Bazı sanatçılar vardır. Artık onlar yeni bir albüm çıkarttığında duraksamadan hemen elinize almak ve dinlemek arzusunu taşırsınız. Bilirsiniz ki bu adam özensiz, samimiyetsiz lalettayin işlere imza atmaz. Yeni bir albüm yaptıysa hemen almak lazım gelir, tartışmasız. İşte Agâh da bizim için o isimlerden biri.
Tasavvuf musikisinde hiç duymadığınız ilahileri dinlemeye hazır olun!
İlk defa almak istediğim bir albümü ilk sorduğum anda ve cevabın olumlu olacağına dair azıcık bir ümit taşımış olmamla beraber “kesin yok, daha gelmedi diyecekler” diye kurarken kafamda, alabilmiş olmanın sevincini taşımış oldum bu albümle. Meğer ne enfes bir duyguymuş. İnşallah ilk ve son olmaz, aman nazar değmesin. Eve gelip de ilk iş “Gönlüme Düşenler” adlı albümü dinlemeye ve incelemeye koyulduğumda daha evvel hiç adını duymadığım tasavvuf müziğinin dinlemediğimiz yepyeni örnekleri ile karşılaştım.
Agâh önceki albümünde de kulaklarımızın aşina olmadığı bazı güfte ve bestelerden örnekler seslendirmişti. Ya da tanışık olduğumuz bazı güftelere farklı beste ve kendi düzenleme yaparak bizlere ayrı bir ziyafet sunmuştu. Bu albümünde ise yeni eserlere daha da fazla yer verdiğini görüyoruz. Hiç duymadığımız, tasavvuf musikisinin insanı derinlere salan deryasından diplere düşenleri, unuttuklarımızı hatırlayalım diye çekip çıkarmış bizler için Agâh. Yani bu sadece yeni bir albümden ziyade musikimizdeki cevheri keşfetmemiz adına sanki hususi olarak yapılmış özenli bir çalışma.
Birbirinden güzel Arapça ilahiler
Agâh’ın albümlerinin bir güzelliği de şüphesiz Arapça ilahileri seslendirmesi. Bu albümünde de on bir tane ilahiden dört tanesi Arapça. Ve üstelik Türkçesini merak edenler için albüm kapağında anlamı da mevcut. “Mevlây” isimli Arapça ilahinin bestesi de Agâh’a ait. “Melektün Fuâdi”, “Büşrâ Lenâ” ve “Ya Ümmü’l-Hasen” ilahileri Arapça ilahileri sevenlerin dinlemeye doyamayacakları ilahiler.
Belki de Ender Doğan’dan dinlemeyi en çok sevdiğim Yûnus Emre’nin “Yine Aşkın Sırrı Düştü Gönlüme” ilahisini Agâh, Zekâi Dede’nin bestesi ile yani daha önce dinlediğimizden farklı bir beste ile seslendirmiş. “Eyvah” dedim, “gitti canım ilahi, ben bunu hayatta dinleyemem şimdi.” Ama bir, iki defa dinledikten sonra bu bestenin de güfteye çok yakıştığını ve bu haliyle de en az önceki versiyonu kadar rağbet göreceğini ve dinlemeye doyulamayacağını zannediyorum.
Her bir eseri hakkını vererek ustaca ve içten bir şekilde yorumlamış
Moral Prodüksiyon’dan çıkan “Gönlüme Düşenler” albümünde emeği geçenler arasında çok yakından tanıdığımız bir isim olan Veysel Dalsaldı da yer alıyor. Ayrıca gerek süpervizör olarak gerek de “Kurretü’l-Ayn” ilahisinde okuduğu kaside ile sesini de duymuş oluyoruz sanatçımızın. Agâh, albümün teşekkür kısmında Hakan Aykut’a da teşekkürlerini sunuyor. Ben de bakınıyorum acaba vokalde mi, nerede diye. Ama nafile, görünürde bir Hakan Aykut imzasına rastlamıyoruz. E, boşuna demiyoruz biz onun için “sahne arkasındaki kahraman” diye. Görünmediği halde teşekkürü hak edebiliyor.
Teşekkürü hak eden diğer bir isim şüphesiz ismine aşinalığımızın uzun yıllardır sürdüğü Hasan Bitmez. İşinin erbabı bir isim olarak biliriz kendisini. Ayrıca vokaldekileri ve enstrüman icra edenleri de zikretmek gerek ki, her bir enstrümanı tek tek ayırt edecek kadar hissedebiliyorsunuz kulağınızda ve akabinde kalbinize doğru ılık ılık aktığını fark ediyorsunuz. Emeği geçenleri tebrik ediyoruz. Agâh’a, böyle titiz ve eserlerin seçimi noktasında da uzun bir uğraş gerektirdiği belli olan çalışması için, ayrıca her bir eserin hakkını vererek ustaca ve içten bir şekilde yorumlayıp bizlere sunduğu için de müteşekkiriz. Kim bilir gelecek albümlerinde bizleri daha başka bilmediğimiz hangi eserlerle tanıştıracak.
F.Kebire Gündüz Karaaslan dinlensin diye haberdar etti