Bulgaristan’daki Medresetü’n-Nüvvab’ın önemi ve etkisi

"Osmanlı hâkimiyetinden sonra Bulgaristan’da kalan Müslüman nüfus için Osmanlı sonrası dönemde yeni bir medrese olarak Medresetu’n-Nüvvab kurulmuştur. Bulgaristan Müslümanlarının eğitim tarihi içinde, Osmanlı kalıntısı olan Şumnu’daki Nüvvab okulu önemli bir yer tutmaktadır." Ali Mehmedov'un makalesi.

Bulgaristan’daki Medresetü’n-Nüvvab’ın önemi ve etkisi



Öz

Osmanlı hâkimiyetinden sonra Bulgaristan'da kalan Müslüman nüfus için Osmanlı sonrası dönemde yeni bir medrese olarak Medresetu'n-Nüvvab ku- rulmuştur. Bulgaristan Müslümanlarının eğitim tarihi içinde, Osmanlı kalın- tısı olan Şumnu'daki Nüvvab okulu önemli bir yertutmaktadır.Bu makalede Medresetü'n-Nüvvab'ın Bulgaristan, Türkiye ve Balkanlardaki etkileri üzerinde durulmaktadır. Nüvvab Okulu müftü vekilleri, naibler yetiştiren bir eğitim müessesi anlamına gelir. Krallık döneminde Bulgaristan Müslümanlarının en yüksek eğitim öğretim kurumu olan bu okul bir ihtiyaçtan doğmuştur. 1908 yılında Bulgaristan bağımsızlığını ilân edince, Bulgaristan'daki Müslüman halkının ilmî, dinî ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamak için birçok ilim ve din adamına ihtiyaç bulunmaktaydı. Halkın ihtiyacı olan gerekli kadroları yetiştir- mek için bir eğitim kuruluşuna ihtiyaç duyuldu. İşte bu ihtiyaçları karşılamak üzere, 1922 yılında Deliorman Bölgesi'nin merkezi sayılan Şumnu şehrinde “Nüvvab” adında bir okul açıldı. Aslında Medresetü'n-Nüvvab'ın programı geniş konuları kapsayıcı olarak hazırlanmış, Türk Tarihi ve Türk Edebiyatı Ta- rihi gibi konuları da ihtiva etmiş olmasına rağmen, Nüvvab Okulu'nu sadece din okulu diye yanlış tanımlayanlar da olmuştur. Bu medresede Arapça, Türk- çe, Fen dersleri ve dinî eğitim yapılıyordu. Çok fonksiyonlu olan Nüvvab Oku- lu, Bulgaristan Müslümanlarının eğitim hayatında oldukça önemli ve müspet bir rol oynamış, yıllarca ilmî-dinî ihtiyaçlarını karşılamıştır. Ayrıca Türkiye'ye göç edenNüvvab mezunlarının faaliyetleri de büyük bir ehemmiyet taşımakta- dır. Medresetü'n- Nüvvab'ın dini eğitim hizmetlere katkısı sadece Bulgaristan ve Türkiye ile sınırlı kalmayıp, aynı zamanda Ezher Üniversitesine benzetile- rek Balkanlar'da yaşayan Müslümanlar için de büyük önem arz etmektedir.
 

Giriş
Eğitim ve öğretim her devlet, ülke veya medeniyette çok önemli bir yer teşkil eder. Özellikle Osmanlılarda kuruluşundan itibaren toplumun ve devletin, gerek siyasi-sosyal gerekse ilmi bakımdan, temelinde eğitim kurum- larının etkili olduğu ileri sürülebilir. Osmanlılar bu birikimi büyük oranda kendisinden önceki İslam devletlerinden miras almışlardır. Osmanlı yöneti- mi, hâkim olduğu coğrafyadaki bu yapıyı fethettiği topraklara da taşıyarak gerek İslam'ı tebliğ etme gerekse sonrasında Müslüman olanların dinlerini kolayca yaşatabilme aşamasında eğitim ve öğretim kurumlarından fazlaca istifade etmiştir. Osmanlıların fetih siyasetine baktığımızda Balkanlarda bu durumun önemli bir rolü olduğu görülmektedir. Bu çalışmanın konusu olan Bulgaristan'daki Medresetü'n-Nüvvab'abaktığımızda aynıdurumu müşahede edebiliriz. Nitekim fetih sonrasında Bulgaristan'da camiler, mektepler ve me- dreseler imar edilmiştir.

Osmanlı hâkimiyetinden sonra bölgedeki Müslüman nüfusun ih- tiyacını karşılamak için yeni bir medrese olarak Medresetü'n-Nüvvab kurulmuştur. Kuruluş amacı naibler yetiştirmek olan bu medrese, Osmanlı döneminde bölgede olmayan bir okul misyonunu icra etmeye başlamıştır. Bul- garistan'daki İslamî eğitim kurumlarının tarihî arkaplanı, Osmanlı dönemi ve sonrasında Bulgaristan'daki dinî eğitim kurumları, eğitim müesseselerindeki değişim ve dönüşümler göz önüne alındığında Medresetü'n-Nüvvab, İslam eğitim tarihinde önemli bir yer tutmaktadır.

Yaklaşık yetmiş yıl önce kapanmış olmasına rağmen Medre- setü'n-Nüvvab'ın Bulgaristan'da etkisinin devam ettiğine; buradaki üç İmam Hatip Lisesi ile Yüksek İslam Enstitüsünün bu kurumun devamı olduğuna dair yaygın bir kanaat vardır.

