Küresel markalar, varlıklarını sürdürebilmek için sürekli yeni tüketicilerin eklendiği bir topluma ihtiyaç duyarlar. Kapitalist sistemin çarklarını devam ettirme adına geliştirdikleri strateji, teknik ve algılarla kendilerine beşeri bir sermaye arar dururlar. Sadece kendi ürününü kullananın ayrıcalıklı olacağı telkinleri ile tüketimin tanımını yeniden şekillendirirler. Bu kültür içinde dünyaya gelen yeni neslin; tüketimin nesnesi değil, öznesi olduğunun farkına varıp tüketirken tükenmeyen, gelecekteki ekonomiye yön veren bireyler olmaları adına ihtiyaç duydukları bilgi ve becerilerle erken yaşlardan itibaren donatılmaya ihtiyaçları var.
İnsan erken çocukluk döneminde hafızasına kazınan veriler ile geleceğini inşa ettiği için, tüketici davranış kalıplarının oluşumunda da yine bu zaman dilimi etkilidir. İnsanı yöneten alışkanlıklarıdır. Çocuklarımıza bilinçli tüketici olma konusunda kazandıracağımız alışkanlıklar onların bu hayatı daha farkındalıklı yaşamalarını sağlayacaktır. Bu yönüyle çocuklarımıza okul öncesi dönemden itibaren para yönetimi ile ilgili becerileri kazandırmamız gerekmektedir. Çocuklarımıza para yönetimini öğretmenin en kestirme yolu ise onlara yaşlarına uygun verdiğimiz harçlıklarla mümkün olacaktır.
Harçlık deyince hepimizin aklına çocukken aldığımız bayram harçlıkları gelir. Harçlıktan daha büyük olan hayallerimizi biriktirdiğimiz kumbaralarımızla sanki satın alamayacağımız hiçbir şey yokmuş gibi gelirdi. Bu yönüyle harçlık, bize özerklik duygusunu hissettirmesinin yanı sıra aile içinde farklı bir birey olmanın getirdiği bir özgüveni de yaşatırdı. Kendi çocukluğumuza dair yaptığımız bu küçücük hayalî gezintimizde bile şunu görüyoruz ki çocuk, nasihatten ziyade deneyimle daha kalıcı öğreniyor. Belki bazen bu deneyimlerde ufak tefek hatalar yapılabilir fakat çocukken öğrenilemeyen becerilerin yetişkinlikteki maliyeti, kişi için her zaman daha yüksek olmuştur. Kimi aileler okul çağı çocukları için; “Çocuğumuzun her ihtiyacını zaten biz karşılıyoruz o parayı ne yapacak” şeklinde harçlık vermenin gereksizliğine dair düşüncelerini ifade edebiliyorlar. Çocuk için harçlık; sadece ihtiyaç karşılama aracı değildir. Çocuk, harçlık sayesinde parayla ilişki kurarken para yönetimiyle birlikte duygularını da yönetmeyi öğrenecektir. Beklemeyi, araştırmayı, karar vermeyi ve planlamayı öğrenmenin getirdiği özgüvenle hayata daha sağlam adımlarla basacaktır. Esasında çocuğumuza verdiğimiz harçlıkla, “Artık sen bir bireysin, senin bir bütçen var ve bunun yönetimi sana ait”, mesajını veriyoruz.
Para yönetme becerisinde paranın azlığı veya çokluğu önemini yitirir. Az miktarda da olsa parayı yönetme, çocuğa otokontrol kazandıracaktır. Çocuklara yaşamlarının erken dönemlerinde aldıkları harçlıkla neyi alıp almamaları gerektiği gibi karar verme sorumlulukları verildiğinde bu durum onların finansal olarak daha becerikli yetişkinler olmalarını sağlayacaktır. Çocuğun cep harçlığını kullanırken göstermiş olduğu performans, onun ilerleyen zamanlardaki yaşamıyla ilgili ipuçları verir. Para kazanmak kadar parayı harcamanın ve doğru kullanmanın önemini çocuk, ilk olarak harçlık sayesinde öğrenecektir. Peki çocuklara harçlık verirken nelere dikkat etmeliyiz?
