Esmaül Hüsna yani Allah’ın güzel isimleri. Anlamlarıyla her birinin Allah’ın sıfatlarını gönüllere işlediği doksan dokuz isim. Her biri Allah’ın eşsiz sıfatlarını karşılayan Esmaül Hüsna’yı ezberlemek, anlamak; Yaratıcı’nın kudretini daha iyi anlamak için bir fırsat olarak görülmekte.

Nurettin Durman, edebî çalışmalar bakımından hayatının en yoğun vakitlerini yaşıyor. Ardı ardına çıkan kitapları, dergilerde yayınlanan şiirleri derken hayatı edebiyatla yaşanır kılmaya devam ediyor. Ömrüne bereket dileyip sağlık ve esenlik diliyorum Nurettin Durman’a.

Çıra Yayınları arasından çıkan “Esmaül Hüsna” kitabında 99 yazar Allah’ın 99 ismini yazmış. Bunu önsözde şu cümlelerle açıklıyor Durman: “Bu çalışmayla, Allah hakkında ayet ve hadislerde anılmış olan ve söylenmesine izin verilen isimleri biz, yani günümüz insanı, günümüz şairi, yazarı nasıl anlıyor diye kendimizi bir yoklayalım istedim. Böylece kendimizi bir tefekküre tâbi tutup şairler, romancılar, hikâyeciler, yazarlar olarak olaya nasıl bakmalıyız?” Bu kitap bu sorunun cevabını veriyor okuyucuya.

Allah’ın isimlerine edebiyatçı gözüyle bakmak

Nurettin Durman hazırladığı kitabın en önemli gayesini de belirtiyor: “Allah’ın isimleri üzerinde düşünmek bize sonsuz imkânlar sunacaktır. Mesela Allah’ın Rezzak ismini bilmek, söylemek, üzerinde tefekkür etmek; O’nun bize her zaman rızık vereceğini bilmek ve bu konuda endişelenmemek manasına gelmektedir.”

Bir kitapta doksan dokuz ismi bir araya getirmek oldukça meşakkatli bir süreç. Konunun ehemmiyeti de düşünülünce Nurettin Durman’ın nasıl büyük bir iş başardığını anlamak mümkün olacaktır. Kitapta yer alan birkaç ismi bile saymak yapılan çalışmanın titizlikle hazırlandığını gösteriyor. Atasoy Müftüoğlu, Ahmet Efe, Sadık Yalsızuçanlar, Hicabi Kırlangıç, İbrahim Eryiğit, Mehmet Ali Köseoğlu, Recep Garip, İbrahim Demirci, Bestami Yazgan, A. Ali Ural, Muhammet Nur Doğan, Murat Soyak, Ahmet Mercan, Mehmet Nuri Yardım, Arif Ay, Bilal Tırnakçı, Şakir Kurtulmuş… kitapta yer alan isimlerden birkaçı.

Seçilen isimlerin edebiyat dünyasından olması anlatımlara da özgün bir içerik sunuyor. Esmaül Hüsna adına daha önce yapılan çalışmaların ya fıkhi olması ya da tek bir isim tarafından kaleme alınması Nurettin Durman’ın çalışmasını daha özel bir konuma getiriyor. Her yazardan farklı bir üslup ile giriliyor Esmaül Hüsna’nın dünyasına. Şiirsel üslup, hikmetli anlatımlar, hikâyenin, öykünün kalbini yoklayan cümleler ile, seçilen isimler içeriğin hakkını veriyor kitapta.

Allah (c.c.) ismini yazmış Atasoy Müftüoğlu: “Allah Tebarek ve Teâlâ Hazretlerini tanımak, O’na ait olmak, O’nu temsil etmek, O’na ibadet etmek, O’na itaat etmek, O’nun yolunda olmak, O’nun iradesini yaşatma cehdi taşımak, O’nun adını, bilgisini, yasasını, modelini yüceltmek, ancak tevhide dayalı bir bilinçle/ahlakla/ yaşayışla mümkün olacaktır.”

