İbrahim Eryiğit, BirNokta’da birkaç sayıdır harflere dair şiirler yazıyor. Yaşadığımız hayatı da gözeten bir duyarlıkla ele alınan bu şiirleri irfani hikmetin güzel örneklerinden sayabiliriz. Sanılanın aksine ‘kitabi’ şiirler değil bunlar, lirizmin harfler üzerinden somutlaşmış örneği. Simgesel özellikleriyle öne çıkan bu şiirlerin umarız ki devamı gelir.
12) SİN ( ﺱ )
Leblerin mecrûh olur dendân-ı sîn-i bûseden
Lebin öpdürmek bu hâletle muhâl olmuş sana
Nedim
Geniş ağzı üç dişiyle durmadan gülümser Sin
İçtenlikli sevgisini sunar sevindirir Sin.
Sevgim karşılık gelir mi ah yolunda olmaya
Ruhumla yanarak onarılmaya yüreğimSin.
Davete açık ellerinle sarıp sarmalarsın
Aşikâr sevgisini yineler gönüllerdeSin.
Kalpten kalbe sonsuz köprüler kurulur seninle
Dişlerinin arasında sevgiler üretirSin.
Mezar anlamına da gelir sözlüklerde adın
Yeni ve taze hayatlar üretilen kabirSin.
Dişlerinin izi kaybolmasın diye kalbimden
Aziz vakitler içre ötelenmeyi denerSin.
Aşk ateşini dişlerinin arasında taşır
Erir sana karşı oluşum yine seninleSin.
Kaybolmasın diye direncimiz hayata karşı
İnsani yanımızı dillendiren bir tek senSin.
Senden ancak sana kaçılır bunu biliyorum
Büyüsü bozulan hayallerimde silinirSin.
Ötesine uzanmakla başlar dünyanın terki
Yeni hayata uyanmanın sonsuz sinesi Sin.
Hat-ı nev-haste kim ârızun üzre görünür
Döndi dendâneleri sekline sîn ü semenün
Bâkî
13) ŞIN ( ش )
Sin’e benzer fazlalılığı üstünde üç noktası
Âşık der maşuka aklı baştan alır yay kaŞın.
Şifa sunar sesin kalbime değince gözlerin
Canıma taze can katar kollarınla sarıŞın.
Dualarınla kaplanır ruhumun can kafesi
Sende tutuklu kaldığım anda yakar bakıŞın.
Tarafından yağmalanırken ülkemin her yeri
Cürmümle geldim sana yetmez mi benden kaçıŞın.
Yüreğimin ülkesine kendini eklesen bir
Surlarıma biteviye coşku katar her taŞın.
Sancısı diner acılarımın seni görünce
Irmak olup çağlayanlara dönüşür gözyaŞın.
Sin Şın’a girer gerçekleşir sözü Arabî’nin
Paraya tapanlarca kesilir sonunda baŞın.
Meraklısına not:
Yavuz Sultan Selim Han, Mısır'a açtığı sefer sırasında Halep'ten Şam'a doğru giderken yolda, hayatına Şam'da son verilen Muhyiddin Arabî’yi ve onun Yavuz'u işaret eden sözlerini hatırladı. "Sin, Şın'a girdiğinde Muhyiddin'in kabri meydana çıkar" sözü Yavuz'un dikkatini çekmişti. Bu işaret zaman zaman aklına takılıp duruyordu. Şam'a vardığında oranın âlim ve velileriyle görüşmelerde bulundu. Söz dolaşıp Muhyiddin Arabî’ye de geldi. Şam'ın ileri gelenleri, Arabî’nin kabrinin bulunduğu yerin halen çöplük olduğunu, hadiseden o güne kadar Arabî’ye iyi gözle bakılmadığını anlattılar.
Yavuz Sultan Selim Han, derhal harekete geçip kabrin yerini tespit ettirdi. Oraya hemen bir türbe ve yanı başına büyük bir cami ve imaret inşaatı başlattı. Zamanımıza kadar muhteşem bir şekilde gelen türbe, cami ve imaret, külliye olarak ortaya çıktı.
Ayrıca, Muhyiddin Arabî’nin vefatından önce ayağını yere vurarak:
"Sizin taptığınız benim ayağımın altındadır" buyurduğu yeri tespit ettirip kazdırdı. Oradan küp içinde altın çıktı. Bundan Muhyiddin Arabî'nin: "Siz Allah’a değil de paraya tapıyorsunuz" demek istediği anlaşıldı. Gerçekten de idamına sebep, Arabî’nin bu sözleri olmuştu. Yavuz Sultan Selim Han, çıkan altınları Şam'ın fakirlerine dağıttı. "Sin" den maksadın Selim, "Şın" dan maksadın da Şam olduğu kesin olarak ortaya çıkmıştı.
Mustafa Celep ç-alıntıladı
Değerli Yazar ve Şair İbrahim ERYİĞİT'in Kur'ân'la konuşan şair isimli eserin okuma şerefine eriştim ve Kendisiyle yapmış olduğum yazışmada Arap alfebesi ile kitap yazacağından bahsetmişti.Anladığım kadarı ile Sevğili İbrahim ERYİĞİT Abim kitabını bitirmiş veya bitirmek üzere,sabırsızlıkla yeni eserin bekliyorum.Yapmış olduğunuz (ç)alıntı yazınız için sizi tebrik ederim.Kalemize sağlık.