Dr. Kani Torun, sınır tanımayan bir iyilik hareketi olan Yeryüzü Doktorları’nın kurucularından ve ilk yöneticilerinden... Torun, aynı zamanda Dışişleri bürokrasinde yetişmeyip büyükelçi olarak atanan ender isimlerden biri. Atandığı yer, adını birçok vesileyle çok sık duyduğumuz bir ülke: Somali. Kani Torun, şimdilerde milletvekili olarak hizmet ediyor ülkeye.
Yakın zamanda dünyanın yükselen yıldızı olacağı öngörülen Afrika, Türkiye’nin son zamanlarda ilgisini artırdığı bir kıta. Aslında bu kıtanın birçok ülkesiyle hem inanç hem de kültür bağımız var. Ama kendi kimliğimizden o kadar uzaklaştırıldık ki bu bağları hayal meyal bile olsa hatırlamadık uzun zaman. Şimdilerde, eşelenen küllerin altından gülümsemeye başlıyor o bağlar.
Dr. Kani Torun hem tanındığı ve hem de çok iyi tanıdığı Afrika’yı, Afrika’nın dünya için, bizler için anlamını ve çektiği çileleri anlattı 27 Nisan gecesi Birlik Vakfı Bursa Şubesi’nin Cuma Meclisi’nde.
Yürek sızlatan acıları var Afrika’nın
Dinlediklerimiz ilginçti ama en çok da acı vericiydi. Bir kişinin bir devlete sahip olması, paralı askerlerin mermileri boşa harcamadıklarını kanıtlamak için bilekten kopardıkları eller bunlardan sadece ikisi…
Zor da olsa, acıyla da olsa Afrika yerinden doğruluyor. Kani Torun’un anlattıklarından anladığımız kadarıyla Afrika yerinden doğruluyor artık, harekete geçti ve bir şeyleri sarsıyor o.
“Afrika, bir milyarı aşan nüfusu ve elli dört ülkesiyle devasa bir kıta. Arkeolojik bulgulara göre de ilk insanların yaşadıkları mekân burası. Bu kıta, 19. yy’dan itibaren Batılıların kolonizasyon uygulamasına muhatap kaldı ve yüzlerce sene sömürüldü, acılara gömüldü.” cümleleriyle sözlerine başlayan Kani Torun, Afrika’yı anlatmaya “Afrika, bizim tanıyıp bildiğimiz Müslüman ülkelerin bulunduğu bir kıta aslında. Mısır, Libya, Cezayir, Fas, Tunus… hep bu kıtanın aşina devletleridir.” sözleriyle devam etti.
Afrika’ya zulmeden beş devlet
Sinsilikleriyle ve kıvrak zekalarıyla bilinen İngiliz aklının, Afrika’nın bereketli topraklarını kendine alarak maharetini Afrika’da da gösterdiğini belirten Kani Torun, diğer sömürge devletlerinin Fransa, Belçika, Almanya ve İtalya olduğunu söyledi.
Kani Torun sözlerine şöyle devam etti: “Afrika’nın nereden nereye geldiğini anlamak için Mali örneğine bakmak yeterlidir. 13. Yy’da Mali Sultanı olan Kankan Musa, Hac farizası için maiyetiyle beraber yola çıkar ve yol boyunca uğradığı her devlette yaptığı harcamalarla o ülkelerin ekonomilerinde ciddi hareketlenmeye sebep olur. Aynı Mali, bugün dünyanın en yoksul ülkelerinden biridir. Yoksulluğun sebebi, kaynaklarının sömürülmesinden başka bir şey değildir. Mali’nin bir parçası olan Timbuktu, ayrıca önemlidir. Burası, geçmişin İslam kültür merkezlerinden biridir. Keza Nijer, başka bir kültür merkezidir. Özellikle Nijer’in sahip olduğu ve içselleştirdiği bu kültür onun direnişinin itici gücüdür. Uzun yıllar Fransızlara direnen Nijerliler, yine de Fransız sömürgesi olmaktan kurtulamaz.”
