Merhum Esad Coşan'ın "İslam" dergisindeki ilk giriş yazısı:
Gayemiz
Prof. Dr. M. Esad Coşan
Eylül 1983
Elhamdülillah müslümanız; gayemizin kaynağı imanımızdır. Biliyoruz ki dünya bizim asıl yurdumuz değil, muvakkat bir imtihan yeri. Ömrümüzün rüzgâr gibi süratle geçip gittiğini gördükçe, âhiretimiz için hâlisâne ve yoğun salih ameller işlemek gerektiğini daha kuvvetle hissediyoruz. Fırsat kaçmadan insanlık için faydalı işler yapmalı; dinimize ve din kardeşlerimize bütün imkânlarımızı kullanarak hizmet etmeliyiz.
Müslümanların eğitim ve öğretimi bizce en mühim mevzudur. Gördük ki bu sahada şimdiye kadar yaptığımız ders, vaaz, sohbet, konferans, seminer, kurs vb. faaliyetlerimiz yeterli değildir; istek ve ihtiyaçları tamamen karşılayamıyor; arzu ettiğimiz her yere, bizi davet eden her topluluğa ulaşıp yetişemiyoruz. Mecmuamızı, işte bunu sağlayabilmek için çıkarmaya karar verdik.
Umuyoruz ki mecmua sayesinde öğretim ve eğitimimizi yaygınlaştırmış ve sesimizi her yere duyurmuş olacağız; birlik ve beraberliğimiz, saygı ve sevgi bağlarımız güçlenecektir.
Çağımızda dünya hızlı bir değişme ve ilerleme içindedir. Müslümanlar olarak bunları takip etmek ve gerekli tedbirleri alarak yeni gelişmelere ayak uydurmak zorundayız. Şerefle yaşamak ve yükselmek için bu şarttır. Halbuki pek çok kimse bu seviyede değildir. Değil halkımız, onları eğitmek ve yol göstermek durumunda olanlar dahi bu bakımdan yardım ve desteğe muhtaçtırlar. Çünkü bu iş kaliteli eleman, kadro, malî güç, iyi vasıta, modern malzeme ve geniş zaman ister. Mecmuamız işte bu güçlükleri de yüklenmek, dünyadaki yenilik ve gelişmeleri –okuyucular namına– takip ederek onlara duyurmak istemektedir. Onun için muhtevası, inşaallah hep ciddi, ilmî, emek mahsulü, orijinal ve doyurucu olacaktır.
Çağımızda bütün dünyada ve özellikle Batı’da İslâm’a, tasavvufa karşı büyük bir ilgi ve temayül görülmektedir. Bu durumda müslümanlar olarak İslâm’ı iyi temsil etmek, tanımak, tanıtmak, yaymak ve tebliğle vazifeliyiz. Bu ise kuvvetli bir merkezin, ilmî ve dinî bir otoritenin varlığı ile mümkün olabilir. Türkiyemiz geniş bir ilim kadrosuna sahiptir. Bizim de bu ilim çevreleriyle bağlantımız vardır. Bizler pek çok kıymetli, sözü geçerli, tecrübeli, sahasında otorite, ilim adamı dost yardımı ile mecmuamızı bir kültür, ilim ve irfan mektebi haline getirmek istiyoruz.
Bu gayelerimizi benimsiyorsanız bize yakın ilgi gösteriniz, her yönden destek olunuz, sevgili okuyucularımız!
Mahmud Esad Coşan, İslam Mecmuası, Eylül 1983, Sayı 1
"İslam" dergisi için Recep Koçak röportajımız için tıklayın
Merhum Esad Coşan'ın "İslam" dergisindeki son giriş yazısı:
Tüm Dost ve İhvana Çok Ciddi İhtar
Prof. Dr. M. Esad Coşan
Haziran 1998
İyi, güzel, yapıcı, faydalı, ciddi bir dergi (ve gazete) hazırlamak, neşretmek, hele yayın hayatını uzun yıllar devam ettirmek hiç de kolay bir iş değildir sevgili okuyucular.
Karşımızdaki rakip, hasım güçler, biz müslümanların böyle bir şeyi başaramayacağını sanıyorlardı; çünkü daha önce çıkan İslâmî dergiler (ve gazeteler) hep bir iki yıl içinde kapanıyor, yayınını kesiyordu; kâğıt, baskı, renk, iç düzen, yazıların bilimsel değeri yönünden de eksiklikleri vardı; yüksek seviyeli, alımlı dergi (ve gazete) çıkarmak, hasım güçlerin inhisar ve tekelinde gibiydi.