1913 tarihli İstanbul protokolunda öngörülen ve Türk devleti adına Talat Paşa tarafından imzalanan metne dayanılarak, Medresetü'n-Nüvvab 1922 /1923 ders yılında Şumnu'da açılarak eğitime başlamıştır.
Kâdıvekilivemüftüyetiştirmekmaksadıylaaçılan Medresetü'n-Nüvvab, tâli ve âli olmak üzere iki bölümden müteşekkildi. Tâli kısmı lise, âli kısmı ise yüksekokul seviyesinde idi.Bu medresede dinî eğitim yanında Arapça, Türkçe eğitimi de yapılıyordu.

Bütün Balkan coğrafyasındaetkili olan Medresetü'n-Nüvvab, 27 yılda öncü bir nesil yetiştirdi. Bunlar Bulgaristan Müslümanlarının kimliklerini, dillerini ve dinlerini korumalarına yardımcı oldular.

Osmanlı'dan ve ana vatanlarından uzak düşen Bulgaristan Müslüman- larının, kendi ayakları üstünde durmaları, hem dinî hem de millî kimliklerini korumak için ilim ve irfana büyük önem vermeleri gerekiyordu. Bulgaristan Müslümanları, bu medresede dinî kadro yetiştirmekle birlikte Müslümanların muhtaç olduğu öğretmenlerin ve diğer hizmet erlerinin yetiştirilmesini de he- defliyorlardı. Böylece Medresetü'n-Nüvvab kısa bir sürede Bulgaristan'daki Müslüman varlığının korunmasındaki en önemli etkenlerden biri haline geldi.4

Nüvvab'ın önemini anlamamız açısından bu okulun mezunlarından Halil Ali Osman Aydoğdu'nun şu hatırası çok önemlidir. Aydoğdu'nun an- lattığına göre, Nüvvab'ın mezuniyet töreninde konuşan zamanın Bulgaristan Eğitim Bakanlığı temsilcisi Profesör Hindalov çok veciz bir şekilde bu okulu Mısır'daki el-Ezher Üniversitesiyle karşılaştırmış ve şu sözleri söylemiştir: “Mısır'daki Ezher Üniversitesi dünya Müslümanları için ne ise Nüvvab oku- lu da Balkanlar'da öyle anılacaktır.”5

Nüvvâb'ın âli kısmının amacı, müftü ve müftü vekili gibi Bulgaristan Müslümanlarına üst düzey dinî kadrolar ile şeriat mahkemelerine kâdı ve naip yetiştirmekti. Bundan dolayı Medresenin bu yönü İslâm dünyasının en büyük din eğitimi merkezi olarak kabul görenEzher Üniversitesi'ne benzetiliyordu.

1. Medresetü’n-Nüvvab’ın Bulgaristan’a Etkisi
20.yüzyılın ilk yarısında Bulgaristan, sahip olduğu ilim merkezleri ve yetiştirdiği alimler açısından Balkanların en önemli ilim ve kültür merkezle- rinden biri olmuştur. Bulgaristan'a bu özelliğini kazandıran şey ise hiç kuş- kusuz Şumnu yöresidir. İlim ve irfan yuvası olan bu yörede açılan okullar ve buradan mezun olan talebeler sayesinde İslamiyet günümüze kadar böl- gede yaşama imkanı bulmuştur. Bu okulların başında Medresetü'n-Nüvvab gelmektedir. Nüvvab'dan mezun olan yüzlerce insan, din hizmetlerinde bu- lundular, İslâmî araştırmalar yaptılar, öğretmenlik yaptılar, basın ve yayın alanında hizmet ettiler, Osmanlı belgeleri üzerinde çalıştılar, Bulgaristan Müslümanlarının tarihine katkı sağladılar, toplumsal faaliyetlere öncülük et- tiler, 1989 sonrasında da Bulgaristan'daki eğitim ve kültür müesseselerinin devamlılığına hizmet ettiler.

Medresetü’n-Nüvvab Mezunlarının Din Hizmetine Katkıları
Medresetü'n-Nüvvab'ın temel amacı Bulgaristan Müslümanlarına din alanında hizmet verecek kadrolar yetiştirmektir. Okul bu amacını gerçekleş- tirmiştir. Nüvvab sıralarında yüzlerce imam, hatip ve vaiz yetişerek Bulgaristan'ın dört bir köşesinde Müslüman halkın dini ihtiyaçlarını karşılamışlardır.

Bulgaristan'da değişik dönemlerde sayıları farklı olan Bölge Müftülük- leri faaliyet göstermişlerdir. Nüvvab okulu ilk mezunlarını 1926 yılında ver- meye başlayınca mezunlar yavaş yavaş bu makamlara oturmaya başlamışlar ve kısa bir zaman sonra Medresetü'n-Nüvvab'ın yetiştirdiği din adamları bütün bölge Müftülüklerindegörev almışlardır. Bununla birlikte Bulgaristan Müslümanlarının en üst dini idare merkezi olan Başmüftülük yönetimi de belli bir süre sonra Nüvvab'ın yetiştirdiği kadrolara emanet edilmiştir. Başmüftü yardımcısı, Başmüfütlük nezdinde bulunan Divan-ı Ali Şer’i (Yükşek Şeriat Mahkemesi) ve Vakıflar Müdüriyeti görevlisi olarak yıllarca hizmet veren Nüvvab mezunları vardır. Örnek olarak şu isimler zikredebiliriz: Akif Osman 1944 öncesinde Başmüftü yardımcısı, Hafız Yusuf Yakup Divan-ı Ali Şer’i üyesi, Mehmet Halil ve Ahmet Şevki Vakıflar Müdüriyeti Arz Memu- ru olarak görev yapmışlardır. Ayrıca 1945-1976 yılları arasında Bulgaristan Müslümanları Başmüftüsü olarak görev yapan sırasıyla Süleyman Ömer, Akif Osman ve Hasan Adem Nüvvab’ın âli kısmı, 1976-1988 yılları arasında aynı görevi ifa eden Mehmet Topçu ise tâli kısım mezunudur.6

