Minareleri, kubbeleri, mihrap ve minberleriyle camilerimiz; bizleri bin yıllardır şefkat kanatları altına alarak sarıp sarmalayan, içinde dert ve sıkıntılarımızı unuttuğumuz, ibadetin, birliğin, kardeşliğin, şefkatin, merhametin sembolü olan, yerini asla başka bir şeyle dolduramayacağımız cihân-kıymet mekânlardır.
Yakın bir zaman önce görülen zaruret üzerine bu mukaddes mekânlarda bir müddet toplu ibadet edemeyeceğimizi derin bir teessürle öğrendik.
Böyle ağır bir ayrılığa hiçbirimiz hazır değildik. Evet, belki pek ziyaret etmez olmuştuk son zamanlarda ancak camiler nasıl olsa oradaydı; ne zaman istesek gidip cemaate katılabilirdik, hele işlerimizi biraz kolaylayalım zaten tüm vakitleri camide kılacaktık, bunu kimse engelleyemezdi, böyle bir şey konuşulamazdı bile...