İlahi bir fermandır ki Allah, kendi yolunda olanlara her zaman yardım edeceğini vaat ediyor ve bu vaadini de hep gerçekleştiriyor. Yeter ki kulları ihlâs ve samimiyetini bozmasınlar. Gerisi Allah'a kalmış bir iştir.
Afrika, ilginç bir mozaik. Farklı dinlerin, kültürlerin ve kabile anlayışlarının egemen olduğu bir toplum. Burkina Faso da bunun ilginç örneklerinden birisi. Halkın % 60 kadarı Müslüman... Lakin ülkenin tüm hâkimiyeti Hıristiyan ve putperestlerden oluşan gayrimüslim unsurlara ait. Yerel bitkilerle birlikte alkol üretimi ve tüketimi çok fazladır. Hıristiyanlar ve putperestler bunu bolca kullanırlar. Elbette Müslümanların arasından da bu günaha yönelenler vardır.
Ülkenin ekonomik sıkıntılarına rağmen tahmin edemeyeceğiniz kadar çok içkili mekânlar vardır. Çarşılar bununla dolu, müşterisi var ve de çok ucuz. Üzerinde bir sübvanse de olabilir.
Âlimin mücadelesine nasıl cephe aldılar?
Ülkenin Mahmut Bande isimli âlimlerinden birisi, bunu kendisine bir dert edinir ve vaazlarında sürekli içkinin kötülüğünü ve haramlığını anlatır. Müslümanlardan kendilerini ve çocuklarını bundan uzak tutmasını ister. Elbette içki aleyhine sürekli yapılan vaazlar bu sektörde bulunanları da rahatsız eder. Bunlar bir araya gelirler ve bundan sonra içkiye yeni bir isim verirler. İçkinin adı Bande olacaktır. Bande kelimesi, Hoca Efendi'nin soyadıdır ya... Buna bir şey daha ilave edilir ve içkiyi dağıtan garsonların adı Hâce konulur. Hepsi Hâce! / Hacı! diye garsonu çağırır ve ondan bir bande isterler. Kendilerince Mahmut Hoca'dan intikam alacaklar.
Fakat ülkede garip bir şekilde bu içki merkezlerinde arka arkaya beklenmeyen yangınlar çıkmaya başlar. Afrika'nın en tipik özelliklerinden birisi de sihir ve büyünün çok yaygın olması, gizemli ve olağandışı hallerden aşırı derecede korkuluyor olmasıdır. Sebepsiz yere çıkan bu yangınlar, doğal olarak onların arasında büyük bir korkuya neden olur. Ve bunu da hemen Mahmut Hoca'ya hamlederler. Bu yangınlarda onun kesinlikle bir parmağının olduğunu düşünürler. Ama korktukları şey Mahmut hocanın bir gece buraları yakması veya yaktırması değildir. Böyle olsa, bunu halletmek kolaydır.
Yolunda olan mahzun olmaz
Onları asıl korkutan, bundaki gizemdir. Yani bir sihir varsa, metafizik bir yöntemle yakılıyorsa buralar… Sonra bunların devamı gelirse… Daha büyük belalarla karşılaşırlarsa… Tekrar bir araya gelirler ve bu intikamlarından vazgeçerler. Artık alkolün adı “bande” olmayacak, garsonlara da “hâce!” diye seslenmeyecekler.
Biz de biliriz ki Mahmut Hoca kendisinden intikam almak için böyle bir yola başvurmamıştır. Bunu yapan insanlarla ilgili hiçbir girişimde de bulunmamıştır. Çıkan yangınlarda en küçük bir dahli de olmamıştır. Tek amacı Allah'ın dinini anlatmak, onun helal ve haramlarını insanlara tanıtmak olan bir insanı ve bu güzel kulun oluşturduğu sinerjiyi engellemek isteyen ehli küfre Allah'ın bir cevabıdır. Allah, halis niyetlerle kendi dinine yardım eden kullarını asla mahcup etmez. Onların isimlerini ve cisimlerini de oyuncak ettirmez.
Asım Bin Sabit
Sahabe-i kiramdan Asım Bin Sabit’in (RA) hikâyesini okumuş olmalısınız. Uhut savaşından sonra Adel ve Kare kabilelerinden gelen bir grup insanla İslam’ı öğretme amacıyla gönderilmişti. Ama onlar için plan, söylenenden farklıydı ve yolda Asım’ı (RA) şehit ettiler. Onun cansız bedenini de müşriklere satma planları vardı. Ama Asım (RA) rabbine şöyle dua etti: “Allah’ım! Ben, günün başında, Senin dinini korudum. Sen de, günün sonunda benim etimi koru! Cesedime müşrikleri dokundurma!”
İşlerini bitirdiklerini sanan ve başını alıp müşriklere satmayı düşünen hainleri bir grup arı sürüsü bekliyordu. Her gelenin yüzüne yapıştı ve onları uzaklaştırdı. Akşam karanlığında almayı düşünmüşlerdi. Lakin geldiklerinde bir daha bulamadılar. Allah kendi yolunda olanları koruyacaktı. Bu va’dini yerine getirdi ve korudu da…
İşte tarih, Burkina Faso’da yeniden yaşandı. Bu son değildir ve Allah kendi yolunda olanları mutlaka muhafaza edecektir.
Bunu başarabilenlere selam olsun.
Haşim Akın