Onun hasretini giderdiğim tek insandı Neşet Ertaş. Sesinde ve nefesinde dedem rahmetlinin hatırası vardır. Vefat haberini aldığımda içimden dedeme Fatiha ile bir selam ettim, “bekle” dedim, “bekle, senden bir ses daha Rabbine kavuştu” dedim.  Dedem dağların sessiz sesi, Neşet Ertaş bozkırın sessiz sesi.

“Gönül Dağı”m yaralandı efendim. Sevdiklerimiz bir bir sırlanıyor hüküm gereği. Yalan dünya bu, zorumuş meğer çilesi. Doyulur mu doyulur mu, canana doyulur mu, doyulmaz elbet. Şimdi can u cananı ile baş başa. Allah rahmet eyleye, bozkırın sesine bizden de bir Fatiha ersin inşallah.

"Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz/ Dünya senin vatanın mı yurdun mu" diyen Neşet Ertaş'ın "Yolcu"sunu dinlemek için buyurunuz.

 

Zeki Dursun, derinini susturarak yazdı