"Bu delikanlıya iyi bir palto ayarlayın"

Prof. Dr. Mustafa Altundağ, "İslâmi İlimler Hocalarının Dilinden" isimli eserde, hocası M. Emin Saraç’ı anlatıyor.

"Bu delikanlıya iyi bir palto ayarlayın"

Merhum Mehmet Emin Saraç Hocaefendi ile tanışma hikâyenizi anlatır mısınız?

Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslâm Bilimleri Ana Bilim Dalı Tefsir Bilim Dalında yüksek lisans ders aşamasında iken 1986 sonbaharında Vefa'daki İlim Yayma Lisans Yurdu'nda kalıyordum. Arkadaşların haberdâr etmesiyle merhum hocamızın, yurdun içinde yer alan Ekmekçizâde Medresesi'nde verdiği derslere katıldım. Kendisini bu vesile ile ilk kez tanımış oldum. Buradaki ders halkasına iştirâkim fazla sürmedi.

Esas tanıma fırsatını Fatih Camii'nde verdiği derslere devam ederken buldum. Vefa'daki İlim Yayma Vakfı Öğrenci Yurdu'nda sabah namazının akabinde yaptığı ve çok önceleri başlamış olduğu Sahîh-i Buhârî ve Şifa derslerini kısa Hocaefendi Ekmekçizâde Medresesi'nde ders anlatırken bir süreliğine de olsa takip ettim. Ekmekçizâde Medresesi'nde yaptığı bu derslere katılanların çoğunu derslere başından itibaren devam eden öğrenciler oluşturuyordu.

Vefa Yurdu'nda kalırken hocamızın Fatih Camii'nde tefsir dersi verdiğini öğrendim. Müezzin mahfilinde yapmakta olduğu bu derse devam etmeye başladım. Seyyid Kutub'un Fî Zilâli'l-Kur'ân eserinden Yusuf sûresinin tefsirini okuduk. Her ders bitiminde öğrencilerden birine İnşirah sûresini okuturdu, daha çok da Hafız Osman Şahin'e okuturdu. Beykoz'un bir köyüne imam-hatip olarak vazife çıkınca derslerine devam edemedim. Son dersimizde, hutbe okurken lazım olur diye Abdurrahman Güzelyazıcı'nın iki ciltlik hutbe kitabını hediye etmişti. Bu kitap imamlık yaparken çok işime yaradı. Hatırladığım kadarıyla aslında kendiler ders halkasını bırakmamı pek istememişti, vazife alma ihtiyacımı dikkate alarak izin vermişti.

Hiç unutamadığınız bir anınız oldu mu?

Fatih Camii'nde Fî Zilâli'l-Kur'ân derslerine katıldığım dönemde, kar yağışının yoğun olduğu bir gün merhum hocam dersten sonra elimden tuttu, "Şöyle bir yürüyelim." dedi. Nereye gideceğimizi, ne yapacağımızı bilmiyordum. Yaşı ileri olmasına rağmen şemsiyeyi bana tutturmadı, şemsiyesinin altında birlikte yürüdük. Beni caminin kuzey batısına düşen bir giyim mağazasına götürdü. "Bu delikanlıya iyi bir palto ayarlayın." dedi. Parasını ödemek istedi ama mağaza sahibi almadı. Bir Adanalı olarak ilk defa bir palto sahibi olmuştum. Senelerce giydim. Kendilerini sonraki senelerde Marmara Üniversitesi'nin Sultanahmet'teki Rektörlük binasının konferans salonunda icrâ edilen bir ilmî toplantıda gördüm. Beni hatırlaması için yapmış olduğu o iyiliğini hatırlatmak istedim, hemen konuyu kapattı. Yaptığı iyiliği anmamı istemedi.

Son olarak hocaefendiyle alakalı ne söylemek istersiniz?

İlim tahsili ve tâlimi; kendini adama, disiplin ve süreklilik gerektirir. Bütün bunları merhum hocamızda fazlasıyla görmüş oldum. Evi fazla yakın olmamasına rağmen sabah namazına yürüyerek Vefa Yurdu'ndaki mescide gelir, namazdan sonra dersini yapardı, hem de aksatmadan. Benzer şekilde Fatih Camii'ndeki derslerini de düzenli olarak sürdürmüştür. İslâm dünyasının içinde bulunduğu sıkıntılara karşı duyarlı idi. Ders esnasında çeşitli vesilelerle söz konusu sıkıntıları dile getirir, böylesi durumlarda şuurlu bir Müslümanın alması gereken tavrı öğretir, bizlere yön verirdi.

Toplumda gördüğü bazı yanlış uygulamaları da tenkit ederdi. Meselâ, mağazaların vitrinlerinde kadın iç çamaşırlarının sergilenmesinden oldukça rahatsız olduğunu hatırlıyorum. Fazla uzun sürmeyen talebeliğim esnasında merhum hocamdan pek çok şey öğrendim. Kendilerinden daha uzun süre ilim tahsil eden öğrencileri onun üstün meziyetleri hakkında elbette çok daha fazla bilgiye sahiptir. Yüce Mevlâm, merhum hocamı habîbine komşu eylesin!

Prof. Dr. Mustafa Altundağ

Dekan,Tefsir Ana Bilim Dalı

Kaynak: İslâmi İlimler Hocalarının Dilinden

YORUM EKLE