Kimi zaman küçük ve sevimli ayrıntılar günışığında âyân olur. En beklenmedik anlarda -belki şehrin telâşındayken, belki yorgun eve dönerken- iç âleminize açılan pencerelerden birine vurulur. Hoş bir esinti odanızı doldururken "neden daha önce fark etmedim sanki?” diye hayıflanırsınız.

İşte şimdi o pencerelerden birinden dışarıyı seyrediyoruz.

Dilimizden düşmeyen küçük sözler

"Bereket versin abi, hayırlı işler", bakkalın sabah duasıdır. Ki gün boyu ağız alışkanlığıyla söylenmiş o sözle bereketlenir küçük dükkânı.

"Hayırdır inşallah", komşu teyzelerin merak ve endişeye bürünmüş sesleriyle birbirlerini ikindi vakti yoklamalarıdır. Bir problem varsa beraberce halledilir, yoksa gönüller rahatlığa erip pencereler kapanır, perdeler usulca çekilir.

Bir torunun ürkek adımlarla yürüyüp elindeki suyu dökmeden dedesinin avuçlarına bardağı bıraktığıdır; "su gibi aziz ol".

"Berhudar olasın"dır öpülen ellerin duası... Aziz ve berhudar bir nesil yetişmiştir o dualarla.

Hâli hatırı sorulduğunda "çok şükür" diyebilenin tevekkülü, samimiyeti...

Kimi zaman gergin bir otobüs şoförünün "Allah kolaylık versin, hayırlı işler" diye omzuna dokunan bir eldir huzur, ferahlık...

"Eğer bir müminin/ Kalbin kırarsan/ Hakk'a eylediğin/ Secde değildir." Yunus Emre

Özrün dilenmesi, helallik istenmesi bir kalbin kırıklarına şifadır. Bunu bilir insan, yaratılanı incitmekten Allah'a sığınır.

Dostların sitemiyse bambaşkadır: "Aşk olsun!"

Sonra biraz ilerde bir evde demli bir çaya daha doyulmuş, çay kaşığı bardağın üstüne kapatılmıştır. Bu "ziyade olsun"dur. Fakat ısrarlı ninelerin "çek o kaşığı oradan, kısmetin kapanır sonra" uyarısıyla bir bardak daha doldurmasının adıdır zenginlik.

Tüm bu kıymetli "küçük şeyler" İslam ile yoğrulmuş, şekillenmiş, ecdadın nezaketiyle süslenmiştir.

Bu "küçük şeylerin" farkına varan, penceremize vurup sefâlar getiren Ruhan Umut'un Eşik Yayınları’ndan çıkan Aşk Olsun kitabıdır.

"Onlar, tevârüs edenler... Emanetler... Günde belki de onlarca defa söylediğimiz ama üzerinde durmadığımız, neden söylediğimizi bilmediğimiz, nereden geldiğini merak etmediğimiz, anlamını düşünmediğimiz ünlemler, kelimeler, deyimler, cümleler..." diyor yazar.

Sahi siz hâlâ pencerelerinizi açmadınız mı?

Aşk olsun.

 

Esra Erdoğan yazdı