Bayrak şairi Arif Nihat Asya 7 Şubat 1904 tarihinde doğdu ve 5 Ocak 1975 tarihinde vefat etti. Ölümle ilgili şöyle bir rubaisi vardır;

Çağlarla sular, hiç geri akmazlar mı?

Bir kerrecik olsa hiç geri bakmazlar mı?

Dünyasına ayda yılda Arif Nihad’ı

Burdan günü birlik de bırakmazlar mı?

Bu rubaisinden de anlaşılacağı gibi öbür dünyadan bu dünyaya günü birlik gelinmeyeceğini bile bile ölümle şakalaşmaktan zevk duyuyordu. O bir Mevlevi şeyhiydi. Ölüm karşısındaki rahatlığı Müslümanlığından ve Mevlevi meşrebinden olmasından kaynaklanıyordu. Ölüm tarihi olan 5 Ocak onun için bir Şeb-u Arus’tur. Yani düğün gecesidir. O tesadüflere inanmazdı. Her şeyin müthiş ve mükemmel bir nizam içinde cereyan ettiğine inanan bir mümindi. 7 günlükken babası vefat etmiş ve babasından 3,5 lira değerinde bir kirli yorgan, bir güneş saati ve Erzurum’lu İbrahim Hakkı Hazretleri’nin “Marifetname” isimli eseri idi. Bütün bu imkansızlıklar varken nasıl yetişmiş, nasıl tahsil yapmıştır? Kendisi şöyle ifade etmektedir; “Bütün tahsilimi, devlet okullarında, devlet yardımıyla yaptım. Elim devletimin sayesinde kalem tuttu. Bu bakımdan devletimi ve milletimi velinimetim biliyorum.” Milli edebiyatın ufkunu şöyle çiziyordu. Milli edebiyatın ilk şartı milleti, milliyeti kabul etmek, bunlara karşı olmamaktır. Öteki vasıflar, bu şarttan sonra gelir. Dünyaya giden yol; milletten geçer.