Korkut Tuna, İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümü hocalarından. Türkiye’de sosyoloji çalışmalarının yerli isimlerinden Baykan Sezer geleneğinden. Şehirleşme, küreselleşme ve Türk dünyası çalışma sahaları. Hocanın profesörlük takdim tezi olarak sunulan ve İz Yayınları etiketli Batılı Bilginin Eleştirisi Üzerine adlı eseri, bugüne kadar 4 baskı yapmış. Kitap içten bir sesin sorunlarına çözüm arayışı olarak karşımıza çıkmış. Sosyolojik bilginin temellendirilmesi ve ne’liği sorunu kitabın ana ekseni. Güçlük olarak ortada olan bilgi ile tartışma başlatma amacı taşıyor kitap.
Bilgi ve bu bilgiyi edinme süreciyle bir hesaplaşmaya girilmeli
Bilgilerimizi tartışmaya açmış kitap. Özellikle de edindiğimiz bilgilerimizi ya da edinmek zorunda kaldığımız bilgileri. Hoca mecburiyet ihtiva eden bilgi öğretimini tartışıyor. Ona göre, edinmek zorunda kaldığımız bilgiler bize ait bilgiler değil. Edinilen bilgileri başkalarının bilgisi olarak görüyor. “Başka” sözcüğünü bireyin kendi toplumunun bilgisi ile çatışması olarak aktarmayan Hoca, dünyayı “istila” eden bilginin sahibi olarak gösteriyor. Bilimsel olmaları bakımından bütün dünyayı etkisi altına almak iddiasında olan bilgiler bu “başka” bilgilerin kendisi. Hazır dünyanın bilgilerine karşı çıkıyor Hoca. Batılılaştırılmış ve bütün dünyaya dayatılan bilginin karşısında yer almamız gerektiğini hatırlatıyor.
Kitap 5 aşamada planlanmış: Birinci aşamasında “Bilginin Batılaştırılması” üzerinden bilgiyi elde etme süreçlerini tanımlayan biliş tarzları üzerinde duruyor. İkinci aşamada, Batılı bilgi ile muhatap kılınan Türk toplumunun tavır alış biçimleri irdeleniyor. Üçüncü aşamada, Batılı bilgi eleştiriye tâbi tutuluyor. Son aşamada da “ne yapmamız lazım?” sorusuna cevap aranıyor.
Elbette Tuna sosyolog olduğu için üzerinde durduğu “bilgi”, sosyolojinin tanımladığı “bilgi”. Hocaya göre, Türk toplumunda toplumsal sorunları çözmek için ortaya konan bilgiler ve çözüm önerileri, açmazları gidermediği gibi toplumda daha büyük sorunlara sebep oldu. Bunu sebebini de edinilmiş bilgi ile toplum arasında gerçek bağlantıların kurulamamasına bağlıyor Hoca.
Korkut Tuna, bu bağlantısızlık meselesini sadece Türk toplumuna ait bir sorun olarak görmüyor, özellikle 20. asrın başından beri bütün dünya milletleri için geçerli olduğunu düşünüyor. Edindirilmek istenen bilginin tarihî süreci inkâr etmesini sorunun ana eksenine koyuyor. Örneklem alanı olarak Durkheimcı görüşün Ziya Gökalp üzerinden bize aktarılmasını gösteren hoca, Türklerin tarihî serüvenine nasıl bir genel-geçerlik kazandırıldığını anlatıyor. Türk toplumunun kendine ait özel bir kimlik geliştirdiğini belirten hoca, edindirilmek istenen bilginin günlük olayları bile açıklamakta zorlandığını belirtiyor. Tuna, Türk toplumunu anlamak konusunda Baykan Sezer’in eserlerini tavsiye ediyor. Bilgi ve bu bilgiyi edinme süreciyle bir hesaplaşmaya girilmesi gerektiğini vurguluyor.
Cumhuriyetçilere göre somut Türklük için fizikötesi Osmanlılıktan kurtulmak gerekir
Batılı bilginin egemenlik üzerinden dayattığı bilgi edinme modellerinin Türk toplumu ile irtibatını irdeleyen Tuna, Türklerin bu bilgiye neden ve hangi saikle gerek duyduğunu anlamaya çabalıyor. Batılılar gibi bir bilgi tarzına öncesinden ihtiyaç duymayan insanlar olarak Türklerin, bu ihtiyacı duyma sürecine içten bir sosyolog gözüyle bakıyor. Bu ihtiyaç duyma eylemini siyasetin değişikliğine bağlayan Tuna, özellikle Cumhuriyetin devlet kadrolarının tarafgirliğine cevap arıyor.
Tuna’ya göre Osmanlı, kendi siyasetine uygun çözüm yollarına, Doğu ve Batı diye ayırmadan, karşı çıkmamıştır. Türklerin Anadolu tecrübesine ayrı bir önem veren Tuna, böylelikle Türklerin Asurlulardan ve Araplardan gelen Doğu geleneğinin sürdürücüsü olduğunu söylemektedir. Yine, Osmanlı kurtuluş reçetelerinden olan Batıcılaşmacı tavrın, sorunlara çözüm amacını taşıdığını belirtmektedir. Osmanlının geri kaldığını ileri sürenleri, Osmanlının günceli takip edemediği görüşünü yadsıyan Tuna, böyle bakılarak meseleye eksik yaklaşılacağını söylüyor.
Ortadaki sorun bir bilgisizlik sorunu değildir. Osmanlının sorununun bir bilgi sorunu olduğu düşüncesinin Cumhuriyet ürünü olduğunu söylüyor. Cumhuriyet’le Osmanlı mirası siyaset terk edilmiştir. Osmanlının dışında -hatta Osmanlının olmadığı- bir tarih çizgisi ve düzlemi hayal edilmiştir. Bu konuda Türk Tarih Kurumu’nun ilk dönem tarih tezlerine bakmak yeterlidir. Cumhuriyetçilere göre somut Türklük için fizikötesi Osmanlılıktan kurtulmak gerekir. Türkler için Batılı bilgi va’zedici bir karakter taşır. Tuna kitabında Batılı bilginin dayatmacılığını siyaset, şehircilik, mimari, ekonomik sistemler, askerlik, standartlar (özellikle de TSE açısından), bilgisayar kullanımı, yaşantı biçimleri, sinema, dizi ve çizgi filmler, haber ajansları açısından irdeliyor.
Ne yapmak lazım?
Bilimsellik karşısında ne yapmamız gerektiği sorusu derdi olanların zihnî melekelerini meşgul ediyor yeterince. Bu meselenin bir çözüme, vuzuha kavuşması gerektiği de ortada. Tuna’ya göre bilgilerimizi yeni baştan kendi kaynaklarımıza uygun temellendirme ihtiyacı vardır. Öncelikle ihtiyaç hisseden bir topluma sahip olmak gerekir, Batılı bilgiye ihtiyaç duyan irade gibi. Korkut Tuna’nın kitabı bilgi ile sorunu olanlar için deneme tadında güzel bir çalışma.
Zeki Dursun yazdı