İkindi Yazıları Dergisi’nden bahsedeceksem eğer üniversite yıllarıma, ilk yazma sancılarıma, ilk arayışlarımla gittiğim dergilere değinerek kapısına dayandığım üstatları anmalıyım öncelikle.

Doksanlı yılların gençliği olarak düşünsel ve manevi dönüşümlerimizin, heyecanlarımızın, keşiflerimizin sonucunda yeniden inşa olurken, adeta küllerimizden, yıkıntılarımızdan, umutsuzluklarımızdan ve çaresizliklerimizden silkinip tıpkı Zümrüdüanka kuşu gibi küllerimizden yeniden doğuyorduk.

Eylemlere, kitap fuarlarına, forumlara katılıyor, bir kitabın peşine düşüyor, bir dergiyi baştan sona okuyarak kafamızdaki ve kalbimizdeki tüm soruları cevaplamaya, Yegâne Kitap’a an an yaklaşma derdiyle, sözün, yazının ve dahi tüm has mihmandar yazarların peşine düşüyorduk.

Yazmaya başladığım o yıllarda ilk şiirlerimi Mustafa Kutlu’ya götürmüştüm, Basın yayında okuyan arkadaşlarımın azmettirmesiyle. Belli bir süre üstada çalışmalarımı gösterdim, işte o sıralarda bana bir dergide yazmamı tavsiye etmişti. O dergi İkindi Yazıları Dergisi idi. İlk sayıları ben lisede hiçbir şeyden habersiz okurken çıkmış, üniversiteye geldiğimde ve ilk yazılarımın Ankara Radyosu’nda Tamer Levent’in hazırladığı Gecenin İçinden programında okunmasıyla yazmak beni heyecanlandırmaya başlamış ve dergilerin, Yedi İklim’in, Dergah’ın kapısını çalmıştım. Üstat Mustafa Kutlu’ya nasıl ulaşacağımı mı sormuştum, adresimi mi almıştı, bu tavsiye ettiği İkindi Yazıları Dergisi, nasıl olmuştu da adresime gelmişti tam hatırlayamıyorum ama bir şekilde dergi benim adresime gelmişti işte. Yine aynı yıllarda şiire devam edip etmeyeceğim noktasında görüşlerini almak için, şiirlerimi Melek Paşalı, Kardelen Dergisi’ndeki kıymetli üstatlara götürmüştü, Mürsel Sönmez’e, Süleyman Çelik’e, belki Nurettin Durman Hocam da okumuştur. Onlar şiiri bırakmamı söylemişler. Bu haberi şimdi yıkılan İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nin camlı girişinde karlı bir günde Melek bana söyleyince büyük bir düş kırıklığı yaşamıştım. Gençlik heyecanı ile etkilenmiştim doğrusu bu haberden… Sonraları ise Ali Haydar Haksal Hocam tamamen öyküye yönelmemi tavsiye edecekti bana ve ben bu tavsiyeye uyacaktım…

 “Sımsıcak bir Anadolu samimiyeti ve yakınlığı hissettirmiştir İkindi Yazıları. Anadolu’da iyi bir seviyede dergi yayınlanabileceğini göstermişlerdir. Eser yayınlamadığım halde çok yakın bulmuşumdur. Belki de orada yazan dostlarımızdandır bu” diyecektir İkindi Yazıları için şair Süleyman Çelik…

Kendi okuruna ulaşan, an an kendi yazarını ve şairini inşa eden daha çok tavsiye ve referanslarla okuyucu kitlesini oluşturan bir dergiydi İkindi Yazıları.