Başlığı Attila İlhan’ın “Böyle bir sevmek görülmemiştir” mısraından mülhem böyle yazarken, ülkemizde son zamanlarda görülen orman yangınlarının da bugüne kadar görülenlerin en büyüğü olduğuna daha da çok dikkatinizi çekmek istedim. Günlerdir dışımızdaki yangın sebebiyle içimizin yangınlarında kavrulup duruyoruz. Ağacımız, otumuz, börtü böceğimiz, hayvanlarımız ve insanlarımız ellerimizden kayıp gidiyor. Yemyeşil dağlar örtüsünü kaybedip bozkıra dönüşüyor, tabiat kendisine reva görülen bu zulüm karşısında kendi lisanınca adeta ağlıyor ve bu gidişle kim bilir daha nice zaman da ağlamaya devam edecek. Küçük bir kıvılcımdan başlayıp, onlarca noktada sayısız yangına dönüşen felakette yok olanların yeniden oluşması için yıllar gerekecek. Bunun; vatanını, milletini seven yüreklerde oluşturduğu hüznü anlatmaya kelimeler yetmiyor. Bu yıkık dökük, kül olmuş manzara karşısında ağlayanların gözyaşları, onlarla birlikte herkesi yakıyor. Öfkemiz bir ateş topu misali, göğüs kafesimizi yakıyor ve bazen ne dediğimizi bilmez halde, şurada burada yazıp çiziyor, içimizde biriken acıyla sarhoş olmuş gibi yalpalayıp duruyoruz.

Bütün bunları düşününce insan bazen yaz mevsiminin gelmesini istemez hale geliyor. Ama tabii ki bu mümkün değil. Mevsimler gelip geçecek ve yıllar; kalan ömrümüzü de önüne katıp geçmişe götürecek. Bizlere ise hüzün, sevinç, yorgunluk, vuslata yabancı sevgiler ve içinde daha başka şeylerin gizlendiği bir avuç hatıra kalacak.