Çocuklarımıza para ile ilgili öğretim strajejisi uygularken onların yaş ve gelişim düzeylerini göz önünde bulundurmalıyız. Harçlık ile ilgili bilginin anahtar kelimesi, yaşa uygunluktur. Çocuklarda zaman kavramı ve dürtü kontrolü yaşla birlikte gelişmektedir. Buna bağlı olarak harçlığın miktarı ve verilme aralığı yaş ile orantılı olarak ilerlemelidir.
Çocuklarda para bilincinin oluşmaya başlaması, onların kendilerince küçük tüketim alışkanlıkları edinmeleriyle birlikte başlıyor. Bazı araştırmacılar, çocuklar gıda reyonlarından bir şeyler isteyecek kadar büyüdüklerinde harçlık almaya başlayacaklarına inanırlar. Çocuklar 3-6 yaş döneminde alınan bir şeyin karşılığında bir bedelin ödenmesi gerektiğini ufak ufak anlamaya başlarlar. 3-4 yaş civarındaki bir çocuk için para, sevdiği şeyleri elde etmek için sadece aracıdır. Çocuklar 5-7 yaş arasında paranın değerini; 8-11 yaşlarında ise paraya dair karmaşık şeyleri yeni yeni anlamaya başlarlar. 10 yaş çocuğu alışveriş yaparken seçmesini bilir(Yavuzer, 2016). Okul öncesi dönemde harçlığın sembolik olarak verilmesi yeterli olacaktır. Özellikle okul öncesi dönemde çocuklara tüketim bilinci oluşturmak için oyuncak alma ve ona bütçe ayırma, sınırlar ve kurallar konusunda bir farkındalık eğitimi verilebilir. Her gördüğünü almaya alışan bir çocuk ileride bütçe yönetimi konusunda sıkıntı yaşayabilir. Okul öncesi dönemde ve ilkokulun ilk iki sınıfında çocuklara harçlıklar günlük, sonrasında ergenlik dönemine kadar ki süreçte haftalık, ergenlik dönemiyle birlikte ise harçlık aylık olarak verilebilir.
Çocuklarımıza vereceğimiz harçlık miktarını belirlerken onların harçlıklarını; biriktirme, paylaşma ve harcama şeklinde üç başlığa bölerek kullanmaları adına çocuklarımızla birlikte bir planlama yapılabiliriz. Bu yönde üç alanı gösteren bir kumbara oluşturulabiliriz. Çocuklarımız, harçlıklarının harcama kısmıyla günlük ihtiyaçlarını giderirken, biriktirmeye ayırdıkları bölümüyle tasarrufu öğreneceklerdir. Yine harçlıklarının bir miktarını ihtiyaç sahibi birisiyle paylaşarak küçük yaşlardan itibaren verebilme erdemini kazanacaklardır. Çocuğun günlük harcama yapacağı miktar, çocuğun ihtiyaçları düşünülerek belirlenebilir. Örneğin okul çağı çocuğu için, okul kantininden alabileceği şeyler düşünülerek miktar konusunda çocukla uzlaşma yapılabilir. Haftalık harçlık limiti ise günlük harçlık üzerinden düşünülerek bir haftalık harçlığın toptan verilmesi şeklinde olabilir. Yine çocuklarımızın bilinçli tüketici olmaları konusunda biz ebeveynler onlara rehberlik yapmalıyız. Alışveriş yaparken alabilecekleri sağlıklı besinler, faydalı araç geçler hakkında onlarla konuşmalıyız. Tabi ki bu konuşma, talimat verme şekline dönüşmemelidir. Çocuklarımızın ellerindeki paraya aşırı müdahalelerden kaçınılarak onlara tasarrufta bulunacakları alana ait seçim hakkı sunmalıyız. Ebeveynlerin çocuk adına harçlıkla ilgili hayal kurması, çocuğun parayı tutumlu kullanmasına yönelik motivasyonunu olumsuz etkileyecektir. Yine haftalık ya da aylık harçlık alan bir çocuk harçlığını bir günde bitirmişse diğer günler harçlıksız kalacağını görebilmelidir. Böylelikle bütçesi dahilinde harcama yapmayı ve planlamayı öğrenecektir.