Medresetü’n-Nüvvab Mezunlarının Eğitim Hizmetine Katkıları
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Nüvvab okulunun önemli özelliklerin- den biri Bulgaristan Müslümanlarının eğitim-öğretim alanında ihtiyaç du- yulan yetişmiş eleman ihtiyacını karşılayacak şekilde eğitim faaliyetlerinde bulunmaktır. 1928 yılında Daru’l-Muallimîn okulunun kapatılması üzerine okulun bu özelliği üzerinde daha titizlikle durulmaya başlanmıştır. Yürütülen mücadeleler sonucunda Nüvvab mezunlarına Eğitim Bakanlığı’nca 1927 yılında kısmî, 1932 yılında ise tam öğretmenlik yetkisi verilmesi üzerine müteakip yıllarda hemen hemen bütün Nüvvablılar eğitim alanında da hizmet etmişlerdir. İmamlık yapan Nüvvab mezunlarının büyük bir kısmı aynı zamanda öğretmenlik de yapmıştır. Çünkü o dönemde büyük bir öğretmen ihtiyacı vardı ve öğretmenlik yapanların çoğu ortaokul mezunu veya ilkokul mezunuydu, lise ya da yüksek öğrenim görenlerin sayısı ise çok azdı. Nüvvab mezunları 1944 öncesi ve sonrasında Bulgaristan’ın birçok okulunda duyulan öğretmen ihtiyacını başarılı bir şekilde karşılamışlardır. Aynı zamanda göç- ler neticesinde Medresetü’n-Nüvvab’ın eğitim programlarının çok yönlülüğü sayesinde hayatın her alanında hizmet edebilecek kimseler yetiştirilmişti. Al- dıkları eğitim sonucu ciddi bir dil öğrenim sürecinden geçmiş olan Medre- setü’n-Nüvvab mezunları Türkiye’ye göçleri sonrasında Vakıflar Genel Mü- dürlüğü, Başbakanlık Arşivi, Devlet Kütüphaneleri gibi önemli kurumlarda hizmetlerde bulunmuşlardır.7

1954'ten sonra medreselere olan ilgi giderek azalmış, köylere yeni ya- pılan okullarda din derslerine programda neredeyse hiç yer verilmemiştir.Din eğitimi faaliyetleri sadece imamlara değil, tüm Müslümanlara yasaklandı. 1954-1989 yılları arasındadin eğitiminde daha çok gerileme yaşandı.

1989 yılı ve sonrasındaki Bulgaristan'ın demokratikleşme süreciyle birlikte din, dil ve kültürel sahalarda elde edilen imkânlar neticesi hizmet alanına çıkanlar ve yeniden dini hayatın canlanmasına öncülük edenler de yine Medresetü'n-Nüvvab mezunlarıdır. Kırk yıl önce kapatılmış bulunan irfan yuvası kurumlar örnek alınarak, Türkiye Diyanet Vakfı'nın destekle- riyle yeniden hayata geçirilen Sofya'daki İslâm EnstitüsüileŞumnu, Rusçuk ve Mestanlı'daki İmam Hatip Liselerini kuranlar, idareci ve hocalar arasında Nüvvab mezunu olan Yusuf Kerim, Dr. İsmail Cambazov, Doç. Halil Etem, Kemal Pınarcı, Stanimakalı Abdullah Arif Efendi, Osman İsmailov gibi kim- seler bulunmaktaydı.

Eski Medresetü'n-Nüvvab'ın 1990'da yeniden açılıp eğitime başlama- sı ve “Nüvvab İmam Hatip Lisesi” adını alması, aynı yıllarda Rusçuk'ta da bir kız-erkek “İmam Hatip Lisesi”nin açılması, Mestanlı'da da bir yıl sonra “İmam Hatip Lisesi” açılmasıyla Bulgaristan'da bu kültür ocağı yeniden ihya oldu.

Bu okulun 1990 yılında eski Nüvvab'ın âli kısmını andıracak Sofya Yarı Yüksek İslâm Enstitüsü ve daha sonra 1998 yılında Yüksek İslâm Ensti- tüsü olarak kapılarını Bulgaristan Müslümanlarının hizmetine açması da yeni dönem eğitim tarihinin, önemli dönüm noktalarından biridir.8 Bu dinî eğitim ve öğretim yaptıran kurumların açılış tarihleri ve açılış biçimleri şöyledir:

