Hani, kıyafetini değiştirse, eline rolüne göre gürz yahut kılıç alsa bir eski zaman savaşçısı…

Oturup diz kırsa, sol avucunda kâğıt sağ elinde divit yazmaya başlasa bir eski zaman muharriri…

Bir tekkede zikir halkasına karışsa bir eski zaman dervişi…

Atları, develeri, bir taş hanın develiğine, atlığına çekip, yükünü teslim ettikten sonra, hanın sokağa açılan kapısında taş eşiğe oturup kahve höpürdetse bir eski zaman tüccarı…

Her halükarda, yadırgamayacağınız bir eski zaman efendisini mi görmek istiyorsunuz?

Omzunda deri çantası, deri çantasıyla uyumlu deri ceketi, derisiyle de uyumlu bir melez gökyüzünü de taşıyarak ağır adımlarla Ankara sokaklarında dolaşan, bildik tanıdık mekânlarda az söyleyip çok dinleyen Dursun Ayan’dan başkasını aramayın… Hayal serbest, hepsine yakışır.

Bilgiyi harman eden adam

Hepsine yakışır da, adamın, tasavvuftan musikiye, halkiyattan toplum bilime, kazıbilimden kökenbilime yadırganmayacak bir müktesebatı var. Meşrepten bilimci, meslekten toplumbilimci…

Kuru malumat değil, gözleri sanki bildiği, arada bir söz arasında zaman dilimlerini, kişileri, olayları ve bunlardan müteşekkil değerleri yaşıyor gibi orada bulunmuşluğu var.

Kahve mi içiyorsunuz, fincandaki desen bilmem hangi dönemden izler taşıyor.

Bir kelime mi geçti, filan dillerdeki filan kelimelerle akraba…

Yaşayan bir ayinin bir törenin bir toplumsal figürün kökeni ve karşılığı nedir?

İnsanı hem insandan hem eşyadan okuyanlardan…Dursun Ayan

Değer olarak gördüğünüz her zincirin ilk halkasıyla son halkası arasında gidip gelen bir zihinsel yolculuğun adamı…

Sükutunda kelimeler gizli

Dili konuşurken kekemeye çalıyor, kelimeler dişlerinin arasından yaralanarak çıkıyor. Acıtmayan, sevimli yaraları ve cümlelerinin, desenli…

Saçlarını ağarttığı değirmenin düzeneğini anlamakla meşgul…

Rengi çok terlemekten kahverenginin bütün tonlarına yakın… Bütün yangınlardan geçmiş, nasır bağlamayan yüreğinde alev izleri taze…

Okuduğu destanlardan, okurken hayal ettiği yeni destanlardan bir kahraman yontuyor kendine…

Saklı şair… Henüz yayıncısını bulamadı.

Kitapları, editörü olduğu kitapları, makaleleri var.

Çekingen; çekingenliği sayfalar arasında çok şey görmesinden…

Yüzü, yeryüzünün bütün topraklarından, bütün yağmurlarıyla yorularak bütün iklimlerinde kıvamınca kurutulmuş bir yüz.

Gözleri kendine yetiyor. Kalbinin gözleri de…

Mehmet Aycı tanıştırdı