Temmuz dergisi 38. sayısı ile yine karşımızda. Göz dolduran bir içeriği var derginin. Benim yapacağım ilk paylaşım; Recep Seyhan söyleşisinden olacak. Sorular Yusuf Alpaslan Özdemir’den. Sorular yerli yerinde, cevaplar da aynı şekilde öykü-roman bağlamında rehberlik edecek ipuçlarını barındırıyor içinde. Recep Seyhan, öyküye ve öykü kuramına vakıf bir isim. Onun verdiği cevaplardaki detay noktalar da dikkat çekiyor.

“Öteden beri öykü ile hikâye arasında ince bir ayrım olduğunu söyleyen, öykü de yazan bir hikâyeci olarak öncelikle ‘hikâye’ diyorum. Buna bir vesile ile değinmiştim: Geleneksel hikâyelerimiz için sahiplik/ iyelik eki kullanabildiğimiz halde öykü için ‘modern öykümüz’ diyemiyoruz. Biz anlatma geleneği olan bir milletiz. Gelenek oluşturan öznelerin binlerce yıllık bir geçmişi olduğu biliniyor. Hafife almak maksatlı değil bir tespit olarak diyorum; öykü yenidir ve kayda değer bir geçmişi yoktur.”