Sözü tesirli, kalemi kuvvetli, üslubu sade bir âlim: Ahmet Hamdi Akseki

"Merhum Ahmed Hamdi Akseki, büyük bir din âlimi, fazilet, ferağat, ahlak ve seciye sahibi mümtaz bir şahsiyetti. Şarkın ilim ve felsefesi kadar garbın da kültür ve felsefesine vakıftır. Bundan dolayı da birçok yerli ve yabancı ansiklopedilerde biyografisi yazılmıştır." Veli Ertan, Tohum dergisinin Mart 1976 tarihli 94. sayısında Ahmed Hamdi Akseki’yi yazmıştı.

Sözü tesirli, kalemi kuvvetli, üslubu sade bir âlim: Ahmet Hamdi Akseki

Ahmed Hamdi Akseki, Cumhuriyet devrinde üçüncü Diyanet İşleri Reisi olup yazmış olduğu dini, içtimai ve ahlaki eserleri ile İslam âleminde tanınmış değerli din âlimlerindendir. Muharrir ve müdekkik bir zattır.

1887 tarihinde Akseki'nin Güzelsu nahiyesinde doğmuştur. Nahiye camiasının imam hatipliğini yapan Mahmud Efendi isminde bir zatın oğludur. Annesi de aslen Güzelsulu olan Cafer Mehmet Ali kızı Hatice Hatun’dur.

Ahmed Hamdi Akseki, henüz 12 yaşında bulunduğu sırada kendisinden küçük bir kız kardeşi ile annesinden öksüz kalmıştır. Kur'an-ı Kerim'i babasından ve Hatip Ali Efendi’den, tecvidi de Sûfi İbrahim Efendi'den öğrenmiş, Arapça, sarf ve nahv derslerinin mebadisini de nahiyede Mecidiye medresesinde müderris Abdurrahman Efendi’den tahsil etmiştir.

Bu suretle ilk tahsilini memleketi olan Güzelsu’da bitirdikten sonra Ödemiş'e gitmiş, orada üç sene kadar Gerçekli İsmail Hasib ve Aksekili Hacı Mustafa Efendilerden Arapça, Farsça, Fıkıh ve İslam itikadına dair dersler okumuştur. Tahsil müddetince iaşe ve ibatesini ancak haftanın tatil günlerinde mühür kazımakla temin etmiştir. Memleketinde iken öğrendiği talik yazısını da epeyce geliştirmiştir. Mühür hak etmeyi ilk defa hocası Abdurrahman Efendi’den öğrenmişti.

Ödemiş'te yaptığı tahsilden sonra İstanbul'a gelmiş ve meşhur Fatih dersiamlarından Bayındırlı Mehmet Şükrü Efendi’nin derslerine devamla icazet almıştır.

Gençlerin ahlak ve ruhları üzerinde derin tesirler yapmaya muvaffak oldu

İmtihanla girdiği Darü’l-Fünun Ulum-il Aliye-i Diniye Fakültesi'ne müdavim bulunduğu sıralarda mezkur fakültenin lağvı üzerine bu defa Darü’l-Hilafeti’l Aliye medresesinin Âli kısmına naklolunmuş ve burada tahsilini ikmal ettikten sonra Medresetü’l-Mütehassisîn’in Felsefe, Kelam ve Tasavvuf şubesine girmiş, muvaffakiyetle burayı da tamamlamış, doktorasını yapmış, İstanbul ruus imtihanını da kazanmak suretiyle dersiam olmuştur. Merhumun matbuat sahasındaki çalışmaları da tetkike şayandır. 1908 senesinden itibaren yazı sahasına atılmış ve o zaman çıkmakta olan Sebilü'r-Reşad mecmuasının en önemli muharrirleri arasına girmiştir. Bu mecmuada yazmış olduğu dinî, içtimaî, ahlakî felsefî makalelerinin bir kısmı Beyrut ve Mısır gazeteleri tarafından iktibas olunmuştur.

Sonra Süleymaniye’ye tahvil edilen Medresetü'l-Mütehassisîn'in son sınıfında bulunduğu sırada Şeyhü’l-İslam Mustafa Hayri Efendi’nin tensibiyle hocası İzmirli lsmail Hakkı'nın himmetiyle Heybeliada'da Mekteb-i Bahriye-yi Şahane’ye din dersleri, din felsefesi ve ahlak dersleri muallimliğine tayin olunmuştur. 1916 tarihinde de bu vazifesine ilave olarak Medresetül-İrşad tarih, felsefe yine aynı sene içinde Darü’l-Hilafe medresesi felsefe dersleri uhdesine verilmiştir. 1918'de felsefe derslerinin kaldırılması üzerine içtimai ilimler müderrisliğine tayin edilmiştir. Mekteb-i Bahriye-yi Şahane’de din derslerine, eskilerin takip ettiği sıkıcı bir usulle değil, yepyeni bir tarzda başlamış ve bu suretle gençlerin ahlak ve ruhları üzerinde derin tesirler yapmaya muvaffak olmuştur. Onların vicdanlarındaki din duygusunun temiz bir tarzda inkişafına gönülden çalışmış ve öğrencilerinin hürmetini kazanmıştır.

