“Mühendislik dini veyahut Avrupa İslamı” konulu tartışmanın uzman konuşmacısı yazar ve fikir adamı Enis Odacı idi. Odacı’nın Avrupa ve Müslümanlar konulu sunumunun ardından tartışmaya geçildi. Odacı tartışmaya temel oluşturan sunumunda, insanların korku içinde olduklarını, bu korkunun da basın yoluyla iyice pekiştirildiğini, politikacıların da bu korkuyu kullanarak toplumu gerdiklerini tespit ettiğini söyledi. Bu korkunun kendi geçmişlerindeki kilise tecrübelerinden kaynaklandığını söyleyen Odacı, daha yakın zamana kadar kilisenin toplum hayatına büyük oranda yön verdiğini ve toplumun bundan kurtulmak için büyük mücadeleler verdiğini ve tekrar aynı şeyleri yaşamak istemedikleri için Müslümanların etkisinden korktuklarını iddia etti.
Odacı, biz Avrupa Müslümanlarıyız, biz de kendi içimizde farklılıkları barındırıyoruz derken, Avrupa İslamı diye bir şey olmadığını da iddia etti. Avrupa’nın liberal demokrasi, komünist (artığı) ve otoriter rejimlerden oluşan bir karışım olduğu ve bir birliğin olduğunu iddia etmenin mümkün olmadığını söyledi. Avrupa İslamı kavramıyla ‘biz’ ve ‘siz’ arasında bir çizgi çekmenin amaçlandığını söyleyen Odacı’ya göre, asıl soru yaşadığımız ülkede nasıl bir Müslüman olmak istediğimiz sorusudur. “Kimse size bir din empoze edemez, kimse sizin hangi cami ya da okula gideceğinize karar veremez. Bunu siz belirlersiniz. Mühendislik İslamı ile ilgili kaygı duymamız gereksiz. Devlet bizimle ilgili düşünecektir, siyaset bizi konuşacaktır ancak biz ne olmak istediğimizi kendimiz belirleriz. Hep birlikte nasıl bir İslam tesis ederiz? Asıl soru budur.”
Odacı’ya göre teolojik tartışmalardan uzak durmamız lazımdır. Zira hangi ibadetleri yaptığınız değil, bir Müslüman olarak, İslamdan ilham alarak toplum için ne anlama geldiğiniz önemlidir. Toplum bunu bizden beklemektedir. Teolojik tartışma kendi iç meselemizdir. Katılımcılar arasında bulunan Prof. Dr. Bedir Tekinerdoğan, sunumun konuya bir açıdan baktığını ancak konunun farklı boyutlarının da var olduğunu söyleyip, Avrupa’da yükselen aşırı sağa dikkat çekti. Bu grubun her halükarda Müslümanları Avrupa’da istemediklerini ve bunun için yer yolu mübah gördüklerini belirten Tekinerdoğan, kendimizi buna karşı da hazır etmemiz gerektiğini söyledi. Bu sözler üzerine tekrar söz alan Odacı, bizim onların jargonlarını kullanarak aşırı sağın tuzağına düşmememiz gerektiği, normlar ve değerler üzerinden değil haklar üzerinde hareket etmemiz gerektiğini söyledi. Bu bize daha fazla alan kazandırcaktır, dedi.
Tartışmadan çıkan ana sonuç, Avrupa İslamı, Müslümanların eşit pozisyona gelmesini, onların toplumun her katmanında ve pozisyonunda görünür kılınmasını, tartışmaların nesnesi değil öznesi olması gerektiğini ihtiva etmektedir. Kamuoyunu kendimizle ilgili bilgilendirmek ve etkilemek için de gerekirse kendi kanallarımızı hayata geçirmeliyiz. Aksi takdirde başkaları bizi yönetecektir.