A. Ali Ural, 24 Şubat 2014’te Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda “Edebiyat ve Şifa/İyileştirir mi Yoksa Hasta mı Eder?” adlı bir konferansı verdi. “Seyyah” adlı öğrenci kulübü tarafından düzenlenen programa öğrenciler yoğun ilgi gösterdi.

Ali Ural, edebiyatın psikolojik manada iyileştirici gücünden bahsederek, edebî eserlerden bu minval üzere nasıl faydalanıldığını anlattı. Yurt dışında psikolojik destek amacıyla belirlenen edebî eserlerin (genelde romanların) sistemli şekilde okunduğunu aktardı. Şiir terapistlerinin hastanelerde görev yaptığını söyledi. Ural, yurt dışında tedavi amacıyla okunan eserler hakkında bilgi verdikten sonra, terapi kitapları kapsamında okunabilecek kitap önerileri sundu. Ali Ural’ın önerdiği terapi listesi şöyle:

1-   İnsan Ne İle Yaşar?/Tolstoy

2-   İvan İlyiç’in Ölümü/Tolstoy

3-   Tatar Çölü/Dino Buzzati

4-   Yeraltından Notlar/Dostoyevski

5-   Benjamin Button'ın Tuhaf Hikâyesi/ S. Fitzgerald

Bir roman insanın hayatını değiştirebilir mi?

Ural, “Tatar Çölü” için şunları söyledi: “Bir roman insanın hayatını değiştirebilir mi? Kişinin yaşamına çeki düzen verebilir mi? Evet verebilir. Bir insan belki 70 sene yaşar hayattan bir şey anlamaz ama belki okuduğu bir kitap ona hayatı anlatır…”

Ural yeni neslin “Tuhaf Hikâyesi” adlı kitabı okumaktan ziyade, genelde filmini izlediklerini belirterek adı geçen kitabın da okunması gerekenler arasında olduğunu kaydetti.

Peyami Safa’nın dili üç kısma ayırdığını belirtti. Birincisi konuşma dili, ikincisi yazı dili, üçüncüsü ise edebiyat dilidir. Ural, edebiyatın “işlenmiş dil” olduğunun belirterek, edebî eserlerin insan ruhu üzerindeki etkisinin altını çizdi.

Kitap okumanın her zaman olumlu sonuçlar getirmediğini yine kitaplardaki örnekler üzerinden ortaya koydu. Bazen yazarlar kitaptaki kahramanların durumlarını yine kitapları kullanarak anlatırlar. Örneğin Don Kişot, romanda şövalye kitapları okumaktan aklını kaybeder. Burada yazar, kitap okumanın olumsuz bir netice doğurabileceğini belirtmiştir.

Kur’an bize “şifa”dır

Ural, sadece okumanın değil yazmanın da psikolojik olarak iyileştirici etkisi olduğunu dile getirerek bununla ilgili bazı örnekler sundu. Sait Faik’in “Yazmasam deli olacaktım!” cümlesinin benzerinin başka yazarlarca da dile getirildiğini belirtti. Rainer Maria Rilke’nin “Malte Laurids Brigge’nin Notları” adlı eserini tavsiye eden Ural, edebî zevke sahip kimselerin bu eseri kütüphanelerine almaları gerektiği söyledi. Yazarın bu eserin kahramanı olan Malte’yi yazarak iyileştirmektedir. Aslında Malte, Rilke’nin ta kendisidir. Yazar hem eserini vücuda getirmiş hem de kendini iyileştirmiştir.  

Ural, Anthony Burgess’in yaşamından ilginç bir kesit sunarak yazmanın iyileştirici etkisine dikkat çekti. Yeni klasiklerden olarak adlandırılan “Otomatik Portakal” adlı eseriyle bilinen Anthony Burgess’a doktorlar, ameliyat edilemez bir beyin tümörü tanısı koydu ve bir yıldan az ömür biçti. Kendisi öldükten sonra ailesinin nasıl geçineceği kaygısını hisseden yazar şöyle düşündü “Eğer çok kitap yazarsam ailem bu kitapların telif geliri ile geçinebilir.” Bunun üzerine Burgess bir senede beş adet kitap yazdı. Bir yılın sonunda ise Burgess’ın iyi olduğu ortaya çıktı. Fakat doktorlar bu durumu “yanlış teşhis” olarak yorumladı.

Ural, İslam dinin kitabı olan Kur’an-ı Kerim’den, Peygamberimizin dönemindeki edebî ortamın gelişmişliğinden bahsetti. Böyle gelişmiş bir edebî ortamda, duyanların hayran kaldığı bir incelik barındıran Kur’an’ın edebî dilinin mucizevîliğinden bahsetti. Kur’an’ın “şifa” olarak belirtildiği ayet-i kerimeleri hatırlattı.

 

Şerife Nihal Zeybek yazdı