Merhum Ahmed Hamdi Akseki, Heybeliada'da Mekteb-i Bahriye-yi Şahane’de tekrir ettiği derslerini “Dini Dersler” namı altında üç kitapta toplamış, bunları birçok kişi yuvalarımızda yıllarca okutmuştur.

Balkanlardan Anadolu’ya

Merhum Ahmed Hamdi Akseki'nin Balkan muharebesinden önce Sebilü’r-Reşad mecmuasının Bulgaristan ve Romanya muhabirliği de çok dikkate şayandır. Bulgarların şiddet ve tazyiklerine rağmen her türlü tehlikeyi göz önüne alan merhum üstad Bulgaristan'ı dolaşmış ve burada bulunan Müslümanları tenvir ve irşada çalışmıştır. Oradan mecmuaya gönderdiği “Bulgaristan Mektupları” serisi mühimdir. Bu yazılarında burada bulunan Müslümanların yaşayış tarzlarını ve Bulgarların yapmış oldukları zulüm ve cefaları etraflıca izah etmiştir. Bilhassa son yazmış olduğu mektubunda Bulgarların muhakkak harbe gireceklerine dair verdiği malumat ileriyi görebildiğini bize göstermektedir. Milli Mücadele sırasındaki hizmeti de oldukça büyüktür.

Milli Mücadele’nin başlaması üzerine İstanbul’daki kudsi vazifesini bırakmış, Anadolu'ya geçmiş ve 1922 tarihinde Ankara Mektebi Sultani ulum-i diniyye muallimliğine tayin olunmuştur. Bir taraftan da yazıları ile, va'z ve irşadlarıyla halkı, dini konferanslarıyla da gençleri tenvire çalışmıştır.

1922 tarihinde Ramazan ayı münasebetiyle Darül-Muallimin konferans salonunda dini konferanslar vermiştir. Bilahare konferanslarını “İslam Din-i Fıtridir” namı altında neşretmişti. Yine aynı tarihlerde mülga B. M. Meclisi Hükümeti ve umur-i şer'iyye ve evkaf vekaleti tedrisat müdürü umumiliği uhdesine verilmiştir. Bu vazifeye başladıktan sonra azalıklara da tahsil arkadaşlarından eski Diyanet işleri Reisi Hasan Hüsnü Erdem'i ve Mustafa Sahib Efendi’yi tayin ettirerek aynı daire içinde toplamıştır.

Mustafa Kemal’in Darü’l-Hilafe medresesi ziyareti

Merhum Ahmed Hamdi Akseki'nin 1923 tarihinde Medresetü’l-Vaizin ve Darü’l–Hilefa medreseleri hakkında zamanın şer'iyye ve evkaf vekiline takdim etmiş olduğu layihası cidden tedkike şayandır. Bu layihalar üzerine Anadolu Darü’l-Hilafeleri için Evkaftan 60.000 lira alınmış, kısa bir zaman içinde de medreseler ıslah edilmiş ve yeniden programlar tanzim olunmuştur. Darü’l-Hilafe medreselerinin sayısı da 13'ten 38'e yükseltilmiştir, böylece memleketin irfan yuvalarına da değerli hizmette bulunmuştur.

Atatürk 5 Şubat 1923'te Konya'yı şereflendirdikleri sırada Darü’l-Hilafe medresesini teftiş etmiş, Fransızca, Hadis, Fıkıh, Kelam, Coğrafya derslerinde bulunmuş ve talebelerle uzun uzadıya meşgul olmuşlardır. Medreseden ayrılırken şöyle demişlerdir: “Memnuniyetle görüyorum ki tedris ve tederrüs cidden hakikatı diniyye dairesindedir. İnşaallah memleketimizi ve milletimizi ihya edecek ve hakiki ülema faziletkar müderrislerimiz sayesinde siz olacaksınız. Kıymetli ve hakiki ülemamızın mevkii yüksektir. Ülemamızın ve erbabı ilim ü irfanımızın hizmeti ve irşatları ile inşaallah İbn Rüşd’ler, İbni Sina’lar, Farabi’ler, İmam Gazali’ler milletimizin içinden çıkacak ve bu asrın tekamülatıyla mücehhez olarak ihyayı hakikati diniyye eyleyeceklerdir. Aksekili Ahmed Hamdi Efendi’yi tebrik ve kendilerine teşekkür ederim. Meşhudatımdan atiyen memleket için memnunum.” (5 Şubat 1341 tarihli ve 771 numaralı Hakimiyet-i Milliye gazetesi)

1947’de Diyanet İşleri Reisi oldu

Umur-i şer'iyye ve evkaf vekaletinin lağvı üzerine merhum Ahmed Hamdi Akseki tedrisat müdürü umumiliğinden İstanbul İlahiyat Fakültesi Hadis ve Tarihi Hadis müderrisliğine, sonra da Diyanet İşleri Reisi’nin arzu ve tensibiyle Diyanet işleri heyet-i müşavere azalığına tayin olunmuştur.

