Ölüm yine bir kuş olup konuyor gönül pervazlarımıza. Soğuk elleriyle okşuyor saçlarımızı. Uykularımız bölünüyor yine orta yerinden. Yarına dair hesaplarımızı siliyor ecel denen keçeli silgiyle. Heybemizde taşıdığımız ölüm, canımıza kastediyor. Hayatın yol ayrımında peşine sürükleyip götürüyor hayallerimizi. Düş bahçelerini ateşe veriyor umarsızca. Son perdesi oynanıyor hayat oyununun. Perde kapanıyor ve mâzi sisli ufuklarda mahpus kalıyor. Buzulları bile terletiyor ölümün soğuk yüzü. Gözlerdeki parıltı ölümün elemine teslim oluyor. Yalnızlıklar tebessümlere pusu kuruyor. Ölüm sevda türkülerinin sesini kısıyor. Bazılarına şahmeran, bazılarına kanatları göklere değen bir anka kuşu suretinde görünüyor.