Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Saramago aramızdan ayrıldı.
Ben yazıyorum, hepsi bu!
Yıllar boyu Nobel Edebiyat Ödülü'ne en güçlü aday olarak gösterilen Portekizli Jose Saramago bu ödüle bir türlü layık görülmemişti. 1998 yılında ödülü almadan kısa bir süre önce gazeteciler bunu yine dile getirince o zamanlar yetmiş beş yaşında olan usta yazar: "boşverin gitsin" demişti. Neden, niçin? gibi sorulara ise yine net bir cevapla deyim yerindeyse kestirip atmıştı: "Ben yazıyorum, hepsi bu!"
Vardı ya, artık yok
Seksen yedi yaşında olan Saramago'nun bugün ölüm haberi geldi. "Lazarot'ta kendi evinde bir hastalık neticesinde öldü", yayınevi bugün bunu böyle açıkladı.
Saramago okuyup; özgürlüğün farkına varan, zalime karşı yumruğunu sadece bir kere sıkıp sonra hiç gevşetmeyen hayranları için ne basit bir ölüm haberi oldu bu..
Medyanın oyunlarına gelmem
Nam ve şöhret peşinde koşmayan pohpohlanmayı sevmeyen, önemli ödül ve plaketleri sahiplerine teslim etmeyen, medyada pek görünmeyen usta aynı zamanda modern dünyanın modern basınına karşı çoğu zaman rahatsız edici bir şekilde açıksözlüydü de: "Kuşkucuyum, geri dururum, kandırılmam, etrafta dolanırım, insanlara sarılır ve onlarla ilgilenirim" diye yazmıştı. Sizin gibi değilim, insanaları kendime malzeme etmem kendimi insanlara adarım, mı demek istemişti?
Kasabadaki tamirci ülkesi için doğdu
16 Kasım 1922 yılında çiftçi bir ailenin oğlu olarak orta Portekiz'in Anzingha kasabasında doğdu. Çocukluğundan itibaren çalışmaya başladı. Tamircilik ve teknik ressamlık yaparken aynı zamanda eğitimine de devam etti. 1947 yılında ilk kitabı yayınlanan Saramago bundan para kazanmadı. Fakat bazı çevreler tarafından tanındı ve bir edebiyat dergisinde çalışmaya başladı. Sonraları yayınevi müdürlüğü de yaptı muharrirlik de..
1966 yılında Salazar Rejimi'nin çökmesinden sonra kendini iyice yazıya verdi. 1974 yılında sebep olduğu ve yönettiği edebi akıma kendini öylesine kaptırdı ve ilerledi ki bu yıllar ondan ülkesinin en iyi roman yazarını, yorumcusunu, denemecisini ve şairini inşa ettiler.
1988 yılında AP Haberajansı'nın bir röportajında şöyle demişti:
"Eskiden insanlar benim için: iyi biri ama bir komunist, derlerdi. Şimdi ise: O bir komunist, ama iyi biri, diyorlar."
Tek başına otoriteye karşı koyan adam
1998 yılında Nobel Edebiyat Ödülü kendisine takdim edilirken, kurgu ve hayallerini; gerçekliğe kattığı hissiyet, ironi, ve acıma duygusu ile taşıyarak sürekli yenilenen ve sürekli kaçış halinde olan bir hakikate uzanttığı dile getirilmişti.
O nasıl bir hakikat ise yıllarca Nobel'i kendinden uzak tuttu.
Saramago'da sıklıkla karşılaştığımız ise bir kişinin kurumlara ve otoriteye tek başına kafa tuttuğudur.
Ülkemizde Körlük ismiyle yayınlanan kitabıyla bir zamanlar ellerden düşmeyen Saramago'yu okumayanların maalesef kendisini ölümünden sonra takip edeceklerini şimdiden söyleyebilirim.
Şimdiden önümüzdeki hafta gazetelerin yayınladıkları en çok satanlar listesine gireceğini de söyleyebilirim. Ne diyeyim? Tüketim listelerine bir "asi"nin isminin yazılması hoşuma gider.
Saramago'nun "Körlük" eseri sinema filmi de olmuştu. İki hafta önce, geçen sense; Zeki Bulduk söz konusu filmi DünyaBizim.com okurlarına sunmuştu.
Zeki Bulduk'un kaleminden "Körlük" için tıklayın.
Cüneyt Çelik hiç üzülmedi, pek sevindi