Bulgaristan’daki Dînî Eğitim-Öğretim Kurumları
Şumnu Nüvvab İmam-Hatip Lisesi
Bulgaristan'da yaşayan Müslüman topluluğun yetişmiş din elemanları
na olan ihtiyacını karşılamak üzere 1913 yılında Osmanlı Devleti ile Bulga- ristan arasında imzalanan İstanbul Muahedenamesine istinaden, Bulgaristan Müslümanları Başmüftülüğü'nün talebi ve Milli Eğitim Bakanlığının 92.00- 203 sayı ve 08.08.1990 tarihli emirnamesiyle Şumnu'da Nüvvab Medresesi- nin yerinde 3 yıllık “Nüvvab İmam Hatip Lisesi açılmıştır.” 1992-1993 eğitim ve öğretim yılında 4 yıla çıkarılan lisenin adı “Genel Eğitim Dinî Okulu-Nü- vvab” olarak değiştirilmiştir. Halen bu isimle eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdürmektedir.9

Rusçuk İmam-Hatip Lisesi
Bulgaristan Başmüftülüğüne bağlı olarak 1991 yılında eğitim ve öğretime başlayan okul, Milli Eğitim Bakanlığının RD-14-49 sayı ve 31 Temmuz 1992 tarihli emirnamesiyle 4 yıllık resmi lise statüsü kazanmıştır. Söz konusu emirname 1992 yıl ve 65 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.

Mestanlı İmam-Hatip Lisesi
Milli Eğitim Kanununun 30/1 maddesine dayanarak Milli Eğitim Bak- anlığının 07 Ekim 1992 tarih ve RD-14-72 sayılı emirnamesiyle Mestanlı'da Başmüftülüğe bağlı özel lise statüsünde İmam-Hatip Lisesi açılmıştır. Söz konusu emirname 83 No.lu ve 13.10.1992 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmıştır. 
İmam-Hatip Lisesinden mezun olan öğrenciler, mesleki eğitimleri yanında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilen genel lise öğrenimi diplomalarıyla istedikleri yüksek okula gitme imkânına sahiptirler.

Vedat S.Ahmed, “Bulgaristan'da Müslüman-Türk Varlığının Korunmasındaki En Önemli Etken Olan İslâmî Eğitimin Geçmişi ve Bugünü”, Uluslararası Türk Dünyasının İslamiyete Katkıları Sempozyumu (31Mayıs-1 Haziran 2007),188
Yüksek İslâm Enstitüsü
1993 yılında Başmüftülüğe bağlı özel okul statüsünde 3 yıllık Yarı Yük- sek İslâm Enstitüsü olarak eğitim ve öğretime başladı. Dinler Kanunu'nun
14. maddesi ile Bulgaristan Müslüman Topluluğu Tüzüğünün 80. Maddesine ve Yüksek İslâm Şûrâsı'nın 18.11.1997 tarihli toplantı protokolüne istinaden P-15 sayı ve 9 Mart 1998 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla 4 yıllık Yüksek İslâm Enstitüsü oldu.

Yüksek İslâm Enstitüsü mezunları Başmüftülük bünyesinde İmam-Ha- tip, vâiz, müftü ya da dinî alanda kurum danışmanı olarak görev yapabildik- leri gibi, Milli Eğitime bağlı ilk ve orta dereceli okullarda Din Dersi ve Ahlâk Kültürü dersleri öğretmeni olarak da görev yapabilmektedirler.

Başmüftülüğe bağlı olarak özel dinî okul statüsünde açılan gerek İmam-Hatip Liselerinin, gerekse Yüksek İslâm Enstitüsünün her türlü eğitim ve öğretim giderleri ve personel maaşları ile öğrencilerin bursları, okulların ilk açıldığı yıllarda bazı hayırsever iş adamları ve vakıflar tarafından karşılan- makta idi. Türkiye Diyanet Vakfı ve Bulgaristan Müslümanları Başmüftülüğü arasında imzalanan bir protokol ile söz konusu giderlerin tamamı 1998 yılın- dan beri Türkiye Diyanet Vakfı tarafından karşılanmaktadır.10

Bulgaristan Türklerinin Tarihine Hizmet Eden Medresetü’n-Nüvvab Mezunları
Nüvvab Medresesinde okuduktan sonra Bulgaristan Türklerinin tarih ve kültürüne hizmet eden pek çok kimse vardır. Bunlar gerek yaptıkları ve yayınladıkları araştırmaları, gerekse yazdıkları anıları ile Bulgaristan Türk- lerinin tarihini zenginleştirmişler, karanlık sayfalara ışık tutmuşlardır. Bu al- anda hizmet veren kişilerin isimleri ve eserlerinden tespit edebildiklerimizi kaydedelim:

