Bazı sanatçılar yazıp çizdiklerinde çok da memleket havasını sezdirmezler. Doğup büyüdükleri topraklar onların ilgi alanlarına pek de girmez. Bilal Kemikli ise memleketine sevdalı bir hoca.

Bilal Kemikli’nin Nisan 2018’de Cümle Yayınları arasında çıkan Memleket Yazıları kitabı bizlere geniş bir Anadolu coğrafyasının fotoğrafını sunuyor. Elbette kitabın ilk yazısı Sivas’a ve Âşık Veysel’e dair. Daha da güzeli kitabın sunuş yazısı yine Sivaslı bir şair-yazar ve Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü olan Âlim Yıldız Hoca’ya ait.

Âlim Yıldız Hoca’nın sunuş yazısının son cümleleri şu şekilde: “Sevgili Bilal Ağabey aslında bir nesli, seksen sonrası yetişen bir kuşağı ve seksenli yılların Sivas’ını hatıralardan gün yüzüne çıkarmıştır bu kitabında. İyi ki ısrarcı olmuşum bu yazıların yazılması için. Yüreğine, kalemine sağlık sevgili ağabey, iyi ki varsın ve iyi ki yazıyorsun.”

Çocukluk ve gençlik anılarında Sivas

Bilal Kemikli, kitabının adını “Memleket Yazıları” koyarak doğup büyüdüğü şehre karşı içini döküyor adeta. Memleketi Sivas’ın yazıları bunlar. Memleketinin havasını, suyunu, türküsünü, şarkısını dillendiriyor.

Anadolu kültüründeki yeri tartışmasız olan Sivas’ın ayrı bir havası da vardır. Sivaslıyım demeyi sever o memleketin insanları. Yazarsa yazdıklarına, şairse şiirine, sanatçıysa türkülerine dokurlar Sivas’ın taşını toprağını. Bu zengin kültürün yaşantısı ile kendine has duruşu ile gelecek nesillere aktarılması ve yaşatılması için bu tür şehir kültürü yazılarına çok ihtiyaç var. Kemikli’nin kitabı bir bakıma kendisinin çocukluk, gençlik anılarını kapsıyor görünse de aslında şehrin nabzını da tutan yazılar bunlar. Kemikli kendini anlatırken, bir yandan da Sivas’ı anlatılıyor geçmişiyle, güzelliğiyle.

“Gaz lambasının ve idarenin kişisel tarihimizden silindiği bir günü nasıl unuturum?” 

“Doğduğum Gün Bana Ezan Okuyan” yazısında babasını, yaşadığı köyleri, tanıdığı insanları anlatıyor ama bir yandan da bilgi vermeyi ihmal etmiyor Kemikli: “Pirkinik, eski bir köy. Buradan Ermeniler tehcir edilmiş; Balkanlardan, Van’dan, Kars’tan, Erzurum’dan, başta Hafik’in Doğanşar, Yeniköy, Pusat gibi köyleri ve Zara’nın köylerinden gelip buraya yerleşenler olmuş. Türk-Kürd, Sünni-Alevi, Selanikli-yerli, adeta küçük Türkiye…”

Memleket kadar anne sevgisi de kitapta ağır basıyor. Kemikli, annesinden bahsederken cümlelerini daha bir özenle ve özlemle seçiyor. “Aynadaki Sarı Kız”, annesini anlattığı bir yazı. Bu yazıyı yazdığında annesine yayınlanan dergiyi gösterir Hoca; “Eyi etmişsin, yazmışsın da niye eyce bir fotoğrafımı koymadın dergiye?” der anası.

Çocukluk anılarını okurken okuyucular da hep kendi çocukluğuna gitmek için cümlelerin ardına düşüyor ister istemez. Hocayla aynı yaşlardaki okuyucular bazen gülerek bazen de içlerine düşen bir ateşi hissederek okuyacaklar birçok anıyı. Yeni taşındıkları Pirkinik’i, orada yaşadıklarını aynı safiyane duygularla anlatıyor Kemikli Hoca: “Pirkinik’e taşınmıştık. Taşındığımız o günü hiç unutamam. Çünkü bu köy, daha önce doğduğum Kızılca Köy, ailemizin köyü Olukman ve Üçtepe’ye göre daha büyük, daha mamur, daha şehirli bir köydü. İlk defa elektriği burada gördüm. Gaz lambasının ve idarenin kişisel tarihimizden silindiği bir günü nasıl unuturum?

Bir solukta okunacak hatıralar

Şehirlerde insanın ruhunu besleyen özel mekânlar vardır. Oralarda alınan bir nefes, yudumlanan bir çay yıllar sonra anlaşılır ki dünyaya bedel bir tatta imiş. Sadece bir uğrak yeri değil, aynı zamanda bir mektep gibi işleyen bu mekânlar halen özellikle Anadolu’nun birçok şehrinde belki eskisi kadar olmasa da şehir insanının ruhunu demleyen mekânlar olarak müdavimlerini beklemektedir. Sivas bu anlamda oldukça zengin şehirlerimizden. Bu şehri teneffüs eden herkesin ortak paydası olan mekânlar aslında şehrin temelidir adeta. Büyütür, besler, hayata hazırlayıp kalabalıklara yolcu eder.

Bilal Kemikli de böyle mekânlarından bahsediyor Sivas’ın. Hayatında yer eden, her adımına izler bıraktığı uğrak yerleri buralar. Günümüzün kafe kültürüyle günübirlik yaşayıp vakitlerini tüketen gençlerin anlayamayacağı dinginlikteki mekânlar buralar.

Nalbantlar Başı, MTTB, Taşhan, Çerkez Emminin Kahvesi, Cihan Kitabevi ve daha birçok yer adını sayıyor Bilal Kemikli yaşanmışlıkları da yâd ederek. Bütün bu isimlerin birçok kişinin yaşantısındaki yeri tartışılmaz. Çünkü Sivas’a dair yazılan şehir yazılarında adı en sık geçen mekânlar buralar. Bilal Kemikli de ömründe iz bırakan mekânları anlatırken adeta o günleri tekrar yaşıyor gibi: “Biz Çerkez’in Kahve’de yahut Taşhan’daki Mistek’te çaylarımızı yudumlarken, okumaktan çok ezberlediğimiz kitaptaki cümleleri heyecanlı bir şekilde tartışır, bir kısım sonuçlara ulaşır ve bu sonuçları muhatabımıza kabul ettirme çabasına girerdik. Güya dünyanın bütün problemlerini çözdüğümüzü sanırdık.”

Bir solukta okunacak hatıralar kaleme almış Bilal Kemikli Hoca. Hatıra türündeki eserler, özellikle geçmiş dönemlere ışık tutması anlamında dikkatle okunması gereken kitaplar arasında olmayı hak ediyor. Kemikli’nin hatıralarında Sivas’tan Ankara’ya mekânlar ve insanlar karşımıza çıkarken daha da dikkat çekici olan nokta şu: Hoca, okuduğu kitapları da sıralıyor hatıralarında. Yani ruhunu besleyen kaynaklara da yer veriyor. Böylece kitap okuyucuları için de eşsiz bir kaynak sunmuş oluyor hem de türkü tadında.

Çiğdem der ki ben âlâyım
Yiğit başına belayım
Hepsinden ben âlâyım
Benden âlâ çiçek var mı?

Mustafa Uçurum

Memleket Yazıları, Bilal Kemikli