‘Kendisini şair olarak bilip sevdiğimiz İbrahim Tenekeci, adeta bir şiir kitabı suretinde basılan son kitabı Tüfeksiz Hareketler’le deneme serisine bir yenisini daha ekledi’.  Bu cümleyi, ismi ve kapağıyla üzerimde şiirce bir etki bırakan bu kitabı, satın alıp araladıktan sonra kurdum. Hangi şiirlerini almış acaba diye meraklanırken mensur bir içerikle karşılaşmak benim için biraz hayal kırıklığı oldu. Ama kitapla evveliyatı olan okurların tavrı farklı olacaktır mutlaka.Tüfeksiz Hareketler, İbrahim Demirci

Ben asıl vatani görevini yapmayan ya da muaf olan okurların ‘Tüfeksiz Hareketler’ tamlamasından ne anladığını merak ediyorum. Zorlasalar belki barış, kardeşlik, esenlik gibi bilindik çıkarımlarda bulunabilirler. Ya da askerliğini yapan talihsizlerin tecrübelerinden, askerliğin etkisini ruhundan silememiş gariplerin internet geyiklerinden gerçeğe yakın bazı ipuçları yakalayabilirler. Okur için geniş bir çağrışım alanı sunan bu terkip, gerçek hayatta askerliğini yapmış her anadolu çocuğuna günde üç öğün tok karnına içirilen ordu jimnastiğinin 12 hareketlik serisinden başkası değildir. “Tüfeksiz hareketler birinci seri. Başlama vaziyeti al!” komutundan sonra, spormuş gibi yaptırılan bu hareketler, komutanın halet-i ruhiyesine göre artar veya azalır. Canı sıkkınsa mesela ‘sayarak ve artırarak 30 tekrar’ diye yıkıcı bir komut verir ve siz komutanın ikinci bir emrine kadar eğitim alanında debelenir durursunuz.

Sivil jimnastiği ve Tüfeksiz Hareketler serisi

İbrahim Tenekeci elbette Anadolu çocuğunun depresyonunu diriltme derdinde değil; ödünç alarak bir imgeye evirdiği bu isimle bize farklı bir tüfeksiz hareketler serisi sunuyor. Yaşamak için kazdığımız siperlerin bizi korumaya yetmeyeceğini; yüksek duvarların, çelik kapıların, depreme dayanıklı yapıların, sigortaların, kaskoların huzursuzluğumuzu artırdığını; bu tedirgin ve tetikte olma halinden Allah’a sığınarak kurtulabileceğimizi ifade ediyor. ‘Allah var, tasa yok!’ diyor kendi kavlince.

Daha önce Milli Gazete’de farklı tarihlerde yayınlanan elli kadar denemenin yer aldığı kitap, Tenekeci’yi yakından takip edenler için yeni bir şey söylemiyor fakat kitapta yeni okur için muhtelif konularda kafa açacak referans isimler, eserler ve değinilere yer veriliyor.

Günlük mülahazalardan derin mevzulara

Bahsettiğimiz denemeler, günlük bir gazetede yayınlanmış olması sebebiyle daha çok güncel meseleler üzerinde fikir yürütmüş. Ama her bir deneme, gelip geçici bu meselelerden genel-geçer tezler üretmeyi dert edinmiş. Örneğin Anayasa Mahkemesi kararları, Cumhurbaşkanının edebiyatçılara verdiği yemek, orman yangınları, başörtüsü, dilde sadeleşme gibi milletin başını ağrıtan problemlere değinilse de yazarın sözü döndürüp dolaştırıp getirdiği yer hep kalp, akıl, ahlak, namus, mesuliyet, dürüstlük, samimiyet gibi her zaman tazeliğini kaybetmeyecek şeyler.

Hayata kul olarak direnen Tenekeci, en çok da maneviyatçı mukaddesatçıların günümüzde geldikleri yeri sorguluyor. Bir alıntıyla sözlerimizi noktalayalım:

“ İstanbul olmasaydı Mehmet dünkü çocuktu.”  dediğimizde espri yaptığımız zannediliyor. Oysa bu cümlede mizah değil izah var.

İzah şu: İnsan kalmak ile kariyer yapmak arasındaki fark, sanıldığından daha büyüktür. Fakat iş yapmakla işgüzarlık arasındaki fark ne yazık ki her geçen gün kapanıyor.”    

Zekeriya Şener okudu, irdeledi