Ahmed Davudoğlu, Ölüm Daha Güzeldi, İstanbul 1979;Osman Keski- oğlu, Bulgaristan'da Türkler, Ankara 1985; Bulgaristan'da Müslümanlar ve İslâm Eserleri, tarihsiz; Osman Kılıç, Kader Kurbanı, Ankara 1989, 1993; Hasan Yeşilova, Bulgaristan Türkleri ve Osmanpazarı (Omurtag) Bölgesi, Ankara 1997; Hasan Basri Şenyurt, Osmanpazarı (Omurtag) Türkleri, Anka- ra 2000; Haşim Ertürk – Rasim Eminoğlu, Bulgaristan'da Türk-İslâm Eğitim ve Kültür Müesseseleri ve Medresetü’n-Nüvvab, edi. Ekmeleddin İhsanoğ- lu, İstanbul 1993; Mehmet Kocabaş, Kızıl Cehennemin İç Yüzü, Bursa 1987; Ahmet Şerif Şerefli, Türk Doğduk, Türk Öldük, Ankara 1990; Deliorman Folkloru, Ankara 1991; Önce Düşünceler Kelepçelendi, İstanbul 2001; Bul- garistan'daki Türkler (1879-1989), Ankara 2002; Yusuf Kerimov – Beytullah Şişmanoğlu, Atasözleri ve Özlü Sözler, Sofya 1960; Niyazi Hüseyin Bahtiyar, Çağdaş Rodop Türk Şairlerinden Esintiler (Antoloji), Ankara 1996; Balkan- lar’da Türk Ünlüleri, I-II, İstanbul 1999, 2003; Ali Öztürk, Bulgaristan'dan Türkiye'ye Rumeli'den Bursa'ya Hayatım ve Hatıratım, İstanbul 2004. Ayrı- ca Vakı ar Dergisi, Türk Kültürü, Tuna, Ümit, Kaynak, Balkan Türklerinin Sesi, Anayurt, Müslümanlar, Hak ve Özgürlük vb. gazete ve dergilerde Nü- vvab'dan feyz alan bir çok müellifin Bulgaristan Türklerinin hayatına dair yazıları yayınlanmıştır.

Medresetü’n-Nüvvab’ın Türkiye’ye Tesiri
Medresetü'n-Nüvvab, Balkan Müslümanlarının kültürel ve sosyal hak- larının elde tutulması konusunda çok büyük tesirler icra etmekle kalmamış, birçok mezununu anavatana göndererek hizmete devam etmelerini sağla- mıştır. 1950'de Türkiye'ye göç başlayınca, gerek öğretmenler ve gerekse öğ- rencilerden birçoğu aileleri ile birlikte Türkiye'ye göç ettiler. Yetişmişliğin ve üretkenliğin zirvesinde olduğu bir çağda Türkiye'ye gelen bu irfan ordusu İstanbul, Ankara, Bursa, Eskişehir, Uşak, Isparta, Malatya gibi Anadolu'nun pek çok şehrinde din hizmetlerine kaldıkları yerden devam etmişlerdir. Nü- vvab'da yetişen ilim adamları göç ettikleri Türkiye'de de bir boşluğu dol- durmuş, başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere Milli Eğitim ve Dış İşleri Bakanlıklarında da önemli işlere imza atmışlardır. Bazısı İstanbul'da Süley- maniye, Bayazıt ve Köprülü kütüphanelerinde çalışmaya başlamışlardır. Bun- lar arasında Niyazi Ergül, Halil Osman, İsmail Öztürk, İbrahim Tanır, Mehmet Karademir, Mehmet Ünal, Mehmet Gözen ve Mehmet Bekir zikredilebilir.11

Söz gelimi İstanbul Fındıklı'daki Yüksek İslâm Enstitüsü'nü ziyaret eden ve başlangıçta bu okul hakkında pek de iyi niyetler beslemeyen dev- rin cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'e okulun edebiyat öğretmeni Nihat Sami Banarlı şu cevabı vermiştir: “Türkiye'deki dini boşluk korkunç bir uçurum halini almıştır. Balkanlar'dan gelen bazı arkadaşlar olmasa okulda ders okut- acak hoca bulunmayacaktır. Binaenaleyh bu boşluğu doldurmak için bu okul az bile gelmektedir.“Banarlı'nın bu sözleri çok etkili olmuş ve cumhurbaş- kanının bu konudaki fikrini değiştirmesine sebeb olmuştur değişiklik.12Osman Keskioğlu da“Nüvvablıların inkılâplara uyum sağladıklarını' 13ifade etmiştir.

Medresetü'n-Nüvvab'ı bitirdikten sonra Ezher Üniversitesi'ni bi- tirip geri gelerek kendi kurumlarında uzun yıllar hizmet eden bazı kimse- ler baskılarla göçe zorlanmışlardır. Bunların arasında Ahmed Davudoğlu vardır.1949 yılında Türkiye'ye göç eden ve orada ilâhiyat sahasında derin- leşerek birbirinden değerli eserler telif ve tercüme eden Davudoğlu, İstan- bul Yüksek İslâm Enstitüsü'nde öğretim görevliliği vazifesi yapmıştır ve 13 Mart 1963'te de müdür olmuştur. 25 Aralık 1964 tarihine kadar bu görevi sürdürmüş ve daha sonra Arap Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yapmıştır.14 Yukarıda da belirttiğimiz gibi Ahmed Davudoğlu çeşitli sahalarda değerli kitaplar yazmış ve Bulgaristan Müslümanlarına birçok eser bırakmıştır. Bu eserler Türkiye'de de defaatle basılmış ve yıllarca okunmuştur. Fikirleriyle, eserleriyle, hayatını anlattığı romanıyla, yapmış olduğu çeviri ve şerhleriyle, yetiştirdiği âlimlerle, gerek Bulgaristan'da gerekse Türkiye'de, İslâm kültürü- ne unutulmaz katkılarda bulunmuştur.

