Rus sineması yüzyılı aşkın bir süre içinde üç farklı rejime şahitlik etti, dünyaca ünlü birçok yönetmen çıkardı. 19'uncu asrın son senelerinde Rusya'ya ilk sinema cihazının gelmesiyle harekete geçen Rusların filme çektiği ilk görüntüler çar ve ailesinin günlük hayatına aitti. Güçlü bir teknik altyapının kurulduğu Çarlık Rusya'sı kısa süre içinde 3 bine yakın sanat filmini dünya sinema tarihine kazandırdı.
Çarlık dönemine ait binlerce filmin büyük bölümü Sovyetler Birliği'nin ilk yıllarında imha edilirken, geriye kalan örneklerden sadece 300'ü 21. yüzyılı görebildi. Dijital sistemlerin gelişmesi sayesinde çarlık dönemine ait sınırlı sayıda film, Rus kültür bakanlığı tarafından çoğaltıldı ve okullara dağıtıldı. Sovyetler Birliği döneminde hemen her sanat dalı olduğu gibi sinema da ağır baskı altındaydı. Devlete ait film stüdyolarında üretilebilen filmler birçok aşamada sansürle karşılaştıktan sonra tasdik alabiliyor, ağırlıklı olarak sisteme uyumlu bir manzara çiziyordu. Bu zor şartlara rağmen dünya sinemasına özel yönetmenler ve başyapıt sayılabilecek eserler kazandıran Sovyet sineması, Rusya genelinde ve çevre ülkelerde hâlâ beğenilen örneklere sahiptir.
Pudovkin, Kuleşov ve Sergey Bondarçuk gibi isimler, sadece bölgede değil, dünyada da unutulmayan yönetmenler olarak sinema tarihine geçtiler. Dünya sinemasının büyük isimlerinden Andrey Tarkovski ise hayatının son yıllarında Sovyetler Birliği'ni terk ederek İtalya'da yaşamayı seçti. Son günlerine kadar çalışan Tarkovski, İsveç'te tamamladığı "Kurban" isimli eseriyle Cannes film festivalinin büyük jüri ödülünü aldıktan sonra öldü.
Sinemaya Sovyetler Birliği zamanında başlamış, tahsilini SSCB okullarında almış ve ilk eserlerini komünist dönemde vermiş birçok yönetmen de 1990'lı yıllarda yaşanan değişimle ciddi bir sarsıntı yaşadılar. Sovyetler Birliği döneminde sınırlı sayıda filmle yetinen Ruslar, federasyonun kuruluşuyla çeşitliliğe kavuştu. Fakat bu çeşitlilik yerli ve yabancı eleştirmenler tarafından beğenilmiyor. Tarihî filmlere ve komplo teorilerinin işlendiği eserlere alaka gösteren Rus sinemaseverler, sanat filmi peşindeki yapımcı ve yönetmenlerin zor şartlar altında çalışmasına neden oluyor. Rus sinemasının efsanevi ismi Nikita Mihalkov'un teşebbüsleriyle oluşturulan Sinemacılar Komitesi de kriz nedeniyle daralan film endüstrisini hareketlendirmeyi başaramadı.
4 bine yakın film şirketi devletin kontrolündeydi
Rusya'daki ilk özel sinema salonunun sahibi ve kurucusu Aleksander Aşotoviç, uzun yıllardan bu yana Rus sinema sektörüne hizmet eden önemli yönetmenlerdendir. Aşotoviç hem Sovyetler dönemindeki sinema faaliyetlerinin içinde yer aldı, hem de Rusya Federasyonu kurulduktan sonra film endüstrisinin gelişme sürecine yön veren aktörlerden biri oldu. Aleksander Aşotoviç Rus sineması hakkında şunları söylüyor: "Mesleğe başladığım senelerde ülke genelinde 4 bine yakın film şirketi devletin kontrolündeydi. Çok ciddi bir denetim altında sanat uğraşı veriliyorlardı. Rejim yıkılınca film yapmak kolaylaştı ama bunları seyredecek insan bulmak zorlaştı. Çünkü ülke çok sancılı bir 10 sene geçirmişti. İnsanlar temel ihtiyaçlarının derdine düşmüşken film seyretmesi beklenemezdi. 2000'li yıllardan sonra toparlanma başladı. Buna bağlı olarak sinema da ayağa kalkmaya başladı. Tabii o dönemin de kendine has zorlukları vardı. Rus sinemaseverler batı teknolojisiyle çekilen filmlere kolay uyum sağlayamadı, sinema salonları da yetersizdi. Fakat şimdi bunların hepsi geride kaldı. Eserlerini yurtdışına ihraç edebilen bir Rus sineması var artık."
Sanat hayatına 1970'li yıllarda halkların kardeşliği tiyatrosunda başlayan Rus yönetmen, 1980'li yılların zor şartları altında ilk filmlerini çekti. 1990'lı yıllara gelindiğinde ise ünlü yönetmen de yaşanan rejim değişikliğinden nasibini aldı ve özel televizyonların yaygınlaşması ile dizi film sektörüne yöneldi. Montana, Üç Kızkardeş ve 24 Saat gibi yapımlarla sadece Rusya içinden değil, önemli sinema merkezlerinden de ödüller alan Aleksander Aşotoviç, yerli filmlerin geleceğinden de ümitli olduğunu söyledi. Sovyetler döneminden bugüne ciddi değişimler yaşayan Rus sinema sektörü, yerli sinemacıların çabaları ile dünya sinemasında yeniden yer edinmek istiyor.
Barış Mutlu haber verdi