Günümüz şiiri, gelenek ve söylem olarak birçok etkiyi içinde taşıyan bir şiirdir. Bu, şairler için hem imkân hem handikaptır. İmkândır; çünkü yeni bir ses ve yapı kurabilmeniz için gelenek bütün imkânlarıyla önünüzdedir. Handikaptır; çünkü sizi öyle kuşatır ki o ses ormanının içinde sesinizi yitirebilirsiniz. Velhasıl günümüz şairi, sesini eğer geleceğe taşımak istiyorsa epeyce zorlanacak.
![]() |
(+) |
Şiirin olmazsa olmazları
Şiir bir dil işçiliğidir ve bu, öncelikle şiirin sesine yansır. Şiirle ilgili olarak kullanılan protest ses, senfonik veya mistik ses ahenkle ilgili olmaktan öte tematik bir değerdir ve şairin duruşundan neş’et eder. Bu bir.
İkincisi, şairlerin ilk eserleri onların hayata dair hangi duyarlı noktalarda dolaştıklarını gösterdiği kadar diğer şairlerden farkını da gösterir. Bir sanatçının ve özelde bir şairin duruşu, salt insanî bir duruştur öncelikle. Bu bile çağın bütün sahteliklerini açık etmeye yeter. Çünkü sahici olmayan duruş, yelkenini acı, gözyaşı, ruhsal derinlik alanlarına açmaz. O daha çok yaşama sevinci denilen dünya hayatının hazları üzerinde dolaşır.
Biz gramla ölürüz burada
Ahmet Edip Başaran, Oyunbozan adını verdiği şiir kitabının başına “Asfalta Yapışan Köpek”i alarak oyunun bir parçası olamadığını ve olmayacağını söylüyor.
biz gramla ölürüz burada, biraz kekeme biraz şaşkın
onulmaz bir illüzyonla sıratlara, tahvilatlara uzanmış
ölüme bakarız, kumarda kaybedilen paraya bakar gibi
çabuk yaşarız, her dem ensemizde havlayan korkmak
çabuk yaşarız, çabuk biter çünkü cimrilerin gündüzü
yaşamak göze gelir, gece olunca ücretler peşin ödenir.
asfalta yapışan köpek, şehre saplanan kasatura
Çağın unutturmak istediği ölüm olgusunun çağdaş bir imgesi bu.
Oyunu nasıl bozuyor?
Ahmet Edip Başaran’ı şiire götüren dış dünyaya bakıyorum. Bireyden dünyaya yönelişi görüyorum. Yoksa bir şair “Kız Meselesi”nden varlık olgusuna, “Doğum Lekesi”nden dünyayla hesaplaşmaya varamazdı. Şair hemen bütün şiirlerinde “biz” olarak gördüğü bir bireyle karşılaştırıyor bizi. Ben buna ‘tanışmak’ diyorum. Şiirin asi, sorgulayıcı ve de iğneleyici damarıyla tanışmak. Zaten Ahmet Edip’in oyunu bozmaya başladığı yer de burası. Pekiyi Ahmet Edip hangi oyunu bozuyor dersiniz? Hamasete soyunmadan nasıl yerli olunur, tebliği yapmadan nasıl telkinde bulunulur, artistlik yapmadan nasıl sanat nasıl yapılır, işte bunları göstererek.
‘Narrative’ ama modern bir şiiri var Ahmet Edip’in. Şekle takılmadan ama şeklin de hakkını vererek yeni yapısal denemeler yapıyor. Bu konuda özellikle “İnce Bilekliler İçin Bir Şarkı” şiirini zikredebilirim.
Ezra Pound’a verilmiş bir cevap
Bakalım başka hangi oyunları bozuyor şair:
dünya şahların piyonları yediği bir oyunmuş
şaşı bakanların düştüğü bir uçurummuş tarih aldırmam
ben aldırmam bu büyücülere, bu sirke, bu şirke
çok uluslu, çok günahlı, çok suçlu bu çağa bir kandil yakarım
yakarım kandilleri: kanımın dili ebedîleşir.
“Kalk ve işe yarar bir şeyler yap”, diyen Ezra Pound’a verilmiş bir cevap bu.
hah! üzgünüm ama durmuş işte rilke'nin ağır saat'i
hem bütün saatler kıyameti bütün saatler alnı akıtmalı atları
sahi sen yarıştırırsın atları toynakları boğazını keser
ezer geçersin çocuk seslerini, oyunbozanları ezer geçersin
Esas oyun kurucu nefistir
Modern zorbaları yanıtlıyor şair ve yanılmıyor nefsin oyunları karşısında. Çünkü esas oyunu kuran nefistir.
ben sana inanmıyorum havlayadur göğsümde nefis
kelimeleri böyle sarıp sarmalayıp çoğalırım ben,
çoğalırım bir yola girerim önümde bir âh ormanı uzar gider
dedem korkut'un erleri gelir önümden uzar gider
usulca sokulurum kalbime, unutulurum: unutulmak da güzel!
Daha nice oyunlar bozacak
‘Oyunbozan’ın ilk intibaı olumsuzdur biliyorsunuz. Çünkü kurguyu, yani oyunun bizzat oyun olduğu gerçeğini kabul etmek istemeyiz. Sahici bir şeymiş gibi sarılırız oyuna. Oyun içindeki çocuğun ağlamaları, üzülmeleri, sevinçleri sahidir; oyun kurmaca olsa da. Ama iş bu kadarla kalsa iyi olacak. Ama söz konusu oyun hayata dair ise ve oyun-oynaş yeri olan dünya, modernliğiyle bunu gizliyorsa bir kişinin “kral çıplak” demesi gerekiyor. Ahmet Edip Başaran protest tavır geliştiriyor dünyaya ve dünyevî olana karşı. Bu uzun bir yoldur. Önüne daha nice desiseler çıkacaktır. Şiirin sahici dünyasının ona verdiği bakışla nice oyunları bozduğunu bundan sonra da göreceğiz.
Editörlüğünü İbrahim Tenekeci’nin üstlendiği Oyunbozan, Profil Yayınları arasından çıktı. Şair bizi ilk kitabı ile selamlıyor. Biz de ona “aleykümselam” diyoruz.
Kâmil Yeşil bir oyunun daha bozulmasına sevindi