Ahmed Davudoğlu'nun sınıf arkadaşı olup Ezher Üniversitesi'nde de beraber okudukları Osman Keskioğlu eğitimini tamamlayıp Bulgaristan'a döndükten sonra 1940-1950 yılları arasında Nüvvab'ta öğretmenlik yap- mıştır. Türkiye'ye göç edince hayatını din, tarih ve kültür araştırmalarına adayan Keskioğlu, Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi'nde öğretim üye- liği, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nda üyelik yaparak değerli bir ilim adamı olduğunu ispatlamıştır. Osman Keskioğlu, fıkıh, tefsir, İslâm hukuku, İslâm tarihi ve düşüncesi ile ilgili yirminin üzerinde telif, onun üzerinde de tercüme eser vermiştir. Ayrıca Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fa- kültesi Dergisi, Vakı ar Dergisi, Diyanet ve İslâm gibi dergi ve gazetelerde de makaleler yayınlanmıştır.15

Nüvvab okulunun açılışından kapanışına kadar okulda öğretmenlik, 1941-1945 yılları arasında da müdürlük yapan Yusuf Ziyâeddin Ezherî (Ersal) okulun en bilgili ve öğrenciler üzerinde en etkili müderrisi olduğu ka- bul edilen önemli bir İslâm âlimidir. Aslen Düzceli olan Y. Ziyâeddin Ezherî, memleketinde ve İstanbul'da uzun zaman öğrenim gördükten sonra 4 yıl da Ezher Üniversitesi'nde ilim tahsil etmiştir. Türkiye'de vaizlik ve müftülük yapmış olan Ezherî, 1921 yılında Bulgaristan'a geldikten sonra öğretmenliğe başlamış ve 1950 yılında tekrar Türkiye'ye dönünceye kadar okul içinde ve dışında eğitim faaliyetlerini sürdürmüştür. Bununla birlikte İslâmî konularda daha Bulgaristan'da iken 13 eseri yayınlanmıştır. Türkiye'ye döndükten son- ra ise Diyanet İşleri Başkanlığı Müşavere ve Dinî Eserler İnceleme Kurulu'na alınmış,bu görevleri esnasında da birçok eser hazırlamış,bunlardan altı tanesi yayınlanmıştır.

Eğitim gördüğü kuruma nispetle Ezherî lakabıyla anılan ve Bulgaris- tan'da uzun yıllar hizmet ettikten sonra memleketini terk etmek zorunda kalan bir diğer kişi de İsmâil Ezherî'dir. Ankara İlâhiyat Fakültesi'nde Arapça okutmanlığı ve Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı ve üyeliği de yapmıştır.16

Medresetü'n-Nüvvab mezunları, özellikle göç sonrası dönemde, hasretleriyle yanıp tutuştukları vatan topraklarını yâd etmek, yaşadıkları sıkıntılarıunutmamak, vatan topraklarının gelecek nesillere hangi sıkıntılar- la miras bırakıldığını hatırlatmak gibi düşüncelerle tarih, eğitim tarihi, şiir, hâtırât, biyografi ve kısa ansiklopedi türünde pek çok eser yazmışlardır. Ayrıca Türkiye'ye gelen kişilerin kendi kültürlerini unutmalarını engelle- mek ve dinî duygularını canlı tutmak maksadıyla dernek, cami, okul, sağlık kuruluşu gibi müesseseler kurarak gerek kendi hemşerilerine gerekse diğer insanlara hizmet etmek üzere faaliyet yürüten fedakâr kimseler de vardı. Bu amaçla Bursa'da faaliyet yürüten Ali Öztürk,17 Mehmet Ali Deniz, Halil Uzunoğlu gibi kimseler bu tür faaliyetleriyle öne çıkmış önemli şahsiyet- lerdir.18

Türkiye'ye göç edenlerden mezunların isimleri ve görev yerleri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. Bu tablo bize, Bulgaristan'dan göç eden Nüvvab mezunlarının Türkiye'ye geldikten sonra yerleştikleri şehirleri ve icra ettikleri meslekleri göstermektedir.


- Ahmet Haşim    Adapazarı    Öğretmen
- Ahmet İmamoğlu    İstanbul    Muhasebeci
- Ahmet Ziya    Eskişehir    Öğretmen
- Ali Ergin    Adana    Öğretmen
- Ali Osman Hüseyin    Malatya    Müftü.
- Basri Hasan    Ankara    Emekli Sandığı
- Basri Öztürk    Ankara    Emekli Sandığı
- Basri Ülker    Ankara    Emekli Sandığı
- Bilal Hoca    İzmit    Müftü

- Feyzullah Feyzulllah    Bursa    Öğretmen
- Hafız Mehmet    Balıkesir    Öğretmen
- Hafız Nuri    Orhangazi    Müftü
- Halil Yavuz    Ankara    Kurt Lisesi Müdürü
- Haşim Ertürk    İstanbul    Öğretmen
- Hüseyin Kantürk    İstanbul    Öğretmen
- Hüseyin Mülayim    İstanbul    Öğretmen
- Hüseyin Ayan    Konya    Profesör, Edebiyat Fak.
- Hüsnü H.Basri    Manisa    Öğretmen
- İsmail Hacıoğlu    İstanbul    Öğretmen
- Mehmet Emrullah    Balıkesir    Öğretmen
- Mehmet Ethem    İstanbul    Türk Telekom
- Mehmet Taşkan    Vize    Kaymakam
- Mustafa Yıldız    İstanbul    Öğretmen
- Necib Akarkamcı    Sincab    Öğretmen
- Necip İzzet    Eskişehir    Milli Eğitim Müdür Yard.
- Necmetti Öztürk    İstanbul    Öğretmen
- Nedim Meriç    Aydın    Öğretmen
- Rasim Eminoğlu    İstanbul    Araştırmacı
- Sadık Fahri    Bursa    Öğretmen
- Sadık Tekümit    İstanbul    İmam ve Vaiz
- Salim Savaş    Adana    Öğretmen (Müdür)