Zarif (!) İngiliz, hoyrat Fransız, zalim Almanya
Kani Torun, sömürge devletlerinin karakteristik özelliklerini de sömürge üslupları üzerinden anlattı: “İngilizler pragmatisttir. Kazandıklarına bakarlar. Kendileri kazanmaya devam ettikleri sürece sömürgelerin hayat tarzlarını, inançlarını, kültürlerini umursamazlar. Yeter ki kazansınlar… Bu yüzden İngiliz sömürgelerinde ölümler daha az olmuş, inanç ve yerli kültür daha az bozulmuştur. Ama Fransızlar öyle değildir. Fransızlar, sadece kazanmakla yetinmezler, mutlak asimilasyon da isterler. Bu yüzden Fransız sömürgelerinin dili değişir, bu sömürgelerde direnişler acımasızca ve kanla bastırılır.
Hele Almanya… Almanlar, başkalarıyla bir arada yaşamayı beceremeyen insanlardır. Almanya, Afrika’da en fazla zulmeden devlettir. Almanya, sömürgesi olan Kamerun, Namibya, Tanzanya gibi ülkelere acımasızca zulmetmiş, bazı devletlerde insan bırakmayacak seviyede katliam yapmıştır. Almanya, 1. Dünya Savaşı’nın kaybedeni olduğu için sömürgelerini de kaybetmiştir.”
Kongo’nun sahibi kimdi?
Kani Torun, kıtanın en verimli ülkesi olan Kongo’nun çok ilginç ve ibretlik bir hikayesi olduğunu söyledi: “Güçlü devletlerin sömürgeleri sayesinde zenginleştiklerini gören Belçika Kralı Leopold, bölgeye Stanley öncülüğünde bir keşif birliği gönderir. Stanley, Kongo’yu baştanbaşa dolaşır, önemini fark eder. Bu önemi söylediği Belçika Kralı Leopold, bir yardım derneği adı altında paralı askerleri toplar ve onları güya yardım etmeleri için Kongo’ya gönderir. Paralı askerler silah gücüyle Kongo’yu ele geçirir. 1885 yılında toplanan Berlin Konferansı’nda Leopold ülkenin tek hâkimi kabul edilir ve böylelikle Kongo, Leopold’un mülkiyeti haline gelir.”
Kongo’da yaşanan dramların geldiği noktayı şöyle anlattı Torun: “Kongo’da kendilerine mermi verilen paralı askerler, sadece Kongolu öldürmek için bu mermileri harcayabilirlerdi. Mermilerle Kongolu öldürdüklerini kanıtlamak için de yakılan mermi sayısı kadar Kongolu eli getirmeleri gerekirdi. Bazen av veya başka bir sebeple mermi yakan bu askerler, Kongolu öldürdüklerini kanıtlamak için yerli halkın ellerini bilekten keserlermiş. Yapılan hesaplamalara göre Kongo’da bu şekilde öldürülen Kongolu sayısı on milyon civarındadır. Ama Batı bu zulmü görmezden geldiği gibi, unutturmak için çaba da sarf ediyor. Ama hayat hükmünü icra ediyor. Yıllar sonra bu zalim Leopold’un heykeli dikilir ve dikilen bu heykelin elleri bilekten kesilir. Tarih, bu şekilde öcünü alır zalimden.”
Etiyopya neden sömürge olmadı?
Kıtada sömürge geçmişi olmayan tek devletin Etiyopya olduğunu söyleyen Kani Torun, bunun sebebini de şöyle açıkladı: “Etiyopya, otantik Hristiyanlığın yaşandığı bir devlettir. Bu özellikleri yüzünden de hep kayırılmıştır. Kendilerine göz koyan olduğunda da ‘Biz, bölgede tek Hıristiyan devletiz, bize sahip çıkmanız gerekir’ diyerek bu ayrıcalıklarını vurgulamışlar ve sürekli himaye görmüşlerdir.”
Türkiye’nin adımları doğru
İnanç, kültür ve tarihi bağlarımız bulunan bu kıta ile yeniden ilişki kurmamızın hem inanç kardeşliğinin yeniden ihyası hem de geleceğe yönelik doğru adımlar olduğunun altını çizen Dr. Kani Torun, “Afrika, çoğu Müslüman olan devletlerin bulunduğu bir kıtadır. Buradaki devletler sömürgeden kurtulduklarında kısa sürede zenginleşmekte ve kendi inançlarıyla buluşup kısa sürede güçlü bir devlet halini almaktadırlar. Türkiye, Afrika’ya önem vererek doğru bir şey yapmaktadır çünkü Afrika, yakın zamanda dünyanın önemli güçlerinden biri olacaktır.” cümleleriyle sohbetini bitirdi.
Ahmet Serin