Heyeti Müşavvere azalığında iken “Ahlak Dersleri” namındaki kitabını çıkarmıştır. Bu eserin konularını vaktiyle Bahriye-i Şahane’de takrir ettiği notlar teşkil etmektedir.

Askere Din Dersleri”, “Köylüye Din Dersleri”, “Vel'asri Suresinin Tefsiri”, “Peygamberimiz Hz. Muhammed (A.S.) ve Müslümanlık”, “Peygamberimizin Vecizeleri” ve “Yeni Hutbelerim” adlarındaki eserlerini neşretmiştir.

Merhum üstad 1939 tarihinde Diyanet işleri Reisi Rıfat Hocanın tasvip ve tensipleriyle reis muavinliğine getirilmiştir. Bu zamanda 656 sayfa tutan “İslam Fıtrî Tabii ve Umumî bir Dindir” adındaki değerli eserini ve 4 kitap halinde “Yavrularımıza Din Dersleri” eserini yazmıştır.

Ahmed Hamdi Akseki, 1947 tarihinde Diyanet İşleri Reisliği'ne tayin olunmuştur. Reisliği zamanında da “İslam Dini” adlı eserini ve (itikat, ibadet ve· ahlak mevzularını havi) öğretmen ve öğrencilere yardımcı açıklamalı “Din Dersleri” kitabını yazmıştır.

Merhumun din tedrisatı ve din müesseseleri hakkında zamanın başvekiline vermiş olduğu rapor tetkike şayan bir eser mahiyetindedir.

Ahmet Hamdi Akseki, İstanbul'da Süleymaniye Camii Şerifi’nde vermiş olduğu hitabeden henüz bir ay geçmeden vazifesi başında aniden rahatsızlanmış ve derhal numune hastahanesine kaldırılmıştır. Nihayet hastahanede üç gün yattıktan sonra 9 Ocak 1951 tarihinde Allah'ın rahmetine kavuşmuştur.

En çetin mevzuları en açık bir şekilde yazmaya muktedirdi

Merhum Ahmed Hamdi Akseki, büyük bir din âlimi, fazilet, ferağat, ahlak ve seciye sahibi mümtaz bir şahsiyetti. Şarkın ilim ve felsefesi kadar garbın da kültür ve felsefesine vakıftır. Bundan dolayı da birçok yerli ve yabancı ansiklopedilerde biyografisi yazılmıştır.

Merhumun en büyük düşüncesi, “Müslümanlık her türlü terakki ve tekamülü emreden bir din olduğu halde niçin Müslümanların geri kaldığı” meselesi olmuştur. İşte bunun içindir ki merhum Müslümanları dinleriyle mütenasip olarak üstün bir terakkiye ve tekamüle ulaştırmanın yollarını araştırmış ve bu nokta ile hayli uğraşmıştır. İslam dininin ebedi ve cihanşümul olduğu ve bütün beşeriyetin dini bulunduğunu müdafaa etmiş ve dünya milletlerinin ızdıraptan kurtulabilmesinin, ancak bütün peygamberlerin de dini olan İslam’a dönmekle mümkün olabileceğini delilleriyle ayrı ayrı isbat ve izah etmiştir.

Merhum beşeriyetin terakkiyatı ilmiye sahasında atmakta olduğu her adımla bozulmuş dinlerden uzaklaşarak fıtri ve gerçek din olan İslam'a yaklaşmakta olduğu görüşünü savunmuştur.

Merhumun sözü tesirli, kalemi kuvvetli, üslubu da gayet sadedir. En çetin mevzuları en açık bir şekilde yazmaya muktedirdi. Geniş görüşlü, fakih bir din âlimi idi. Meslek şerefini daima muhafaza etmiştir. İman ve itikadında asla fedakârlık yapmamıştır.

Merhum Arapça, Farsça, İngilizce bilirdi.

Merhum üstadın basılmış veya basılmamış olmak üzere 70'i mütecaviz eseri vardır. Yukarıda zikredilen eserlerinden başka basılmış veya basılmamış eserlerinden bazıları şunlardır: İmam Gazali'nin Ruh Nazariyesi, Akaid-i İslamiyye, İbni Sina Felsefesi, İhlas Tefsiri, İman ve irade Kudreti, İslamda Ahlak Umdeleri, Tacu’l-Arus Tercümesi, lslamda Ahlakın Mahiyeti, Medeni Dünyanın Dine Dönüşü, İrade-i Cüz'iyye. vs. eserleri gibi.

Veli Ertan, Tohum dergisi, Mart 1976, 94. Sayı.

Alıntılayan: Mehmet Erken

YORUM EKLE