Halbuki basın ve yayın, İslâm dini bakımından çok büyük önem taşıyordu; çok güçlü bir eğitim, öğretim, etki ve yönlendirme aleti ve aracı idi. Suskun ve küskün halka ulaşmak, onun hissiyatına tercüman olmak, dertlerine çare aramak, haklı istek ve davalarında onları desteklemek lâzımdı. Çünkü okumuş, Batılılaşmış, halktan, öz tarihinden, millî ve dinî ülkülerinden, inanç, örf ve âdetlerinden kopmuş aydınlar, yazarlar, düşünürler, milleti yanıltıyor, yanlış yönlere çekmeye çalışıyorlardı.
Çağın insanı buhran ve bunalımda, kurtuluş ve çare de İslâm’da olduğu için; camiye gelemeyen, dinî eğitim alamayan geniş kitlelere hidayet yolunu göstermek, hakkı ve hayrı tebliğ etmek maksadıyla çalışmak en mühim dinî görev ve ödev idi.
Biz bu sebeplerle yayın hayatına atıldık; Allahu Teâlâ’nın büyük lütuflarıyla işi başardık; dosttan düşmandan takdir aldık, yayınımızı binbir güçlükle mücadele ede ede sürdürdük. Nice müslüman zümre ve camialara, yurt içi ve yurt dışına da önder ve örnek olduk. Sözü sayılan, sevilen, dinlenen, hatırlı, itibarlı saygın bir topluluk hâline geldik. Pek çok dost kazandık, ilgi çektik, etkili (ve inşaallah), faydalı olduk.
Bir dergi ile başladık, ikiye, üçe, dörde, beşe çıktık. Hepsi güzel, hepsi mükemmel, hepsi sahasında önder ve rehber dergiler... Üzerimize yurt içi ve yurt dışında incelemeler, bilimsel toplantılar, seminerler, sempozyumlar yapıldı, yazılar, makaleler, raporlar, kitaplar yazıldı.
Dergiden gazeteye geçtik, halkımıza daha yakın olalım, onunla daha sık, her gün, her sabah buluşalım diye... Radyo kurduk, yayınlarının başarısından ödüller aldık, teşekkürler, teveccühler kazandık. Radyodan televizyona geçtik... Ama bunlar çok ağır masraflı, çok pahalı hizmetler... Malî gücümüz yetmediği için zorlanıyoruz, duraklıyoruz. Lütfen bizi var gücünüzle destekleyiniz ki daha ilerilere gidelim, daha yükseklere çıkalım.
Çünkü mânevî işaretler alıyoruz, mânen destekleniyor ve teşvik olunuyoruz; bunlardan anlıyoruz ki yolumuz doğru, yönümüz doğru, hizmetimiz rızâ-yı Bârî’ye uygun. Bu çok önemli, çok gerekli, çok ecirli, çok sevaplı işten siz de desteklerinizle hissenizi alınız. Uzak ve geri durmayınız ki mânen sorumlu olmayasınız. Lakaytlık, vurdumduymazlık, hamiyetsizlik, tembellik, cimrilik, bahillik, pintilik, hissizlik, ülküsüzlük, amaçsızlık, bencillik, nefse kulluk, şeytana aldanmak, dünya zevklerine takılmak, rehavet, cehalet size yakışmaz.Zaman malla, canla, başla olanca gücüyle her yönden cihad zamanıdır. Ümmetin gafletinden, dünyada binlerce müslüman büyük zararlara uğruyor; sakınılan paralar, mallar, canlar, evler, barklar, yerler, yurtlar, ırzlar, namuslar, haysiyetler, hürriyetler elden gidiyor.
Mahmud Esad Coşan, İslam Mecmuası, Haziran 1998
"İslam" dergisi için Recep Koçak röportajımız için tıklayın
Galip Kapusuz alıntıladı
Allah gani gani rahmet eylesin, kendisinin yazılarını her okuduğumda onun gibi güzeller güzeli bir insanın bu dünyadan gitmiş olduğu gerçeği burnumun direğini sızlatıyor...Sohbetlerine katılmış olmak nimetine erdiğim için kendimi bahtiyar sayıyorum.