Serden geçen, davasından geçmeyen Osman Yüksel Serdengeçti'den bir hatırlatma: Seçimlere girerken…

Yalnız bugünü değil, dünü, maziyi düşüneceğiz. İçtimai hafızalarımızı uyandıracağız. Bugünün yarını da olduğunu unutmayacağız.

Serden geçen, davasından geçmeyen Osman Yüksel Serdengeçti'den bir hatırlatma: Seçimlere girerken…

Büyük seçimlere giriyoruz. Bu bir nevi milli mücadeleye giriyoruz demektir. Vereceğimiz reylerle yeni Meclisi teşkil edecek, yeni hükümeti kuracağız. Bu reyler Meclis olacak; hükümet olacak, kanun olacak, milleti bu reyler idare edecektir.

Emaneti ehline teslim etmeliyiz. Ardiyeye eşya teslim etmiyoruz. Teslim edeceğimiz emanet, koskoca bir milletin bütün varlığı, haysiyeti, şerefi, istiklali ve istikbalidir. Onun içindir ki vereceğimiz reylerin ehemmiyeti çok büyüktür. Şu veya bu menfaat karşılığında reyini satan vatan ve milletini satmış demektir. Rey verme, reyini kullanma namusu şahsi namuslarımızdan da üstündür.

Bu seçimlerde de vicdanlarımızla menfaatlerimizin mücadelesine şahit olacağız. Bu mücadele partiler arası mücadelelerden daha mühimdir. Ya vicdanlarımızın emrettiğini yapacak bu suretle imanlı, vicdanlı insanlardan mürekkep bir nizam, ya menfaatlerimizin emrine girip, bir menfaatler nizamı kuracağız.

Reylerimizi verirken partilerden evvel, seçeceğimiz insanların fikrini, zikrini, karakterini düşünmeliyiz? Bu adam kimdir, nasıl bir adamdır, şimdiye kadar memleket için ne yapmıştır, şimdiden sonra ne yapabilir? Hangi kabiliyet ve imkânlarla mücehhezdir?

Bu sualleri sorar, cevaplarını bulmaya çalışırken yalnız kendi seçim bölgemizi, kendi vilayetimizi, kazamızı, köyümüzü düşünmeyeceğiz. Bütün bir memleketi, Türkiye’yi düşüneceğiz.

Her şeyden evvel seçeceğimiz adamın sözünün özüne uymasına, memleket ve millet işlerinde uyanık, dürüst, çalışkan olmasına dikkat edeceğiz.

Her güzel konuşanı, her atıp tutanı yegâne bir kıymetmiş gibi tutmayacağız; sözünü tutanı tutacağız. Bilhassa seçeceğimiz adamlarda cesaret arayacağız. Korkaklığın nefsini düşünmekten, bencilikten, küçük hesaplardan ileri geldiğini biran bile hatırımızdan çıkarmayacağız. Seçeceklerimiz, aka ak, karaya kara diyebilmelidirler.

Yeryüzünde adalet ve cesaretin timsal Hz. Ömer’in şu sözün daima gözümüzün önünde bulundurmalıyız, “Namuslu insanın korkaklığından, namussuzların cesaretinden Allaha sığınırım.”

Bu bize bir düstur olmalıdır. Bilhassa bu seçimlerde Hz. Muhammed’in şu hadisine de dikkat etmemiz, hem dini, hem milli vazifemizdir.

“Denenmiş olanı tekrar denemek ahmaklıktır.” Denenmiş, zarar görülmüş teşekkül ve partilere yanaşmayacağız. Yalnız bunu yaparken şahsımızı, kazancımızı, günlük alışverişlerimizi düşünmeyeceğiz. Muhalifsek, pazar ve vitrin muhalefeti yapmayacağız. İnsaflı olacağız, etraflı düşüneceğiz. Memleket, millet, prensip muhalefeti yapacağız. Muvafıksak kendi kusurlarımızı göreceğiz; her şeyin daha iyisini, daha güzelini, daha doğrusunu arayacağız, bulmaya çalışacağız.

Hepimiz reylerimizi kullanacağız. Benim reyimden, bir reyden ne çıkar demeyeceğiz. Her şeyin bire bağlı birden ibaret olduğu hakikatini unutmayacağız. Eğer tam manasıyla tasvip edeceğimiz siyasî bir teşekkül, parti yoksa nispeten iyi olana vereceğiz veyahut bir kâğıda hangi partiden olursa olsun sevdiğimiz inandığımız namzetleri yazacağız, kendimiz yazamazsak yazdıracağız.

Bilhassa tezvir, iftira ve isnattan sakınacağız. Şu şahıs bu şahıs, şu parti, bu parti münakaşası yapmayacağız. Atalarımız gibi ağır başlı olacağız. Efendiliğimizi muhafaza edeceğiz. Kendi prensiplerimizi diğerlerini kötülemeden halkı seviyesine indirip kafalarına sindireceğiz Kendi ihtiraslarımız den gelen heyecan ve ihtiraslarımızı halka birer milli heyecanmış gibi göstermekten, takdim etmekten sakınacağız.

Günlük hadiselerin akışına, nutuklara, mitinglere, propagandalara kendimizi ve oyumuzu kalkıp koyvermeyeceğiz. Sonra “oy” diye ağlarız da iş işten geçmiş olur. Yalnız bugünü değil, dünü, maziyi düşüneceğiz. İçtimai hafızalarımızı uyandıracağız. Bugünün yarını da olduğunu unutmayacağız. Her şeyin önünü, sonunu düşüneceğiz. Çığırtkanlığı bırakacağız. Ayarlı, kararlı, vakarlı olacağız. Ne ortalığı toz pembe, nûr âlem nûr, ne de kapkara zifiri karanlık görmeye, göstermeye kalkışmayacağız. Nikbinliğin de betbinliğin de fazlası bizi hakikati görmekten uzaklaştırır. İfrattan ve tefrikten sakınacağız, her şeyin ortasını, vasatını tercih edeceğiz. Allah’ın ve Peygamberin emri budur.

Osman Yüksel
Serdengeçti dergisi, Eylül 1957

YORUM EKLE