 

- Selim Alnıaçık    İzmit, Derince    Öğretmen
- Süleyman Balpınar    Ödemiş    Öğretmen
- Şakir İbrahim    Vize    Müftü
- Şekür Türkel    Eskişehir    Öğretmen (Orta Okul)
- Yusuf Halil Yusuf    Orhangazi    Öğretmen
- Zekeriyya Ali Mehmet    Ankara    Milli Eğtitim Bakanlığında19

Buradan anlışıyor ki Nüvvab mezunları, Türkiye'de çoğunlukla öğretmen ve din görevlisi olarak hizmet vermişlerdir. Üniversite ve yüksek okullarda doçentliğe, profesörlüğe kadar yükselmişlerdir.

Medresetü’n-Nüvvab’ın Balkanlara Etkisi
Bulgaristan Eğitim Bakanlığı temsilcisi Profesör Vladimir Hindalov- Medresetü'n-Nüvvab'ın Balkanlara Etkisi konusunda şu sözleri söylemekte- dir: “Koskoca Balkan Yarımadası'nda bizim Şumen'deki okul gibi bir okul yoktur ve çok geçmeyecek Sırp Bosna'sı ve Sırp Makedonyası'ndan, Romanya Dobrucası'ndan, Yunanistan Trakyası'ndan ve Kemalist Türkiye'den Müslüman gençler okumaya geleceklerdir. Kahire'nin Asya'daki bütün Müslüman halklar için bir Müslüman ilahi düşünce merkezi olduğu gibi, Şumen de Balkan Yarımadası'ndaki 3 milyonluk müslüman halkı için böyle bir mer- keze dönüşecektir.”20

Bulgaristan Müslümanlarının ve Medresetü'n-Nüvvab'ın dini hiz- metlere katkısı hicret etmek zorunda kaldıkları Türkiye ile sınırlı değildir. Medresetü'n-Nüvvab için düşünülen uluslararası konum, okulun Balkan- lar'da yaşayan Müslümanlar açısından Ezher'e eşdeğer görülmesiyle daha genişlemiş ve Nüvvab'ın ali kısım mezunlarından Halil Ali Osman 17 Ekim 1942 tarihinde Üsküp‘te açılan Medrese-i Âliyye'de müdür olarak iki yıl hiz- met etmiştir. Yine Nüvvab'ın âli kısmından mezun olan İsmail İbrahim de 1943'te Gümülcine'de bir Medrese-i Âliyye'nin açılmasını önayak olmuş, açık kaldığı bir yıl boyunca da orada müdürlük yapmıştır. Adı geçen iki şahıs da dahasonra Medresetü'n-Nüvvab'ta hocalık yapmıştır.

Gazetelerde yer alan haberlerden anlaşıldığı üzere, erken bir dönemde başlayan bu ilişkiler ilerleyen yıllarda da sürmüştür. Medeniyet Gazetesi‘nde 103 sayılı baskıda yer alan habere göre Bosna-Hersek Müslümanlarının kur- duğu Saraybosna'daki Gayret Cemiyeti'nin resmi açılışına Medresetü'n-Nü- vvab hoca ve mezunlarından on üç kişilik bir heyet iştirak etmiştir.21Bunlar arasında Emrullah Efendi, Şeyh Ziyaeddin Ezheri, Başmüftü yardımcısı Akif Osman, Filibe Vaizi Mehmed Fikri ve Medeniyet Gazetesi Başyazarı Hafız Yusuf Şinasi yer almaktaydılar. Bu ziyaretten sonra Nüvvab'ıntalikısmın- dan mezun olan Hafız Yusuf,Medeniyet'in sayfalarında bir seri gezi hatırası ile beraber Bosna-Hersek Müslümanlarının durumu, özellikle de kurdukları cemiyetler hakkında genişçe bilgi vermektedir.22

Ancak Bulgaristan Müslümanlarında Balkanları, özellikle Makedonya Müslümanlarını, en iyi tanıyan ve onlar üzerinde etkisi olan Mehmed Fik- ri'dir. Nüvvab'ın tali kısmından mezun olmuş, fakat çeşitli engeller yüzünden kısm-ı âliyi ikmal edememiştir. Buna rağmen kendisini öyle yetiştirmiş ki, konuşmaları ve yazılarıyla dinleyicilerini ve okuyucularını coşkuya boğmuş- tur. Mehmed Fikri Medeniyet'in başyazarlığını yaptığı yaklaşık bir sene içinde bütün yazarlık maharetini sergilemiştir. Bu da, bazılarının rahatsız olma- sına sebep olduğu için, Sırbistan sınırı yakınında Müslümannüfusu az olan Berkofça kasabasına vaiz olarak sürgün edilmiştir. 1936 yılında Bosna-Her- sek'e giden delegasyonda Mehmed Fikri de yer almıştır. Orada Din-i İslam Müdafileri Cemiyeti adına heyecanlı ve ateşli konuşmalar yapmıştır. İstanbul ve ıslâhatçılarla olan ilişkiler de Medresetü'n-Nüvvab mezunlarıyla Balkan- lardaki diğer mütefekkirler arasındaki bağların güçlü kalmasını sağlamıştır. Mehmed Fikri ile Üsküplü şair ve mütefekkir Abdulfettah Raûf Efendi ve talebesi Kemal Aruçi arasındaki yakın dostluk bunun bir neticesidir.23

Sonuç
Nüvvab okulu,yıllarca Bulgaristan Müslümanlarının ilmi ve dini ihtiyaçlarını karşılamış, onların dini hissiyatını beslemiştir. Öyleki Bulgaris- tan Müslümanlarınınmilli varlıklarınıve benliklerini muhafazaetmelerinde Nüvvab'ın önemli bir rol oynadığı söylenebilir.

