Şairbaşısı Mehmet Âkif
![]() |
(+) |
1453 Dergisi 27 Kasım evvelinde 10. sayısıyla Yusuf Çağlar’ın Osmanlı Arşivleri araştırmasında bulduğu Akif mektubunu yayınlıyor. 1912 yılında Ispartalı Hakkı Bey'e gönderdiği mektup ‘Sebilürreşad'ın hem müfessir hem şairbaşısı Mehmet Âkif’ imzası taşıyor. Akif, kendisinin bir önceki sene okuttuğu derse o sene itibariyle alıcı Hakkı Bey’in değil, Ferid Bey’in seçildiğini ve bunun sebebinin Hakkı Bey’in iş yoğunluğu olduğunu söylüyor.
Orijinali Başbakan’da
1453, 10. sayısındaki bir diğer ‘Akif sürprizi’ Darûl Fünun’da Edebiyat muallimliği yapan üstadın 1911 yılı mezunlarıyla birlikte çekildiği Hatıra-i Cemiyyet fotoğrafı. Ancak Akif’e ait olan ve tarihte ilk kez gün ışığına çıkartılan şiiri derginin en büyük armağanı.
Akif tarafından Hakkı Bey’e gönderilen bir mektupta ‘Yarın behemehal gelmenizi rica eylerim. Yediye kadar evde kudümünüze intizar edeceğim ruhum kardeşim’ notu ile birlikte yer alan şiirin Akif’in ıslak mürekkepli orijinal nüshası 2007 yılında iyi bir Akif okuyucusu ve hayranı olan Recep Tayyip Erdoğan’a hediye edilmiş. 1453’e göre şiir Akif’in ilk eserlerinden olabilir. İşte o şiir:
![]() |
(+) |
‘’Feyz-i rebiîye(1) bak
Zümrüde dönmüş türab(2)
Bulmuş o tesir ile
Köhne cihan âb ü tâb
Bizde neden var fakat
Yok yere bir ıztırab?
Zulmet-i âtî(3) ise
Ruha veren pîç ü tâb(4)
Ah ne müdhiş hata
Ah ne yanlış hesab!
Mübhem(5) olan ân içün
Doğru mu çekmek azab
Sen demiyor muydun ey
(1) Baharın bereketi |
(2) Toprak |
(3) Önde, gelecek. |
(4) Iztırab ve sıkıntı |
(5) Belirsiz. |
(6) Güzel konuşan hatipin sevdiği |
(7) Yükselme |
(8) Gençlik |
Yâr-ı belîğu'l-hitab!(6)
Hîz(7) ü ganimet şumâr
Fursat-ı ahd-i şebâb(8)
Tekye ber eyyâm nîst
Tâ diğer âyed behâr"
Reşat Nuri Güntekin’in gözlemiyle Akif
Dergi, Akif’le ilgili bu zamana kadar mahrem kalan bu bilgilerin yanı sıra Güntekin’le olan ilişkilerine de yer vermiş. Resmi ideoloji yazarı olan Reşat Nuri Güntekin, Darul Fünun’da Edebiyat dersi muallimleri Mehmet Akif’in ilk derslerine girişindeki gözlemlerini 30 yıl sonra Tan Gazetesinde şu satırlarla ifade yahut itiraf etmiş:
Sahne meşhur Zeynep Hanım Konağında büyük salon...
Derken kapı açılıyor; içeriye orta boylu kara top sakal kalender bir zat giriyor: Şemsiyesiyle lâstiklerini kapının arkasına bıraktıktan sonra talebe sıralarına gideceği yerde muallim kürsüsüne doğruluyor. O zaman yanımdaki arkadaştan öğreniyorum ki bu zat bizim edebiyat muallimimiz şair Mehmet Akif’tir.
Hiç unutmam Âkif o gün bize Muallim Naci'nin bir tevhidini yazdırdı ve ders sonuna kadar bunun izahı ile uğraştı. Koskoca bir Darülfünunda bize manzume yazdırılsın! Bu muamele fena halde haysiyetimizi kırmıştı. Benim gibi ukalâlıktan buram buram öten birkaç çocuk bu eski kafalı hocayı protestoya karar verdik ve dediğimizi yaptık. Akif'in son günlerde hasta yatağında çekilmiş resmine bilmem dikkat ettiniz mi? Harabe halindeki çehrenin gözlerinde o kadar harikulade bir ateş ve nur güzelliği vardı ki insana âdeta şairin ruhun ebediliği hakkındaki kanaatini kabul ettirecek gibi olur.
Mehmet Bahadıroğlu bildirdi