Yaşadığı ve yaşattığı üç kıtalık koca bir coğrafyadan çekilen ve küçücük bir sahaya hapsedilen Osmanlı devleti, tarih, siyaset ve kültür sahasından çekildi. Yerine de yeni ve taze bir devlet bıraktı. Bu değişim sadece bir devletin adının değişmesinden ibaret değildi. Burada ciddi bir dönüşüm yaşandı. Her şey alt üst oldu. Dildeki lisan, bedendeki kıyafet, kitaptaki yazı ve hatta zihindeki kültür bile…
Sadece dini sahada değil, ekonomi etkilendi, sanat sarsıldı, içtima-i hayat tersyüz oldu. Topluma yön veren, insanları hayat ve hayat unsurlarına bağlayan yazılı ve sözlü edebiyatımız vardı. Tarihin çok eski devirlerinden bu yana önce sözlü, sonra da yazılı edebiyat insanları birleştirdi ve birledi. Topluma hayat veren can damarı olan, edebiyat anlayışı ve edebiyatçılar Osmanlı toplumunda çok diri bir şekilde bulunmaktaydı. Bu değişimden edebiyat sahası da olumsuz bir şekilde etkilendi. Ancak tüm değişim ve dönüşüm çabalarına rağmen, geçmişi unutturmadan tutunacak dallar, eski meyvelerin tadımlık ürünlerini sunan filizler erişti Osmanlı'nın çınarından bugüne...
İlke Yayınları'nın biyografi dizisinden çıkan Türkiye'nin Birikimleri: Edebiyatçılar kitabı, bağları koparmamak ve "Bu toprakların gerçekten mümbit arazi olduğunu ve buraların çok değerli medeniyet ürünleri sunduğunu göstermek için” bizi özel değerlerle buluşturuyor. Kitap, büyük çoğunluğu bu kadim medeniyetten sulanmış, o günlerin ilim, irfan ve edebinden izler taşıyan şahsiyetleri bir arı hassasiyetiyle devşiren ve kitabın peteklerine nakşeden güzel bir ekibin takdire şayan çalışması...
Edebiyat birikimi denilince unutulmamalıydılar
31 edebiyatçının tanıtıldığı eserde 6 edebiyatçımız hâlen hayatta. Diğerleri ise sadece eserleriyle var. Elbette bu konuda editörlerin veya isimlerin belirlenmesinde sorumluluk ve yetkisi bulunan kişiler için en zor olan durum; "Hangi edebiyatçılarımızı tanıtalım?" sorusu olmalıdır. Hüseyin Türkan, hem dizi editörü, hem de eserde yer alan birçok edebiyatçıyı tanıtan bölümleri kaleme alan bir araştırmacı olarak, çok çalışmış ve yorulmuş olmalı.
Ahmet Mithat Efendi ile başlayan tanıtım yazılarında gerçekten farklı simaları görürüz. Fatma Aliye, Ömer Seyfettin, Halit Ziya Uşaklıgil, Abdülhak Şinasi Hisar, Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Reşat Nuri Güntekin, Yaşar Kemal, Rasim Özdenören, Orhan Pamuk kitapta tanıtılan isimlerden bazıları....
Kitapta, bu siteden hayatı ve kültürel örgüleri takip edenlerin aşina olduğu kalem erbabına daha az yer verilirken, özellikle sol kesimin beğeni ile takip ettiği yazarların daha çok eserde yer alması, biraz hakkaniyetten uzaklaşılmış gibi hissettiriyor. En önemlisi, eseri okuduğunuzda, "ama şunlar eksik kalmış. Edebiyat birikimi denilince unutulmamalıydılar." diyeceğiniz isimler olacak. Bu konuda yapılan çalışmaların değerini unutmamak, yapılan güzellikler ve çalışmalar için teşekkürü bir borç olarak iletmek gerekir. Ancak “yaşadığı toprakların vazgeçilmezi olarak mutlaka tanıtılmalıydı denilecek isimlere de yer verilseydi ne güzel olurdu.” diyesi geliyor insanın. Belki de bu konuda yeni bir çalışma ve araştırma elimize ulaşır. Olmadı bunu yeni bir ekip üstlenir ve dizide yeni bir kitap daha çıkartır.
Haşim Akın yazdı