Ümmet-i Muhammed’in en değişmez hedefidir takva sahibi olmak. Sevgili Peygamberimiz tarafından bütün hayırları toplayan bir haslet olarak tarif edilen takva, Yüce Allah’ın rızasına muhalif amel işlemekten korkmaktır. Kulun Allah katındaki değerini belirleyen takva, kişiyi yüce mertebelere taşır.
Takva hakkındaki en geniş izah şüphesiz mutasavvıflarca yapılmıştır. Sufiler takvayı şu şekilde izah ediyorlar:
Üstad Ebû Alî ed-Dekkâk: Takvânın aslı önce şirkten, sonra günahlardan, daha sonra günah olması muhtemel amellerden sakınmak, şüpheli şeyleri terk etmek, en sonunda da seni ilgilendirmeyen şeyleri terk etmektir.
Sehl b. Abdullah et-Tüsterî: Kul için Allah'tan başka yardımcı, Resûlullah'tan başka delil ve mürşid, takvadan başka azık, takva üzere sabretmekten başka amel yoktur. Kim takvâsının sahih ve güzel olmasını istiyorsa bütün günahları terk etsin.
Kettânî: Dünya belâ ve imtihanlara göre, ahiret ise takvâya göre taksim olunmuştur.
Ebû Muhammed el-Cerîrî: Allah'la olan münasebetinde takvâyı hâkim kılmayan kimse keşf ve müşâhede mertebesine ulaşamaz.
Nasrabâdî: Takvâ, kişinin Allah'tan başka her şeyden sakınmasıdır. Takvâya sarılan kişi dünyadan ayrılmanın özlemi ile yaşar. Çünkü Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Takvâ sahipleri için ahiret yurdu daha hayırlıdır, hiç düşünmez misiniz?"
Esas takvâ şüpheli şeylerden kaçınmaktır
Ebû Abdullah er-Rûzbâri: Takvâ, seni Allah'tan uzaklaştıran şeyden uzak kalmandır.
Zünnûn-i Mısrî: Muttaki, zahirini şeriata muhalefetle, bâtınını da helal olması şüpheli şeylerle kirletmez, daima Allah'a itaat hâlinde olur. Gerçek hayat, ancak kalbleri takvâ ile çarpan, zikirle gıdalananlar içindir. İnsanın takvâ sahibi olduğunu gösteren üç şey vardır:
-Elinde olmayan şeyler hususunda güzel bir tevekkül göstermesi.
-Elinde olanlara güzel bir şekilde rıza göstermesi.
-Elden kaçırdığı şeyler hususunda güzel bir biçimde sabır göstermesi.
İbn Âtâ: Takvânın bir zahiri bir de bâtını vardır. Zahiri ilâhî emir ve sınırlara riayet etmek, bâtını ise ihlâs ve niyettir.
Talk b. Habib: Takvâ, Allah'ın azabından korkarak O'ndan gelen bir nur üzere O'na itaat etmektir.
Ebû Hafs: Haramlardan sakınmak takvâ değildir, esas takvâ şüpheli şeylerden kaçınmaktır.
Ebû'l-Hüseyn ez-Zencanî: Sermayesi takvâ olanın kazancını anlatmaya kelimeler yetmez.
Vâsıtî: Takvâ, takvâdan sakınmak, yani takvâyı görüp de ona değer vermekten korunmaktır.
Ahmed Sadreddin derledi