Küçük çocuklar eldeki paranın hiç bitmeyeceğini düşünebilir. Özellikle kredi kartı ile yapılan alışverişlere şahit olan çocuklar paranın tükenmeyeceği düşüncesi ile her istediklerini almak isteyebilirler. Yine çocukların gittikçe artan sürelerde sanal ortamlarda zaman geçirmeye başlamaları o mecrada sunulan ve çocukları sürekli tüketmeye teşvik eden reklamlarla karşı karşıya bırakabilmektedir. Bu durum ise çocukları sürekli tüketen, nesnelere bağımlı ve azla yetinmeyen bireyler hâline getirebilmektedir. Madde çağının mağduru çocuklarımızın sınırsız isteklerinin sınırlı kaynaklarla karşılanması için 'ihtiyaç' kavramı üzerinde konuşabiliriz. İhtiyaç olmayan bir istekle karşılaşıldığında mevcut kaynakların düşünülüp değerlendirilmesi, çocuğu elindekilerin kıymetini bilmeye ve tutumlu olmaya yönlendirecektir. İstek ve ihtiyaç açıklaması yapılmadan, "Üzgünüm paramız yok!" cümlesi çocuğa tasarrufu değil, eline para geçince israf edebileceğini öğretecektir. Çocuklara iyi bir tüketici olmayı öğretmenin yolu, parayı ve isteklerini kullanmaktan geçecektir.
Yine çocuğun satın alma davranışında aileyi modellemesi önemli bir etkendir. Şahsiyet çekirdeğinin oluştuğu çocukluk yıllarının, insan hayatındaki tesiri kuşkusuz kalıcı ve kuvvetlidir. Çocuklar yakın çevrelerindeki yetişkinlerin davranışlarını gözlemleyerek harcama ve tasarruf becerilerini geliştirirler. Ev içinde konuşulan parasal meseleler, aileleri ile gittikleri market, pazar, alışveriş merkezi gibi ortamlar çocukların, ekonomik faaliyet ve tercihler konusunda fikir sahibi olmalarını sağlayacaktır. Ailenin market alışverişine gitmeden önce ihtiyaç listesi hazırlaması, yapılacak alışverişlerle ilgili araştırma yapması ve acil ihtiyaçlar haricinde alınacak şeye biraz zaman tanıması gibi davranışları bir yandan çocuğa örnek olurken diğer yandan da istek ve ihtiyaç kavramlarının netleşmesine yardımcı olacaktır.
Çocuklara fazla harçlık vermek; ne o çocuğu çok sevmek ne de iyi çocuk yetiştirmektir. İlgi ve sevgi açlığı çeken bir çocuğun cüzdanını doldurmak, onun gönül dünyasındaki boşluğu kapatmayacaktır. Yine paralı olmakla değerli olmanın yanyana gelemeyeceğini çocuklarımız bizim davranışlarımızdan gözlemlemelidirler ki parayı, hayatlarının merkezine koyarak amaçlaştırmasınlar. Çocuklara harçlık verilirken dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise harçlığın genelde tek elden ve düzenli bir şekilde verilmesidir. Harçlık konusunda ebeveynler senkron hareket edebilmelidirler. Çocuk istedikçe verilen harçlıktan ziyade belirli bir rutine bağlanmış harçlıklar verilmeli. Yine harçlık çocuğun sorumluluklarını yapıp yapmasına göre ödül ve cezaya dönüşmemelidir.
Her neslin kendi zaman dilimine ait sorunları ve çözüm yolları birbirinden farklıdır. Herşeyin tüketim nesnesi olarak görüldüğü bu çağda çocuklarımızın bilinçli bir tüketici olarak yetişmeleri için onlara erken yaşlardan itibaren verdiğimiz harçlıklar büyük önem taşımaktadır. Harçlık sayesinde para yönetimini kazanan bir çocuk, hayat tarzını kendisine sunulanlara göre değil, ihtiyacına göre belirleyecektir. Hep alacaklı gibi düşünen modern zihne mukabil, verebilen ve üretken bir neslin yetişmesindeki ilk adım; küçük ceplerdeki harçlığın yönetimi ile gerçekleşecektir.
Asuman Düzgün
Eğitimci
Kaynak:
Yavuzer, H. (2016). Ana baba ve çocuk. İstanbul: Remzi Kitabevi
O kadar güzel anlatmışsınız ki kaleminize yüreğinize sağlık