El Mütekebbir ismini M. Ali Köseoğlu’nun cümlelerinden okuyoruz. “El-Mütekebbir, Allah’tır. O’nun dışında, büyüklük taslayan niceleri yeryüzünden silinip gittiler.” diye başladığı anlatımını Hz. Musa anlatımı ile zenginleştiriyor.

El-Mübdî’dir O; örneksiz var eden. İlk baştan ve maddesiz. Gözlerin görmediğini, kulakların işitmediğini, dillerin tatmadığını; insanın var olma ihtimalini aklına dahi getirmediğini yaratan.” diyor A. Ali Ural.

Şakir Kurtulmuş dünyanın tüm seslerini Rab’den gelen mesajlar olarak hisseden duyarlılıkla yazmış “Es-Semi” ismini. Peygamberlerin gönlüne dokunan, içli bir yakarışı terennüm eden bir yazı bu. Kainatın sesi çağırıyor bizi cümle cümle. “Suların içinden geçen sesleri duyan, gecenin mahrem saatinde açıktan ve gizli yapılan seslenişleri duyan, sizin sesinize cevap verecek birisi olmadığı zamanda sizi duyan, ağaçların, dalların, yaprakların ve tüm bitkilerin seslenişlerini duyan, kuşların güvercinlerin ve tüm hayvanların seslerini işiten, duyan yüce Rab…”

Şu noktaya dikkat çekmekte fayda var. Böylesine yoğun içerikli bir çalışmanın uzun bir zaman dilimine yayılması kaçınılmazdır. Bunun en önemli ispatı da şimdi aramızda olmayan merhum A. Vahap Akbaş’ın “El Vehhâb” ismi için kaleme aldığı yazısı ile kitapta yer alıyor olması. Akbaş’a Allah’tan rahmet dileyerek yazısından bir bölümü paylaşmak istiyorum: “Ey kudreti sonsuz olan, hiçbir şeye muhtaç olmayan ey! Böyleyken, hiçbir karşılık beklemeden kullarını nimetlere boğdun. Bize, cüce aklımızın idrak edemeyeceği özellikler hibe ettin. Eşrefü’l mahlûkat yarattın bizi, çok şükür.”

Şiirlerle de anlatılıyor isimler

Kitapta birçok isim yazdığı şiirlerle Esmaül Hüsna’ya şiirsel bir tat da katıyor. Her esmanın zaten derinlikli anlamları mevcutken bir de şiirle buluşunca bu eşsiz isimler ve sıfatlar karşımıza, kainatı dize dize işleyen nağmeler çıkıyor.

Nurettin Durman’ın“El-Bedî” ismi için yazdığı şiir var kitapta. “Gökleri ve yerleri yoktan var eden / Eşi ve benzeri olmayan Rabbim / Hayret verici alemler icat deden / Şanın yücedir, yücedir Rabbim

Bestami Yazgan “El-Mucîb” ismi için “Elimizi boş çevirme Allah’ım” adlı billur su gibi berrak şiiriyle bir ilahi nefesi sunuyor bizlere. “Ümit deryasına daldır bizleri / Cennet sevinciyle doldur bizleri / Cemâlin aşkına güldür bizleri / Elimizi boş çevirme Allahım

İbrahim Eryiğit’in “El-müheymin” ismi için yazdığı şiir bir münacat tadı sunuyor bizlere. “İçine yolculuk eden kendini tanır / Kendini tanıyan Allah’ı bulur / O’nu bulan her şeyi bulur / O’ndan uzak olan Mahrum olur her şeyden

Edebiyat dünyamıza böyle özgün bir eser kazandıran Nurettin Durman’ı ve Çıra Yayınları’nı kutlamak gerek. Ramazanın bereketini şenlendirecek olan her bir ismi farklı yazarlardan okunmak için Esmaül Hüsna okuyucularını bekliyor.

Mustafa Uçurum