Affet ama unutma

İsmet Özel şöyle diyor kitabı için: “İdeolojiler müşterek bir aldanış olmaksızın ayakta duramazlar, düşünce ise müşterek bir aydınlanmayı gözetir. Faydasız Yazılar adını verdiğim bu yazılar kümesini kendi aydınlanması peşinde giden bir adamın tasalarını paylaşıma açması diye kabul edin.”

“Faydasız yazılar” kitabını okuduğumda henüz yirmi yaşında değildim. Üzerinden otuz yıldan fazla zaman geçmiş. Sanırım gündelik siyasi söylemler etrafımızı kuşattığından olsa gerek, geçmiş hatıralar zihnime üşüşüyor.

Bir metafor olarak zihnime kazınmış olan “affet ama unutma” sözünü Faydasız Yazılar’da okumuştum. Yunancada philio kelimesi sevgi; sophia kelimesi ise bilgelik anlamı taşır. Philosophia kelimesinin antik Antik Yunan zihin dünyasındaki karşılığı bilgelik sevgisidir diyebiliriz. Bizim zihin dünyamızdaki karşılığı ise hikmet sevgisi. İnsanın varoluş yolculuğunda soracağı soruların en kestirme cevaplar hikmet sevgisine talip olmaktan geçiyor. Hz. Ali (kv) buyurmuştur: “Bedenler yorulduğu gibi ruhlar da yorulur. Ruhlarınız yorulduğunda hikmetli sözle dinlendirin.

Gündelik siyasetin ruhları törpüleyen bir tarafı var… Kendi içinden aydınlanmayan zihinler kısır siyasi kavgaya tutuştuğunda fikirler değil nefisler savaşa tutuşur. Hikmet içermeyen galiz küfürler, tahrik etmeler, hakaretler, hınç, öfke, nefret ve seviyesizlik ortalığa saçılır. Oysaki biz bu âleme kavga etmek için gönderilmemiştik.

*

Macar akademisyen ve psikiyatrist Thomas Stephen Szasz, (1920-2012) aforizmasında şöyle diyor: “Akılsız adam ne affeder ne de unutur. Saf yürekli adam önce affeder sonra da unutur. Bilge adam ise affeder ama hiçbir zaman unutmaz.”

Affeden ve unutan taş gibidir. Suya düşünce batar. Hem kırar hem kırılır. Affetmeyen ve unutmayan şeker gibidir. Suya düşünce erir. Hiç kırmaz hep kırılır. Hem affeden hem unutmayan yağ gibidir. Suya düşünce yüzer. Kırmaz ve kırılmaz. Bu, bilge kişidir.

İşte bu sözler, bize kendimize çekidüzen vermemiz için yardımcı olabilir. Çünkü bugünün Türkiye’sinde hepimiz hem akılsız adamın hem de saf yürekli adamın tavrını gösterdiğimiz oluyor, hatta ülkemizdeki siyasi kamplaşma biraz da akılsız adamlarla saf yürekli adamların tutumlarını münavebeli olarak benimseyişimizden doğuyor. Lâkin batılılaşma serüvenimiz içinde bir türlü bilge kişinin tutumunu benimseyememiş oluşumuz, bizleri hep meselelerin önünde karışık kafamızla donmuş bir vaziyette bırakıveriyor.”

Sovyet Rusya ordusunun Ağustos 1968’de Çekoslovakya’yı işgal etmesi İsmet Özel’i derinden etkiler. Hayatı ve yaşadığı dünya arasındaki bağın “mahiyeti” konusunda şöyle der: “Ben, dünyada bir tanık, bir şahit olarak bulunuyordum… Eğer Prag’da olsaydım Rusların yanında yer almakla bir gerçeğe, Çeklerin yanında yer almakla da bir başka gerçeğe tanıklık edecektim. Türkiye’deydim ve Türkiye’de olmaya ilişkin bir gerçeğe tanıklık ediyordum. Bu hususun da zihnime vazgeçilmez bir açıklık sağladığını belirtmeliyim... Rusların Çekoslovakya’yı işgali, bana yalnızca dünyada bir tanık olarak bulunduğum gerçeğini göstermedi, aynı zamanda gerçeğe tanıklık etmenin yetmediğini bununla birlikte doğru olana, hakikati ihtiva edene de tanıklık etmem gerektiğini düşündüm. Ama bu konuyu irdeleyebilecek hazırlığım yoktu.”

Önceleri Sosyalist ve Komünist olan İsmet Özel, Rusların Çekoslovakya’yı işgalinden birkaç sene sonra Müslüman olunca eski yaşadığı mahalle tarafından dışlanır, aşağılanır. Şair İsmet Özel’i Müslüman Mahallesi bağrına basar. Necip Fazıl’ı sahiplendikleri gibi İsmet Özel’i de sahiplenir Müslüman dindar bilinç.

İsmet Özel’in İstiklal Marşı Derneği etrafında geliştirdiği “Her Türk Müslümandır. Her Müslüman Türk değildir” aforizmasıyla Türk kelimesi üzerinde tapınacak derecede oynamasını anlamak mümkün değil. Ümmet kavramındaki hikmete ulaşmayan/varamayan Müslüman düşüncesi nakıstır.

Erdem, terki terkte gizlidir. Sana yapılan kötülükleri affettiysen unut gitsin. Asıl bilgelik iyilikleri unutmamaktır.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Raşit
Raşit - 2 ay Önce

Kaleminize sağlık, istifade ettim

banner46