Nasihat” Arapça kökenli bir kelime ama bizim dilimizin ve gönlümüzün en aslî kelimelerinden birisi.

Bunun ne anlama geldiğini maalesef şimdiki nesil öğrenmek, görmek, kavramak istemiyor. Bir isyan korosu halinde “Kimsenin nasihatine ihtiyacım yok.” diyen birilerini her zaman görürüz. Bu, gerçekten insanoğlunun nasihate ihtiyacı yoktur, anlamına gelir mi?

“Din nasihattir” diyen bir peygamberin ümmeti olarak, nasihatten ne kadar uzak durabiliriz? Bugünkü insanın aklı kendisine fazlasıyla yeter gibi görünse de gerek akıl içinde gerekse de aklı aşan meselelerde nasihate kulak vermekle insan ne kaybeder ki?Feridüddin Attar, Pendname

Bugün, içi tamamen aynı dışı ise farklı olarak iki kitaptan birine, “Nasihatler” diğerine de “Aforizmalar” ismini versek herhalde birincinin yüzüne bakan olmaz. Buna karşılık ikinci kitap kısa zamanda hem çok satar hem de herkesin dilinde olur.

Nasihat, “nasihatname” veya diğer bir adlandırma ile “pendname” başlığı bizim kültürümüzü temsil etmektedir. Buna karşılık “özdeyiş” anlamına gelen aforizma ise, Fransızcadan yani Batı’dan bize gelmiştir. Belki yüzyıllar içinde nasihatlerle büyüyen insanlar olarak Fransızcası bize cazip gelse de, bize öğüt vereceklerin bizi bilmesi, anlaması temel esastır. Bizi Feridüddin Attar mı daha iyi anlar, anlatır; Franz Kafka mı?

Kimler nasihat yazmış, yazıyor?

Bizim geleneksel hayatımızın büyüklerimizin nasihatleriyle dolu olduğunu söylemiştik. Bir eserin nasihat tadında olması için elbette adında bu kelimenin geçmesi şart değildir. Feridüddin-i Attar’dan Sadi-i Şirazi’ye, İmam-ı Gazali’den İbn-i Ataullah el-İskenderî’ye pek çok âlimimiz bizlere nasihatlerini yazmış ve bırakmıştır.

Feridüddin Attar, PendnameGünümüzde ise, muhterem Osman Nuri Topbaş Bey’in Bin Nasihat Binbir İbret adlı eseri başta olmak üzere, Şerafettin Kalay’ın Anne Babaya 50 Nasihat, Abdullah Sevinç’in Baba ve Anneden Kızına Nasihat, Ali Nar’ın Oğluma ve Kızıma Nasihat adlı kitapları bu adı korumak üzere nasihat geleneğinin bir devamı olarak yazılmıştır.

Biz insanı biliyoruz

Bir anlamda nasihatnameler, pendnameler en eski, en eskimez, en anlamlı, en derin “kişisel gelişim” kitaplarıdır. “Kişisel gelişim”, şayet merkezine salih bir kul ve insan olmayı hedef ve esas alıyor ise, bizim geleneğimiz bütünüyle bunun üzerine kuruludur. Teknoloji her gün gelişebilir ancak insan Hz. Adem aleyhisselamdan beri aynı insandır ve kıyamete kadar öyle kalacaktır; hırslar, öfkeler, sevinçler, pişmanlıklar, dargınlıklar, intikamlar…

İnsanın sadece bir insan olduğunu hatırlatmak için

Feridüddin-i Attar’ın Pendname adlı kitabı, iki farklı yayınevinden tercüme ettirilerek dilimize kazandırılmıştır. Yağmur Yayınları ve Semerkand Yayınları tarafından basılan eser, hacmi küçük olmasına nasihatleri bakımından derin ve büyüktür. Yağmur Yayınları çevirisini Ahmet Metin Şahin yaparken, Semerkand çevirisi Mehmet Ali Özkan imzasını taşımaktadır. Ahmet Metin ŞahinFeridüddin Attar, Pendname çevirisinde bazı bölüm başlıklar şunlardır: Susmanın Faydalarına Dair; Bahtiyarlığa Götüren Dört Şey; Nefis ile Savaş Bahsi; Yoksulluğa Sabır Bahsi; Ahmaklığın Vasıfları; Düşman Kazanmak ve Borçlanmak; Ömrü Uzatan Sebepler; Öfke ve Sertlik Bahsi; Misafire İkram ve Ağırlama; Kederin Faydaları; Kanaat ve Fakirlik Hakkında; Cimrilik Belirtileri; Sadakanın Faziletleri Hakkında…

Buradaki başlıklar bir fikir edinmek için verilmiştir. İnsanın sadece bir insan olduğunu hatırlatmak için.

“Yokluğun üstüne zorluk yoksa da/ Ey oğul, varlık kanaat etmede” diye nasihat eden Attar, içimizdeki dengeleri kurmakta, kendini geliştirmek isteyenlere bulunmaz cevherleri sunmaktadır.

Faruk Çınar, “önce kendime nasihat ettim” diyor