Tasavvufi düşünce, sufilerce “tutulan yol” olarak tanımlansa da, genel olarak “tarikat” olarak adlandırılır. Yasaklara tabi olan ve çoğu kez devlet muktedirleri tarafından kullanılan tarikatlar; ya inandıkları dini bakış açısıyla varlıklarını sürdürmüşler ya da iktidar kavgalarının arasında kaybolup gitmişlerdir. Okuduğum bu kitapta, Bektaşilik tarikatının nasıl Mısır’a kadar uzandığını ve Mısır’daki tarikat mensuplarını; dedebaba, postnişlerin yaşamları hakkında bilgi verilmiştir.

Bektaşilik, Mısır’a nasıl ulaştı?

1826’da II. Mahmud’un emriyle dağıtılan yeniçeri ordusu, fikri manada Melamiliğin Türk insanına özgü kurumsallaşmış formu Bektaşiliğe bağlıydı. Bektaşiliğin bu sebeple, Arnavutluktan geldiğine dair rivayetler bulunmaktadır. Çünkü Yeniçeri Ordusu, bir devşirme ordudur. Konumuza dönersek; Hacı Bektaşi Veli’den sonra Kaygusuz Abdal, gerçek ismi ile Alaeddin veya Gaybi, tarikatın en önemli figürleridir. Kaygusuz Abdal, tarikatın asıl kurucu olarak kabul edilen Abdal Musa’nın yanında ikamet ettikten sonra, kırk Bektaşi dervişi ile Mısır’a gitmiştir. Bu şekilde Mısır’da Bektaşilik görülmeye başlamıştır.

Daha sonra Memlüklülerin topraklarında yaşayan tarikatlara herhangi bir yasaklama getirmediği için iyice yaygın hale gelmiştir. Yavuz Sultan Selim ile Alevi Bektaşi meselesinin bu günlere dayandığını söyleye bilirim. Ayrıntılar için kitabı okumanızı öneririm.

Bektaşiliğin en son dedebabası olan Ahmet Sırrı’nın hayatı hakkında da bilgi edineceğiniz bu kitapta ilginizi en çok Ahmet Sırrı Dedebaba’nın, Bektaşi cemaatine mensup İttihad ve Teraki üyeleri ile tanışıklığı çekecektir.

Bektaşiliği dair önemli bilgiler

Muktedirlerin, tarikatları kullandıklarını söylemiştik. Mısır’daki 1952 darbesinde Cemal Abdül Nasır kendisine karşı tam bir muhalefet oluşmasın diye İhvan-ı Müslim ve Bektaşileri birbirlerine karşı kışkırtmıştı. Bizdeki Cumhuriyet döneminde tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra Türkiye’ye Ahmet Sırrı Dedebaba, Türkiye’de saklı ayin yaptığı gerekçesiyle tutuklanmıştır. Bu dâhil çok fazla ilginç bilgiye kitap içerisinden ulaşabilirsiniz.

Kitapta ayrıca Bektaşilik hakkında yabancı yazarların yazdığı makalelere ve ayrıntı isteyenler için hazırlanmış olan kaynakça kısmına ulaşabilirsiniz.

Siyasetin teori ve kuram olarak dinden ayrıldığını kabul etsek de, fiili olarak hiç de öyle olmadığını gözler önüne seren bir araştırma çalışması olan bu kitabı yazanın emeğine sağlık.

Rumeysa Terzioğlu yazdı