Nüvvab klasik bir medrese ve bir din okulu olarak kalmamış, çok işlevsel bir eğitim müessesi olmuştur. Bu okulda yetişen yüzlerce öğrenci- nin mezun olduktan sonrahizmet ettiklerişu alanlara baktığımızda bu husus çok açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır:Din hizmetlerinde bulunanlar, İslâmî araştırmalar yapanlar, eğitim-öğretim hizmetinde bulunanlar, basın ve yay- ın alanında hizmet edenler, Bulgaristan Türklerinin tarihine katkı sağlayan- lar, toplumsal faaliyetlere öncülük edenler, 1989 sonrasında Bulgaristan'da Türk-Müslüman eğitim ve kültür müesseselerini ihya edenler.

Bir neslin yetişmesinde medresenin ne kadar büyük katkılarının ol- duğu, dolayısıyla Medresetü'n-Nüvvab'ın önemi ve İslâm eğitim tarihinde- ki yeri mezunlarının sonraki dönemlerde yaptıklarıyla daha net bir şekilde anlaşılabilir.Bu açıdan Bulgaristan Müslümanlarının eğitim noktasında gurur duyacakları dönemlerden birinin de, Nüvvab Medresesinin faaliyet gösterdiği dönem olduğunu söyleyebiliriz.

Ali Mehmedov

∗Bu çalışma, Yüksek Lisans tezimizden istifade edilerek hazırlanmıştır.

Bkz. Ali Mehmedov, “Bulgaristan Şumnu'daki Medresetü'n-Nüvvab'ın İslâm Din Eğitimi Tarihindeki Yeri”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi, SBE, Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı, Din Eğitimi Bilim Dalı, Konya.

Kaynakça
Ahmed, S. Vedat.Bulgaristan'da Müslüman-Türk Varlığının Korunmasındaki en Önemli Etken Olan İslâmî Eğitimin Geçmişi ve Bugünü, Ulusla- rarası Türk Dünyasının İslamiyete Katkıları Sempozyumu, 31Mayıs-1 Haziran 2007, Isparta.
Aruçi, Muhammed.Şiirlerim-Kemal Efendi Aruçi. Üsküp: Logos-A, 1999. Aydoğan, Halil. “Medresetün Nüvvab”. Ümit 10 (1996).
Bektaşoğlu, Mustafa.Düzceli Âlim Yusuf Ziyaeddin Ersal Hayatı ve Eserleri,
Ankara: İmaj A.Ş., 2005.
Cambazov, İsmail. Bulgaristan Tarihinde Başmüftüler. Ümit 2 (1995). Davudoğlu, Ahmed. Ölüm Daha Güzeldi. İstanbul: Kitsan. 1979.
Engin, Nihat. “Davudoğlu, Ahmet”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedi- si, 9: 52-53, İstanbul: TDV Yayınları, 1994.
Ertürk, Haşim - Eminoğlu, Rasim. Bulgaristan'da Türk-İslam Eğitim ve Kül- tür Müesseseleri ve Medresetü’n-Nüvvab. İstanbul: İslam Tarih, Sanat ve Kültürünü Araştırma Vakfı, 1993.
Hatiboğlu, İbrahim. “Bulgaristan'da Çok Kültürlü Ortama Geçişte İslâmî İlimlerin İnşâi Yorumu: Yusuf Ziyaeddin Ezheri Modeli”,Diyanet İlmi Dergi 40, (2004).
Hatiboğlu, İbrahim. Bulgaristan Müslümanlarında Dini Islâhat Düşüncesi,
Bursa: Emin Yayınları. 2007.
İzzet, Bahri. “Bulgaristan'da Dini Eğitim Sistemi III”, Kalem. 3, 12. Sofya: Fahri Beytullov. 2001.
Keskioğlu, Osman. Bulgaristan'da Türkler. Ankara: Kültür ve Turizm Ba- kanlığı Yayınları. 1985.
Kılıç, Osman. Kader Kurbanı. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları. 1989.

Medeniyet, Müstakilü'l-efkâr müslüman gazetesidir. Sofya, 1936.
Öztürk, Ali. Bulgaristan'dan Türkiye'ye Rumeli'den Bursa'ya Hayatım ve Hatıratım. Bursa: Düşünce Kitabevi, 2004.
T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Belgelerle Mustafa Ke- mal Atatürk ve Türk-Bulgar İlişkileri(1913-1938). Ankara, Belge 46, 2002.
Topaloğlu, Aydın. “Nüvvab Okulu'nun Mensuplarından Ahmet Hasan Da- vudoğlu'nun Bulgaristan'daki İslâm Kültürüne Katkıları”. Ed. Ali Çaksu. Balkanlar'da İslâm Medeniyeti Milletlerarası Sempozyumu Tebliğleri. Sofya, 2000.
Yaşaroğlu, Kamil. “Keskioğlu, Osman”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklo- pedisi, 25: 309-310, Ankara: TDV Yayınları, 2002.

 

YORUM EKLE